BTK Başkanı Ömer Fatih Sayan, AB'nin 31 Mart’ta başlattığı yeni araçlarda bulunması gereken otomatik 112 arama sistemi "eCall" için, yerli ve yabancı otomobil üreticileriyle görüştük. Yerli sim kart olmazsa olmaz. Onun kavgasını veriyoruz" dedi
Avrupa Birliği’nde yürürlüğe giren “eCall” ile yeni üretilen tüm araçlarda acil durumlarda otomatik arama yapan yardım sistemleri bulunacak. Araçlar kaza anında otomatik olarak 112’yi arayacak. Türkiye de bu sistemi “yerli sim kartı” ile hayata geçirmek için harekete geçti. Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu (BTK) Başkanı Ömer Fatih Sayan, yerli ve yabancı otomotiv firmalarıyla görüştüklerini belirterek, “Yerlisini getirmeleri için kavga veriyoruz” dedi.
10 SEKTÖRDE GEÇİŞ
Türkiye 5G’ye geçen öncü ülkelerden olmaya hazırlanırken, aralarında otomotiv, tarım ve sağlığın da bulunduğu 10 sektörde geçişi başlatmak için çalışmalara hız verildi. Oluşturulan çalışma gruplarında atılması gereken adımlar masaya yatırılırken, konunun taraflarıyla da bir araya geliniyor. Yürütülen çalışmalardan biri de yerli sim kartı.
Habertürk'ten Esra Nehir'in haberine göre BTK Başkanı Sayan, otomotiv firmalarıyla bir araya geldiklerini belirterek, “AB tüm araçlara sim kartı zorunluluğu getirdi. Mercedes, Audi gibi yabancı ve yerli üreticilerle yaptığımız görüşmede dedik ki ‘yerlisini getireceksiniz’. Yerli olmazsa olmaz, şimdi onun kavgasını veriyoruz” diye konuştu.
eCALL NEDİR?
31 Mart itibarıyla tüm Avrupa Birliği’nde zorunlu hale gelen sisteme göre, trafiğe çıkacak bütün yeni otomobil, SUV ve hafif kamyonetlerde eCall, yani otomatik arama yapan sistem bulunacak. Araçlara takılacak eCall cihazı, darbe ikazı aldığında otomatik olarak en yakın 112 acil çağrı merkezini arayarak görüşme başlatacak. Kazazedelerin bilincinin kapalı olması durumu göz önünde bulundurularak kaza yerinin kesin konum bilgisi çağrı merkezine iletilecek.
5G İHALESİ 2019 YA DA 2020’DE GERÇEKLEŞEBİLİR
5G’ye geçiş çalışmalarının devam ettiğini kaydeden Sayan, “ihaleler ne zaman yapılacak?” sorusu üzerine, “Sürekli çalışılıyor ama vakti gelince, teknoloji hazır olunca olacak. Şu anda parayla almaları gerekmiyor. Bize 4.5G’deki frekanslar yetiyor. ‘Yetmiyor’ dedikleri zaman bize başvuracaklar. 3500 MHz ve 700 MHz’yi açacağız ilk olarak. Değerinin oluşmasını bekliyoruz, şimdi verirsek ucuza gider. 2019 ya da 2020 duruma göre ihaleler yapılacak” dedi.
Sosyal medyadaki paylaşımlara ilişkin katalog suçlarda re’sen müdahale etme yetkisi olduğunu hatırlatan Sayan, “Basına çok yansımıyor ama arka planda sürekli işleyen bir mekanizma var. Çocuklara yönelik suçlar olduğu zaman başvuruya gerek kalmadan yapıyoruz. Siyasi olarak re’sen hiçbir uygulamamız olmadı” diye konuştu. Sayan, tepki çeken Mariam oyunu, “Mariam’ı biz engellemedik, Google Store ve App Store’la görüşerek çıkarılmasını sağladık” dedi.
28 Mayıs 2018 Pazartesi
Enerjisa Eşarj'ı satın aldı
Enerjisa, Türkiye genelinde 80 elektrikli şarj istasyonu bulunan Eşarj'ın çoğunluk hissesini satın aldı. Enerjisa Enerji Üst Yöneticisi Zaimler, satın almanın sektöre bakış açılarını gösterdiğini söyledi
Enerjisa Enerji tarafından, şarj istasyonları satışı ve şarj istasyonu ağı kurulumu alanında faaliyet gösteren Elektrikli Araçlar Şarj Sistemleri AŞ (Eşarj) hisselerinin büyük çoğunluğunun satın alındığı bildirildi.
Şirketten yapılan açıklamada, otomotiv endüstrisinde devrim yaratan elektrikli otomobil satışlarının dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızla arttığı belirtilerek, elektrikli araçların gelişimine paralel olarak şarj istasyonlarına olan ihtiyacın da arttığı vurgulandı.
Artan şarj ihtiyacını gören Enerjisa Enerji'nin Elektrikli Araçlar Şarj Sistemleri AŞ’nin hisselerinin büyük çoğunluğunu satın alarak şirketin hakim hissedarı olduğu belirtilen açıklamada, bu satın almayla Enerjisa Enerji'nin elektrik sektöründe dağıtım ve satıştaki liderliğinin yanı sıra bu alanda da yenilikçi ve öncü rol üstlenerek endüstrinin dönüşümünde aktif rol oynamayı hedeflediği kaydedildi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Enerjisa Enerji Üst Yöneticisi Kıvanç Zaimler, bu satın almanın Enerjisa Enerji’nin elektrik sektörüne 360 derece bakış açısının çok önemli somut bir göstergesi olduğunu vurguladı.
80 şarj istasyonu var
Çevre dostu elektrikli araçların yaygınlaşmasının Türkiye açısından çok önemli olduğuna dikkat çeken Zaimler, şunları kaydetti:
“Elektrikli araçların yaygınlaşması ve bu sektörün gelişimi için de ülke genelinde yaygın şarj istasyonu ağına büyük ihtiyaç var. Enerjisa olarak büyüme politikalarımızı her zaman sürdürülebilir ve çevre dostu ürün ve hizmetlerle güçlendirmeyi hedefledik. Bununla birlikte elektrik endüstrisinin her alanında müşterilerimize hizmet sunmak ve onlara böyle yenilikçi çözümler üretmeyi de hedeflerimiz arasına ekledik. Eşarj’ın satın alınması da enerji sektörüne bakışımızın somut bir göstergesidir. Eşarj’ın inovatif iş modeli ile Enerjisa’nın bilgi ve deneyimini birleştirerek Türkiye’nin çevik ve yenilikçi enerji şirketi olarak insanımızın hayatına dokunan çözümler üreterek yolumuza devam edeceğiz.”
Türkiye’de 2008 yılında faaliyete geçen Eşarj, şarj istasyonları satışı ve şarj istasyonu ağı kurulumu alanında faaliyet gösteriyor. Eşarj’ın bugün itibariyle Türkiye’de 80 şarj istasyonu ve bin müşterisi bulunuyor.
21 Mayıs 2018 Pazartesi
FETÖ davasında 11 sanığa müebbet hapis cezası
İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Esenler Birlik Köprüsü'ndeki darbe faaliyetlerine ilişkin, aralarında tankın içinden çıkan eski Emniyet Müdürü Mithat Aynacı'nın da bulunduğu 67 sanığın yargılandığı davada karar verildi.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün işgal teşebbüsü ile Esenler Birlik Köprüsü'ndeki olaylarda 5 kişinin şehit edilmesine ilişkin, aralarında tankın içinden çıkan eski Emniyet Müdürü Mithat Aynacı'nın da bulunduğu 67 sanığın yargılandığı davada, "anayasayı ihlal" suçundan 10 sanığa ağırlaştırılmış müebbet, 1 sanığa müebbet hapis cezası verildi.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün işgal teşebbüsü ile Esenler Birlik Köprüsü'ndeki olaylarda 5 kişinin şehit edilmesine ilişkin, aralarında tankın içinden çıkan eski Emniyet Müdürü Mithat Aynacı'nın da bulunduğu 67 sanığın yargılandığı davada, "anayasayı ihlal" suçundan 10 sanığa ağırlaştırılmış müebbet, 1 sanığa müebbet hapis cezası verildi.
Elektrikli otomobil petrolü bitirmez
Petrol tüketimine ilişkin olarak Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Dr. Fatih Birol önemli açıklamalarda bulundu.
Elektrikli araçların çoğalmasıyla birlikte petrol tüketiminin azalacağı gerçeği ortaya çıktı.
Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Dr. Fatih Birol, elektrikli otomobil kullanımının artmasıyla petrol döneminin biteceğine dönük yorumlara şu yanıtı verdi:
- 2017 yılında 3 milyon elektrikli otomobil yollara çıktı. Bu, dünyadaki araç sayısının yüzde 1’inden az. Ayrıca, petrol tüketimini asıl kamyon, uçak ve petro kimya tesisleri tetikliyor.
Zamanla petrol tüketiminin azalabileceğine işaret etti:
- Petrol tüketimi yavaşlar ama sonu gelmez. En büyük kaynak, yenilenebilir enerji
olacak.
Elektrikli araçların çoğalmasıyla birlikte petrol tüketiminin azalacağı gerçeği ortaya çıktı.
Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Dr. Fatih Birol, elektrikli otomobil kullanımının artmasıyla petrol döneminin biteceğine dönük yorumlara şu yanıtı verdi:
- 2017 yılında 3 milyon elektrikli otomobil yollara çıktı. Bu, dünyadaki araç sayısının yüzde 1’inden az. Ayrıca, petrol tüketimini asıl kamyon, uçak ve petro kimya tesisleri tetikliyor.
Zamanla petrol tüketiminin azalabileceğine işaret etti:
- Petrol tüketimi yavaşlar ama sonu gelmez. En büyük kaynak, yenilenebilir enerji
olacak.
İşte yerli otonun detayları! Bakan açıkladı
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü yerli otomobil ile ilgili ''Toplamda on beş yılda 3,2 milyar avroluk bir yatırım öngörüyoruz. Yıllık 175 bin adet üretim olacak. 5 modelle piyasaya gireceğiz'' dedi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, yerli otomobille ilgili gelinen son aşamayı değerlendirdi.
''Süreç çok dinamik, çok hızlı gelişiyor'' diyen Özlü, ''Bu hafta ortaklar sözleşme imzalayacak 3.2 milyar euroluk bir yatırım. Yıllık 175 bin adet üretim olacak. 5 modelle piyasaya gireceğiz ifadelerini kullandı. Bakan Özlü Abdullah Karakuş'un sorularına şu yanıtı verdi.
Yerli otomobilde ne durumdayız?
Süreç çok dinamik, çok hızlı gelişiyor. Yürüttüğümüz teknik ve mali analizin sonuçlarını aldık. Şimdi, inşallah, bu hafta içerisinde ortaklar arasındaki ortaklık sözleşmesini avukatlar bitirecekler. Sonra şirket sözleşmesi, o da bitecek. Analizlerden çıkan rakamlar şöyle. Toplamda on beş yılda 3,2 milyar avroluk bir yatırım öngörüyoruz. Yıllık 175 bin adet üretim olacak. 5 modelle piyasaya gireceğiz. Önce 3, artı 2 ilave, 5 model olacak; elektrikli olacak. B ve C segmentinde bir araç olacak, orta üst sınıf bir araç olacak. Dolayısıyla ortaklar arasında çok güzel bir uyum var. Ortaklar yaklaşık 1 milyar avroluk bir kaynağı bu projeye yatıracaklar; bir kısmını öz sermayelerinden, bir kısmını borçlanarak. Devlet desteklerinde neler olacağını Cumhurbaşkanımıza arz edeceğiz. Sonra devlet ile bu kuracağımız şirket arasında bir sözleşme imzalayacağız. O sözleşmeye göre projeyi yürüteceğiz. Süreç gayet iyi gidiyor, bir sıkıntımız yok.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, yerli otomobille ilgili gelinen son aşamayı değerlendirdi.
''Süreç çok dinamik, çok hızlı gelişiyor'' diyen Özlü, ''Bu hafta ortaklar sözleşme imzalayacak 3.2 milyar euroluk bir yatırım. Yıllık 175 bin adet üretim olacak. 5 modelle piyasaya gireceğiz ifadelerini kullandı. Bakan Özlü Abdullah Karakuş'un sorularına şu yanıtı verdi.
Yerli otomobilde ne durumdayız?
Süreç çok dinamik, çok hızlı gelişiyor. Yürüttüğümüz teknik ve mali analizin sonuçlarını aldık. Şimdi, inşallah, bu hafta içerisinde ortaklar arasındaki ortaklık sözleşmesini avukatlar bitirecekler. Sonra şirket sözleşmesi, o da bitecek. Analizlerden çıkan rakamlar şöyle. Toplamda on beş yılda 3,2 milyar avroluk bir yatırım öngörüyoruz. Yıllık 175 bin adet üretim olacak. 5 modelle piyasaya gireceğiz. Önce 3, artı 2 ilave, 5 model olacak; elektrikli olacak. B ve C segmentinde bir araç olacak, orta üst sınıf bir araç olacak. Dolayısıyla ortaklar arasında çok güzel bir uyum var. Ortaklar yaklaşık 1 milyar avroluk bir kaynağı bu projeye yatıracaklar; bir kısmını öz sermayelerinden, bir kısmını borçlanarak. Devlet desteklerinde neler olacağını Cumhurbaşkanımıza arz edeceğiz. Sonra devlet ile bu kuracağımız şirket arasında bir sözleşme imzalayacağız. O sözleşmeye göre projeyi yürüteceğiz. Süreç gayet iyi gidiyor, bir sıkıntımız yok.
Taşıt kredileri faizinde 9 yılın rekoru
Taşıt kredi faizleri 2009 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıktı.
Yüksek vergilerle baskılanan otomotiv endüstrisi bir yandan da yükselen kredi faizlerinin baskısını hissediyor.
11 Mayıs haftası itibariyle bankalar tarafından uygulanan ortalama taşıt kredisi faizleri yüzde 19,08 seviyesine yükseldi. Böylelikle taşıt kredisi faizlerinde 2009 Mart ayından bu yana en yüksek seviye kaydedildi. Faizlerde yüksek seyir devam ederken, Türk Lirası, o dönemden bu yana dolar ve euro karşısında yaklaşık yüzde 60 değer kaybetti.
11 Mayıs haftasında taşıt kredisi faizleri bir önceki döneme göre kaydettiği hızlı artışla da dikkat çekti. Bu hafta itibariyle faizler 74 baz puan arttı ve Ocak ayından bu yana en hızlı artışı yaşadı.
Yüksek vergilerle baskılanan otomotiv endüstrisi bir yandan da yükselen kredi faizlerinin baskısını hissediyor.
11 Mayıs haftası itibariyle bankalar tarafından uygulanan ortalama taşıt kredisi faizleri yüzde 19,08 seviyesine yükseldi. Böylelikle taşıt kredisi faizlerinde 2009 Mart ayından bu yana en yüksek seviye kaydedildi. Faizlerde yüksek seyir devam ederken, Türk Lirası, o dönemden bu yana dolar ve euro karşısında yaklaşık yüzde 60 değer kaybetti.
11 Mayıs haftasında taşıt kredisi faizleri bir önceki döneme göre kaydettiği hızlı artışla da dikkat çekti. Bu hafta itibariyle faizler 74 baz puan arttı ve Ocak ayından bu yana en hızlı artışı yaşadı.
20 Mayıs 2018 Pazar
Benzin ve motorin zamları pompaya yansımadı
Döviz kuru ve petrol ile endeks değerlerindeki artış motorinde 32, benzinde 27 kuruş zammı gündeme getirdi. Bu tutarların karşılığına denk gelen ÖTV düşürüldü ve zamlar pompaya yansıtılmadı.
Akaryakıtta, özel tüketim vergisi (ÖTV) üzerinden fiyatları sabitleyen düzenlemenin merakla beklenen depoya etkisi ortaya çıktı. Döviz kuru ve petrol ile endeks değerlerindeki artış motorinde 32, benzinde 27 kuruş zammı gündeme getirdi. Bu tutarların karşılığına denk gelen ÖTV düşürüldü ve zamlar pompaya yansıtılmadı.
Dünya enerji piyasaları, petrol fiyatlarına odaklandı. Brent petrol varil fiyatı 80 doları aştı. Analistler, petrol fiyatının; Venezüella’nın petrol üretiminin düşmesi, ABD’nin İran’a ve bölgeye yönelik politikaları nedeniyle yükseldiğini ve yükselmeye devam ettiğini belirterek, “OPEC’in de petrol üretimini kısma ve fiyatların düşmesini önleme yönünde aldığı bir karar var. Tüm bu unsurlar petrol fiyatlarını yukarı doğru itiyor. Spekülatif etkiler de söz konusu. 100 dolarlardan söz edenlerin olduğu da biliniyor” dedi.
ENDEKS DE ARTIYOR
Bu belirsizliklerin ve etmenlerin motorin ve benzinin endeks değerlerini de artırdığını belirten analistler, “10 Mayıs’ta motorinin metric ton başına endeks değeri 661 dolardı. Bu değer, 710 dolara kadar çıktı. Benzinin endeks değeri 707 dolarken, 758 dolara kadar yükseldi” diye konuştu. Döviz kurunda da yukarı doğru hareketin sürdüğünü belirten analistler, “Bu veriler, kaçınılmaz olarak akaryakıta zammı tetikliyor. Çünkü hem petrol, hem endeks hem de döviz kuru artıyor. Üçünün birden artması gerçekten talihsizlik” dedi.
32 KURUŞ ZAM GELECEKTİ
Habertürk'te yer alan habere göre petrol sektörü uzmanları, döviz kuru, petrol ve endeks değerlerindeki artışın motorinde 32, benzinde 27 kuruş zammı gündeme getirdiğini belirtti. Hükümetin pompada fiyatları sabitleyen son kararıyla bu tutarların karşılığına denk gelen ÖTV düşürüldü ve gündeme gelen zamlar pompaya yansıtılmadı. Uzmanlar, siyah ürünlerde herhangi bir ÖTV ayarlaması olmadığını belirterek, “Örneğin bu dönemde kalorifer yakıtı ve fuel-oil fiyatları 40 kuruş arttı. Demek oluyor ki ÖTV kararı alınmasaydı akaryakıtta da benzer bir zam dalgası yaşanacaktı” dedi.
Akaryakıtta, özel tüketim vergisi (ÖTV) üzerinden fiyatları sabitleyen düzenlemenin merakla beklenen depoya etkisi ortaya çıktı. Döviz kuru ve petrol ile endeks değerlerindeki artış motorinde 32, benzinde 27 kuruş zammı gündeme getirdi. Bu tutarların karşılığına denk gelen ÖTV düşürüldü ve zamlar pompaya yansıtılmadı.
Dünya enerji piyasaları, petrol fiyatlarına odaklandı. Brent petrol varil fiyatı 80 doları aştı. Analistler, petrol fiyatının; Venezüella’nın petrol üretiminin düşmesi, ABD’nin İran’a ve bölgeye yönelik politikaları nedeniyle yükseldiğini ve yükselmeye devam ettiğini belirterek, “OPEC’in de petrol üretimini kısma ve fiyatların düşmesini önleme yönünde aldığı bir karar var. Tüm bu unsurlar petrol fiyatlarını yukarı doğru itiyor. Spekülatif etkiler de söz konusu. 100 dolarlardan söz edenlerin olduğu da biliniyor” dedi.
ENDEKS DE ARTIYOR
Bu belirsizliklerin ve etmenlerin motorin ve benzinin endeks değerlerini de artırdığını belirten analistler, “10 Mayıs’ta motorinin metric ton başına endeks değeri 661 dolardı. Bu değer, 710 dolara kadar çıktı. Benzinin endeks değeri 707 dolarken, 758 dolara kadar yükseldi” diye konuştu. Döviz kurunda da yukarı doğru hareketin sürdüğünü belirten analistler, “Bu veriler, kaçınılmaz olarak akaryakıta zammı tetikliyor. Çünkü hem petrol, hem endeks hem de döviz kuru artıyor. Üçünün birden artması gerçekten talihsizlik” dedi.
32 KURUŞ ZAM GELECEKTİ
Habertürk'te yer alan habere göre petrol sektörü uzmanları, döviz kuru, petrol ve endeks değerlerindeki artışın motorinde 32, benzinde 27 kuruş zammı gündeme getirdiğini belirtti. Hükümetin pompada fiyatları sabitleyen son kararıyla bu tutarların karşılığına denk gelen ÖTV düşürüldü ve gündeme gelen zamlar pompaya yansıtılmadı. Uzmanlar, siyah ürünlerde herhangi bir ÖTV ayarlaması olmadığını belirterek, “Örneğin bu dönemde kalorifer yakıtı ve fuel-oil fiyatları 40 kuruş arttı. Demek oluyor ki ÖTV kararı alınmasaydı akaryakıtta da benzer bir zam dalgası yaşanacaktı” dedi.
Türkler otomobiline ne kadar sadık?
Otomobil üreticilerinin müşteri sadakatini artırmak konusunda neler yaptığını ve otomobil sahiplerinin markalara sadakatini inceleyen TEB Cetelem, Cetelem Araştırma Merkezi’nin desteğiyle hazırlanan “Gerçekler Sadakati Sınıyor” başlıklı raporu açıkladı.
Cetelem Gözlemevi Sonuçları 2018, bu yıl Türkiye’nin de yer aldığı 15 ülkeden 10 binden fazla otomobil sahibinin görüşüne başvurularak hazırlandı.
Rapora göre, iki sürücüden biri ne kendi ülkesinin otomobil markalarına ne de yerli üretim ilkesine bağlı olduğunu ifade ediyor. Her yerde olduğu gibi otomotiv dünyasında da sadakat sıklıkla sürekli yenilik, yeni teklifler, atılımlar ve değiştirme arzusu tarafından sınanıyor.
Aynı zamanda yenilik ve kusursuz servis kalitesine de bağlı olan sadakatin üreticilerden distribütörlere otomotiv dünyasının her seviyesinden etkilendiği görülüyor.
Sadakat beyanı alımda gerçekleşmiyor
“Gelecekte, aracınızı değiştirdiğinizde aynı markayı satın almayı düşünür müsünüz?” diye sorulduğunda, katılımcıların ortalama yüzde 77’si “evet” diye cevap vermesine rağmen, sadece yüzde 34’ü son alımlarında aynı araç markasını satın aldığını ifade ediyor.
Katılımcıların almayı planladıkları araç markası ile aldıkları araç markası arasındaki fark ise tüm ülkelerde ortalama 44 puan oldu.
Belirtilen sadakat ile fiili sadakat arasındaki farkın 69 ve 64 puan ile en yüksek olduğu yerler, sırasıyla sadece yüzde 21 ve yüzde 34’lük onaylı bağlılığın bulunduğu Portekiz ve Çin.
Sonrasında, çok düşük fiili bağlılık oranlarına sahip Polonya, İtalya ve İspanya geliyor. Sadece yüzde 8’lik bir farkla söyledikleri ile yaptıkları arasında büyük bir tutarlılık görünen tek ülke Japonya olurken, bunu 26 puanla İngilizler hemen arkasından takip ediyor.
Türkiye’de ise sürücülerin yaklaşık üçte biri, modelleri konusunda herhangi özel bir memnuniyet derecesi göstermeden ya da marka ile güvenilir bir ilişkiye derinlemesine girmeden otomobil markalarına sadık olduğunu ifade ediyor.
Türkiye'de kullanıcıların yüzde 78'i markalarına sadık
Katılımcılara sahip oldukları otomobilin markasına bağlılık dereceleri sorulduğunda, cevaplar ülkenin zenginliği ve o ülke pazarlarındaki ürün çeşitliliğine göre değişiklik gösteriyor.
Araştırmaya dahil olan 15 ülkenin ortalaması alındığında katılımcıların yüzde 78’si kullandıkları markaya bağlılık derecelerini "çok sadık" ve "sadık" olarak tanımlıyor.
Pazarın henüz hiç doymadığı, otomobile ulaşmanın nispeten daha zor olduğu Çin’de katılımcıların yüzde 98’i kullandıkları markaya bağlı olduklarını ifade ederken, refah düzeyi yüksek Japonların ise sadece yüzde 58’i bağlılıklarını ifade ediyor.
Türkiye’de bu oran yüzde 78 ile 15 ülke ortalaması düzeyindeyken, Almanlar zengin ülkeler arasında kendi markalarına bağlı kalarak bir istisnayı oluşturuyor. Buna karşın İngilizlerin yüzde 31’i, Fransızların yüzde 26’sı, Belçikalıların ise yüzde 25’i markasına bağlı olmadığını belirtiyor.
Güven sadakati belirliyor
Sürücülerin yüzde 55’inden fazlası markaya sadık olmalarında güveni başka herhangi bir nedenden daha fazla dile getirirken, bunu yüzde 48 ile modelden memnuniyet takip ediyor.
Brezilyalı, Alman ve Portekizlilerin üçte ikisinden fazlası markaya duyulan güvene önem verirken, Polonyalılar, Güney Afrikalılar ve İngilizler önceki modellerinin seçimini daha fazla önemsiyor. Türkiye ve Japonya’da ise bu oranlar ortalamadan kayda değer biçimde daha düşük seyrediyor.
Sadakat ile ilgili üçüncü neden ise araç bayisinden duyulan memnuniyet oluyor. Burada da finansal açıdan zahmetli, uzun vadeli bir ürüne bağlanmak söz konusu olduğunda, alıcıların güvenini kazanmanın gerekliliği öne çıkıyor.
Markanın yüzü olan araç bayileri kendi rollerini düzgün bir biçimde oynadıklarında bunun işe yaradığı görülüyor. Böylece sadık müşteriler sadık kalmaya devam ederken, tereddüt edenler de kazanılıyor. Belçika, Fransa, Almanya, Japonya ve ABD'de araç bayisi sadakat konusunda en yüksek etkiye sahip ülkeler arasında yer alıyor.
Fiyat ve çekici ticari bir teklif ise sadakat konusunda dördüncü sırada yer alıyor. Sadık olmaya yönelik nedenler, ortada yeni bir araç alma düşüncesi olmadan düşünüldüğünde mali boyutun hayati önem taşıdığı görülüyor. Bu uzatılmış bir garantiye, bakım ve onarım açısından özel faydaların olduğu bir sadakat programına ve daha ucuz araçlara yönelik istekte görülebiliyor.
Müşteri tanıtımla marka değiştirebiliyor
Sadakati zorlayan en dikkat çekici etken markaların yürüttüğü tanıtım faaliyetleri oluyor. Bu yolla marka değiştirdiğini söyleyenlerin oranı yüzde 26 ile öne çıkıyor. Ortaya konan ikinci neden yüzde 23 ile değişime yönelik istek, merak ve yeni bir markayı keşfetmek olarak ifade ediliyor.
Sadakatsizliğe yönelik üçüncü neden ise aynı oranda oy alan başka marka tarafından sunulan daha çekici bir teklif oluyor. Önceki markadan memnun olmak sadakati ne kadar artırıyorsa, memnun olmamak da marka değiştirmeyi tetikliyor.
Araç değiştirmenin zamanı geldiğinde, müşteriler seçimlerini belli başlı değerler üzerinde temellendiriyor. Güvenilirlik (yüzde 38), motor ve şanzıman (yüzde 35), kasa (yüzde 31) müşterilerin aradığı üç önemli unsuru teşkil ediyor. Türk, İtalyan, Portekiz, Meksikalı ve Fransızların en çok motor-şanzımana bağlı oldukları dikkati çekiyor.
Sürücülerden bağlılık kriterlerini derecelendirmeleri istendiğinde fiyat, sağlamlık ve markaya olan güvenin önüne geçerek yüzde 47 ile listenin en tepesinde yer alıyor. Fiyat, Türkiye, Güney Afrika, ABD, Brezilya ve Almanya’da iki katılımcıdan biri tarafından dile getiriliyor.
Ayrıca, araçların giderek daha fazla donanıma sahip olması, vergilendirme ve kullanım maliyetleri (yakıt, servis, sigorta, park) uzun süredir alım gücünü azaltan istikrarlı bir yukarı yönlü trend sergiliyor.
"Sadık müşteriye sahip olmak eskisi kadar kolay değil"
TEB Cetelem Genel Müdürü Stephane Becoulet, Cetelem Gözlemevi Sonuçları’nın 1985’ten beri yayınlandığını belirterek, araştırmanın Avrupa ülkeleriyle birlikte Brezilya, Çin, Güney Afrika, Japonya ve ABD gibi sektöre yön veren ülkeleri kapsadığını ve 2012’den bu yana Türkiye’nin de çalışmaya dahil edildiğini aktardı.
Cetelem Gözlemevi'nin bu sene yayımladığı raporda müşteri sadakatini mercek altına aldığını anlatan Becoulet, araştırmaların mevcut müşteriyi elde tutmanın yeni bir müşteri kazanmaktan daha kolay ve çok daha az masraflı olduğunu gösterdiğini, ancak özellikle otomobil pazarında sadık müşteriye sahip olmanın ya da yeni müşterileri sadık hale getirmenin eskisi kadar kolay olmadığını dile getirdi.
"Müşteriler, olduklarını düşündüklerinden daha az sadık" diyen Becoulet, şunları kaydetti:
"Araştırmaya katılan Türk tüketiciler, kendilerini değerlendirdiklerinde ortaya çıkan bağlılık oranı yüzde 78 ile diğer ülkelerle kıyaslandığında ortalama bir seviyede denebilir. Türk sürücülerin neredeyse üçte biri, modelleri konusunda herhangi özel bir memnuniyet derecesi göstermeden ya da marka ile güvenilir bir ilişkiye derinlemesine girmeden otomobil markalarına sadıklar. Fiyat ve güvenilirlik bağlılığı artıran ana kriterler olsa da yenilik sürekli alıcılarda rekabete yönelik güçlü bir çekim oluşturuyor."
Raporun tanıtımı TEB Cetelem Genel Müdür Yardımcısı Olca Kanber ve Habertürk gazetesi Ekonomi Editörü Hakan Özenen tarafından yapıldı.
Cetelem Gözlemevi Sonuçları 2018, bu yıl Türkiye’nin de yer aldığı 15 ülkeden 10 binden fazla otomobil sahibinin görüşüne başvurularak hazırlandı.
Rapora göre, iki sürücüden biri ne kendi ülkesinin otomobil markalarına ne de yerli üretim ilkesine bağlı olduğunu ifade ediyor. Her yerde olduğu gibi otomotiv dünyasında da sadakat sıklıkla sürekli yenilik, yeni teklifler, atılımlar ve değiştirme arzusu tarafından sınanıyor.
Aynı zamanda yenilik ve kusursuz servis kalitesine de bağlı olan sadakatin üreticilerden distribütörlere otomotiv dünyasının her seviyesinden etkilendiği görülüyor.
Sadakat beyanı alımda gerçekleşmiyor
“Gelecekte, aracınızı değiştirdiğinizde aynı markayı satın almayı düşünür müsünüz?” diye sorulduğunda, katılımcıların ortalama yüzde 77’si “evet” diye cevap vermesine rağmen, sadece yüzde 34’ü son alımlarında aynı araç markasını satın aldığını ifade ediyor.
Katılımcıların almayı planladıkları araç markası ile aldıkları araç markası arasındaki fark ise tüm ülkelerde ortalama 44 puan oldu.
Belirtilen sadakat ile fiili sadakat arasındaki farkın 69 ve 64 puan ile en yüksek olduğu yerler, sırasıyla sadece yüzde 21 ve yüzde 34’lük onaylı bağlılığın bulunduğu Portekiz ve Çin.
Sonrasında, çok düşük fiili bağlılık oranlarına sahip Polonya, İtalya ve İspanya geliyor. Sadece yüzde 8’lik bir farkla söyledikleri ile yaptıkları arasında büyük bir tutarlılık görünen tek ülke Japonya olurken, bunu 26 puanla İngilizler hemen arkasından takip ediyor.
Türkiye’de ise sürücülerin yaklaşık üçte biri, modelleri konusunda herhangi özel bir memnuniyet derecesi göstermeden ya da marka ile güvenilir bir ilişkiye derinlemesine girmeden otomobil markalarına sadık olduğunu ifade ediyor.
Türkiye'de kullanıcıların yüzde 78'i markalarına sadık
Katılımcılara sahip oldukları otomobilin markasına bağlılık dereceleri sorulduğunda, cevaplar ülkenin zenginliği ve o ülke pazarlarındaki ürün çeşitliliğine göre değişiklik gösteriyor.
Araştırmaya dahil olan 15 ülkenin ortalaması alındığında katılımcıların yüzde 78’si kullandıkları markaya bağlılık derecelerini "çok sadık" ve "sadık" olarak tanımlıyor.
Pazarın henüz hiç doymadığı, otomobile ulaşmanın nispeten daha zor olduğu Çin’de katılımcıların yüzde 98’i kullandıkları markaya bağlı olduklarını ifade ederken, refah düzeyi yüksek Japonların ise sadece yüzde 58’i bağlılıklarını ifade ediyor.
Türkiye’de bu oran yüzde 78 ile 15 ülke ortalaması düzeyindeyken, Almanlar zengin ülkeler arasında kendi markalarına bağlı kalarak bir istisnayı oluşturuyor. Buna karşın İngilizlerin yüzde 31’i, Fransızların yüzde 26’sı, Belçikalıların ise yüzde 25’i markasına bağlı olmadığını belirtiyor.
Güven sadakati belirliyor
Sürücülerin yüzde 55’inden fazlası markaya sadık olmalarında güveni başka herhangi bir nedenden daha fazla dile getirirken, bunu yüzde 48 ile modelden memnuniyet takip ediyor.
Brezilyalı, Alman ve Portekizlilerin üçte ikisinden fazlası markaya duyulan güvene önem verirken, Polonyalılar, Güney Afrikalılar ve İngilizler önceki modellerinin seçimini daha fazla önemsiyor. Türkiye ve Japonya’da ise bu oranlar ortalamadan kayda değer biçimde daha düşük seyrediyor.
Sadakat ile ilgili üçüncü neden ise araç bayisinden duyulan memnuniyet oluyor. Burada da finansal açıdan zahmetli, uzun vadeli bir ürüne bağlanmak söz konusu olduğunda, alıcıların güvenini kazanmanın gerekliliği öne çıkıyor.
Markanın yüzü olan araç bayileri kendi rollerini düzgün bir biçimde oynadıklarında bunun işe yaradığı görülüyor. Böylece sadık müşteriler sadık kalmaya devam ederken, tereddüt edenler de kazanılıyor. Belçika, Fransa, Almanya, Japonya ve ABD'de araç bayisi sadakat konusunda en yüksek etkiye sahip ülkeler arasında yer alıyor.
Fiyat ve çekici ticari bir teklif ise sadakat konusunda dördüncü sırada yer alıyor. Sadık olmaya yönelik nedenler, ortada yeni bir araç alma düşüncesi olmadan düşünüldüğünde mali boyutun hayati önem taşıdığı görülüyor. Bu uzatılmış bir garantiye, bakım ve onarım açısından özel faydaların olduğu bir sadakat programına ve daha ucuz araçlara yönelik istekte görülebiliyor.
Müşteri tanıtımla marka değiştirebiliyor
Sadakati zorlayan en dikkat çekici etken markaların yürüttüğü tanıtım faaliyetleri oluyor. Bu yolla marka değiştirdiğini söyleyenlerin oranı yüzde 26 ile öne çıkıyor. Ortaya konan ikinci neden yüzde 23 ile değişime yönelik istek, merak ve yeni bir markayı keşfetmek olarak ifade ediliyor.
Sadakatsizliğe yönelik üçüncü neden ise aynı oranda oy alan başka marka tarafından sunulan daha çekici bir teklif oluyor. Önceki markadan memnun olmak sadakati ne kadar artırıyorsa, memnun olmamak da marka değiştirmeyi tetikliyor.
Araç değiştirmenin zamanı geldiğinde, müşteriler seçimlerini belli başlı değerler üzerinde temellendiriyor. Güvenilirlik (yüzde 38), motor ve şanzıman (yüzde 35), kasa (yüzde 31) müşterilerin aradığı üç önemli unsuru teşkil ediyor. Türk, İtalyan, Portekiz, Meksikalı ve Fransızların en çok motor-şanzımana bağlı oldukları dikkati çekiyor.
Sürücülerden bağlılık kriterlerini derecelendirmeleri istendiğinde fiyat, sağlamlık ve markaya olan güvenin önüne geçerek yüzde 47 ile listenin en tepesinde yer alıyor. Fiyat, Türkiye, Güney Afrika, ABD, Brezilya ve Almanya’da iki katılımcıdan biri tarafından dile getiriliyor.
Ayrıca, araçların giderek daha fazla donanıma sahip olması, vergilendirme ve kullanım maliyetleri (yakıt, servis, sigorta, park) uzun süredir alım gücünü azaltan istikrarlı bir yukarı yönlü trend sergiliyor.
"Sadık müşteriye sahip olmak eskisi kadar kolay değil"
TEB Cetelem Genel Müdürü Stephane Becoulet, Cetelem Gözlemevi Sonuçları’nın 1985’ten beri yayınlandığını belirterek, araştırmanın Avrupa ülkeleriyle birlikte Brezilya, Çin, Güney Afrika, Japonya ve ABD gibi sektöre yön veren ülkeleri kapsadığını ve 2012’den bu yana Türkiye’nin de çalışmaya dahil edildiğini aktardı.
Cetelem Gözlemevi'nin bu sene yayımladığı raporda müşteri sadakatini mercek altına aldığını anlatan Becoulet, araştırmaların mevcut müşteriyi elde tutmanın yeni bir müşteri kazanmaktan daha kolay ve çok daha az masraflı olduğunu gösterdiğini, ancak özellikle otomobil pazarında sadık müşteriye sahip olmanın ya da yeni müşterileri sadık hale getirmenin eskisi kadar kolay olmadığını dile getirdi.
"Müşteriler, olduklarını düşündüklerinden daha az sadık" diyen Becoulet, şunları kaydetti:
"Araştırmaya katılan Türk tüketiciler, kendilerini değerlendirdiklerinde ortaya çıkan bağlılık oranı yüzde 78 ile diğer ülkelerle kıyaslandığında ortalama bir seviyede denebilir. Türk sürücülerin neredeyse üçte biri, modelleri konusunda herhangi özel bir memnuniyet derecesi göstermeden ya da marka ile güvenilir bir ilişkiye derinlemesine girmeden otomobil markalarına sadıklar. Fiyat ve güvenilirlik bağlılığı artıran ana kriterler olsa da yenilik sürekli alıcılarda rekabete yönelik güçlü bir çekim oluşturuyor."
Raporun tanıtımı TEB Cetelem Genel Müdür Yardımcısı Olca Kanber ve Habertürk gazetesi Ekonomi Editörü Hakan Özenen tarafından yapıldı.
19 Mayıs 2018 Cumartesi
Tüm Araçlarda artık zorunlu olacak
Araçların arkasında kalan kör noktaların tamamen görülememesi nedeniyle yaşanan trafik kazalarının önüne geçilecek bir uygulama hayata geçirildi.
Ölüme ve yaralanmalara neden olan kazaların azaltılması için üretilecek ve ithal edilecek tüm yeni arabalarda arkayı gören kamera bulunma zorunluluğu getirildi. Karar sedan arabaların yanı sıra SUV ve diğer tipteki 4500 kg altındaki tüm binek araçları da kapsıyor.
Sürücülerin araçların arka tarafında olan biteni görmesi için ABD'de Ulusal Yol ve Trafik Güvenliği'nin federal güvenlik gerekçesiyle aldığı karar yürürlüğe girdi.
Ölüme ve yaralanmalara neden olan kazaların azaltılması için üretilecek ve ithal edilecek tüm yeni arabalarda arkayı gören kamera bulunma zorunluluğu getirildi. Karar sedan arabaların yanı sıra SUV ve diğer tipteki 4500 kg altındaki tüm binek araçları da kapsıyor.
Sürücülerin araçların arka tarafında olan biteni görmesi için ABD'de Ulusal Yol ve Trafik Güvenliği'nin federal güvenlik gerekçesiyle aldığı karar yürürlüğe girdi.
Böylelikle, sadece ABD markaları değil Volkswagen, Toyota, Honda gibi Avrupa ve Asya merkezli olup da ABD pazarına üretim yapan tüm otomobil üreticileri arka kamera donanımını modellerine eklemek zorunda kalacak.
Alınan kararla 2016 yılında arka kamera bulunan araç sayısının genele oranının yüzde 8'den yüzde 97'ye çıkarılması planlanıyor.
ABD'de yapılan araştırmada yılda 210 ölümlü ve 15 bin yaralanmalı arkayı görememe nedeniyle gerçekleşiyor. Ölenlerin yüzde 30'u 5 yaş altındaki çocuklar, yüzde 25'i ise 70 yaş ya da üstü kişilerden oluşuyor.
Dünya genelinde ise her gün 3500 kişi trafik kazalarından hayatını kaybederken 137 bin kişi de yaralanıyor.
Çocukların yerine trafik konisi kullanılarak yapılan çalışmalarda dikiz aynalarının sedan araçlar söz konusu olduğu 2 metrelik arka bölümde kör noktalar içerdiği, SUV için bu mesafenin ise 13 metreye çıkabildiği belirlendi.
Arka kameralarla bu kör noktaların ortadan kalktığı saptandı.
Araç plaka sorgulaması nasıl yapılır?
İkinci el araç alırken vatandaşın bireysel güvenlik işlemi için önemli olan araç plaka sorgulama işleminin amacı ileride yaşanması muhtemel mağduriyetlerin önüne geçmektir.
Araç satın alırken alıcının dışarıdan anlayamadığı birtakım bilgiler hem fiyatını, hem de alıcının fikrini doğrudan etkiler. Araç plaka sorgulama işlemiyle güvenilir bir şekilde aklınıza takılan tüm bu bilgilere ulaşabilirsiniz. Bunun için farklı yolları izleyebilirsiniz. Genelde bu sorgulama işlemini Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi , e-Devlet ve SMS aracılığıyla gerçekleştirebilmeniz mümkündür.
E-DEVLET İLE ARAÇ PLAKA SORGULAMA
E-devlet üzerinden yapılan sorgulamalar ile daha hızlı ve detaylı sonuç almak mümkündür. E-devlet sistemine e-devlet şifresiyle, internet bankacılığı ile ya da elektronik imzayla giriş yapabilirsiniz. Size en uygun giriş seçeneği ile sisteme giriş sağladıktan sonra e-Hizmetler kısmından Emniyet Genel Müdürlüğü seçeneğini bulun. Buraya tıklayarak araç plaka sorgulama işlemini seçmelisiniz. Kısa süre içerisinde araca dair bilgileri girerek sonuçlara ulaşabilirsiniz.
Araç plaka sorgulama işlemi aracın orijinalinde hangi renk olduğunu, kaç model olduğunu, sahip belge tarihini, aynı zamanda çalıntı olup olmadığını bildirir. Aracın trafiğe uygun olup olmadığını daha önceden alınan herhangi bir cezai uygulama olup olmadığını da yine bu sorgulama işlemiyle öğrenebilmeniz mümkün.
SMS İLE ARAÇ PLAKA SORGULAMA
Araç plaka sorgulama işlemini eğer cep telefonunuzdan gerçekleştirmek istiyorsanız operatörlerin belirlemiş olduğu 7 TL hizmet bedelini ödemeniz gerekir. Bu sorgulama işlemiyle birlikte aracın trafiğe çıkış tarihini ve poliçe bilgilerini de öğrenebilirsiniz. Bunun için cep telefonunuzun kısa mesaj bölümüne girin ve ardından mesaj kutusuna "DETAY" yazın, boşluk bıraktıktan sonra plakayı birleşik bir şekilde yazın. Mesajı 5664 'e gönderin. Kısa süre içerisinde bilgilendirme mesajı gelecektir. Eğer aracın herhangi bir parçasında değişilik olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız da yine aynı numaraya "PARCA" yazın ve boşluk bırakın, sonrasında ise plaka numaranızı birleşik bir şekilde yazın ve mesajı gönderin.
SİGORTA BİLGİ VE GÖZETİM MERKEZİ İLE ARAÇ PLAKA SORGULAMA
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi araçların bilgilerini depolayan bir veri tabanıdır. Bu veri tabanından aracın çeşitli bilgilerine ulaşarak güvenli bir ikinci el araç alışverişi gerçekleştirebiliriz. Bunun için sbm.gov.tr internet adresinize gitmeniz gerekir. Siteye giriş yaparken üyelik oluşturmalısınız. Üyelik ücretsiz olsa da her işlem için ücret ödenmesi gerekebilir. Giriş işleminizi gerçekleştirdikten sonra "Sorgulamalar ve Online İşlemler" butonuna tıklayın. Karşınıza açılan sayfadaki uygun boşluklara aracın plaka bilgilerini girerek sorgulama işleminin sonuçlarına ulaşabilirsiniz.
Araç satın alırken alıcının dışarıdan anlayamadığı birtakım bilgiler hem fiyatını, hem de alıcının fikrini doğrudan etkiler. Araç plaka sorgulama işlemiyle güvenilir bir şekilde aklınıza takılan tüm bu bilgilere ulaşabilirsiniz. Bunun için farklı yolları izleyebilirsiniz. Genelde bu sorgulama işlemini Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi , e-Devlet ve SMS aracılığıyla gerçekleştirebilmeniz mümkündür.
E-DEVLET İLE ARAÇ PLAKA SORGULAMA
E-devlet üzerinden yapılan sorgulamalar ile daha hızlı ve detaylı sonuç almak mümkündür. E-devlet sistemine e-devlet şifresiyle, internet bankacılığı ile ya da elektronik imzayla giriş yapabilirsiniz. Size en uygun giriş seçeneği ile sisteme giriş sağladıktan sonra e-Hizmetler kısmından Emniyet Genel Müdürlüğü seçeneğini bulun. Buraya tıklayarak araç plaka sorgulama işlemini seçmelisiniz. Kısa süre içerisinde araca dair bilgileri girerek sonuçlara ulaşabilirsiniz.
Araç plaka sorgulama işlemi aracın orijinalinde hangi renk olduğunu, kaç model olduğunu, sahip belge tarihini, aynı zamanda çalıntı olup olmadığını bildirir. Aracın trafiğe uygun olup olmadığını daha önceden alınan herhangi bir cezai uygulama olup olmadığını da yine bu sorgulama işlemiyle öğrenebilmeniz mümkün.
SMS İLE ARAÇ PLAKA SORGULAMA
Araç plaka sorgulama işlemini eğer cep telefonunuzdan gerçekleştirmek istiyorsanız operatörlerin belirlemiş olduğu 7 TL hizmet bedelini ödemeniz gerekir. Bu sorgulama işlemiyle birlikte aracın trafiğe çıkış tarihini ve poliçe bilgilerini de öğrenebilirsiniz. Bunun için cep telefonunuzun kısa mesaj bölümüne girin ve ardından mesaj kutusuna "DETAY" yazın, boşluk bıraktıktan sonra plakayı birleşik bir şekilde yazın. Mesajı 5664 'e gönderin. Kısa süre içerisinde bilgilendirme mesajı gelecektir. Eğer aracın herhangi bir parçasında değişilik olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız da yine aynı numaraya "PARCA" yazın ve boşluk bırakın, sonrasında ise plaka numaranızı birleşik bir şekilde yazın ve mesajı gönderin.
SİGORTA BİLGİ VE GÖZETİM MERKEZİ İLE ARAÇ PLAKA SORGULAMA
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi araçların bilgilerini depolayan bir veri tabanıdır. Bu veri tabanından aracın çeşitli bilgilerine ulaşarak güvenli bir ikinci el araç alışverişi gerçekleştirebiliriz. Bunun için sbm.gov.tr internet adresinize gitmeniz gerekir. Siteye giriş yaparken üyelik oluşturmalısınız. Üyelik ücretsiz olsa da her işlem için ücret ödenmesi gerekebilir. Giriş işleminizi gerçekleştirdikten sonra "Sorgulamalar ve Online İşlemler" butonuna tıklayın. Karşınıza açılan sayfadaki uygun boşluklara aracın plaka bilgilerini girerek sorgulama işleminin sonuçlarına ulaşabilirsiniz.
18 Mayıs 2018 Cuma
Ver hurdayı al 8 bin TL'yi
27 Mart 2018’de Resmi Gazete’de yayınlanarak kanunlaşan ‘torba yasa’ içinde yer alan “hurda teşviki” nihayet yürürlüğe girdi.
Otomotiv sektörünün uzun süredir beklediği teşvikle ilgili uygulama yönetmeliği dün yayımlandı. Buna göre 2019 yılı sonuna kadar olmak üzere 16 yaş ve üzerindeki araçlar trafikten sildirilir ve imha edilirse, bu araç karşılığında yeni alınan araçlar için 3 bin TL ile 10 bin TL arasında ÖTV teşviki alınacak. Yayınlanan yönetmelikle birlikte bu teşvikin 3 kademeli yapıldığı ortaya çıktı.
1) Matrah (vergisiz) fiyatı 46 bin TL ve altı araçlar için ‘hurda teşviki’ 10 bin TL,
2) Matrah fiyatı 46 bin TL’yi aşıp 80 bin TL’yi aşmayanlar için ‘hurda teşviki’ 8 bin TL,
3) Matrah fiyatı 80 bin TL’yi aşan araçlar için ise hurda teşviki sadrece 3 bin TL olacak.
ORTALAMA 8 BİN TL
Bu düzenlemeyle birlikte 10 bin TL hurda teşvikinden sadece ÖTV ve KDV dahil anahtar teslim fiyatı 78 bin 600 TL ve altındaki araçlar yararlanabilecek. Bu fiyata sahip araçların toplam pazar içindeki oranı artan kurlara bağlı olarak yüzde 4 civarında. 8 bin TL’lik hurda teşvikinden ise anahtar teslim fiyatı 78 bin 601 TL ile 141 bin 600 TL arasında olan araçlar yararlanacak. Pazarda satılan araçların ağırlıklı olarak bu dilimde yer aldığı düşünülürse hurda teşvikinin ortalama 8 bin TL olduğunu söylemek gerekir. Yönetmelikte anahtar teslim fiyatı 141 bin 600 TL’nin üstündeki araçlar için ise hurda teşviki sadece 3 bin TL olarak belirlendi.
Otomotiv sektörünün uzun süredir beklediği teşvikle ilgili uygulama yönetmeliği dün yayımlandı. Buna göre 2019 yılı sonuna kadar olmak üzere 16 yaş ve üzerindeki araçlar trafikten sildirilir ve imha edilirse, bu araç karşılığında yeni alınan araçlar için 3 bin TL ile 10 bin TL arasında ÖTV teşviki alınacak. Yayınlanan yönetmelikle birlikte bu teşvikin 3 kademeli yapıldığı ortaya çıktı.
1) Matrah (vergisiz) fiyatı 46 bin TL ve altı araçlar için ‘hurda teşviki’ 10 bin TL,
2) Matrah fiyatı 46 bin TL’yi aşıp 80 bin TL’yi aşmayanlar için ‘hurda teşviki’ 8 bin TL,
3) Matrah fiyatı 80 bin TL’yi aşan araçlar için ise hurda teşviki sadrece 3 bin TL olacak.
ORTALAMA 8 BİN TL
Bu düzenlemeyle birlikte 10 bin TL hurda teşvikinden sadece ÖTV ve KDV dahil anahtar teslim fiyatı 78 bin 600 TL ve altındaki araçlar yararlanabilecek. Bu fiyata sahip araçların toplam pazar içindeki oranı artan kurlara bağlı olarak yüzde 4 civarında. 8 bin TL’lik hurda teşvikinden ise anahtar teslim fiyatı 78 bin 601 TL ile 141 bin 600 TL arasında olan araçlar yararlanacak. Pazarda satılan araçların ağırlıklı olarak bu dilimde yer aldığı düşünülürse hurda teşvikinin ortalama 8 bin TL olduğunu söylemek gerekir. Yönetmelikte anahtar teslim fiyatı 141 bin 600 TL’nin üstündeki araçlar için ise hurda teşviki sadece 3 bin TL olarak belirlendi.
Alman DKV Iran pazarına giriyor
Sunduğu akaryakıt kartı ve tamamlayıcı hizmetlerle 10 yıldır Türk nakliyecisinin ‘tekerini Avrupa’da döndüren’ DKV Euro Service, Türk karayolu ihracatının yüzde 70’ini oluşturan Ortadoğu ve BDT ülkelerine açılıyor.
İlk çıktığı dönemlerde akaryakıt kartlarına şüpheyle bakan Türk nakliyecisi bugün şöförlerini yüzde 90 oranında en az bir kartla Avrupa yollarına gönderiyor. Uluslararası karayolu taşımacılığı şöförleri tırla ya da taşıdığı yükle ilgili yakıt, otoban ödemesi, tren, gümrük ödemesi, bir çok ülkede geçiş belgesinin ödenmesi, yol yardım hizmeti, lastik değişimi gibi her türlü ihtiyacını nakit kullanmaksızın bu kartlarla gideriyor. 10 yıldır bu alanda Türkiye pazarında faaliyet gösteren Alman şirketi DKV Eruo Service şimdi Türk nakliyecilerin talebiyle Ortadoğu ve BDT pazarına açılıyor. DKV Euro Service Türkiye Ülke Müdürü Deniz Çokcoş Sezer şirketin Türkiye ve yakın coğrafyasındaki hedeflerini DÜNYA Executive’e anlattı.
1934’te nakit kullanmaksızın akaryakıt alımı fikrini ilk kez ortaya atarak Almanya’da kurulan DKV, bugün 16 ülkede 70 bine yakın tedarikçisiyle verdiği hizmetlerle sektöründe Avrupa’nın lideri konumunda. 2017 itibariyle 7.2 milyar Euro ciroya ulaşan DKV’nin hizmet verdiği Avrupa, Türkiye ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinde dolaşımda olan 3 milyonun üzerinde kartı bulunuyor. Türkiye’deki 10’uncu yılını kutlayan DKV, Türkiye pazarında bu işi yapan en büyük ciroya sahip ilk üç firmadan biri. 3 binin üzerinde DKV kartıı bulunduğu Türkiye’de ciroda çift haneli, otoban harcamalarında yüzde 20’nin üzerinde, yakıttaysa yüzde 10 büyüyor. Avrupa’ya çalışan Türk nakliyecilerinin yüzde 40’ı DKV kart kullanıyor.
Şirketin, DKV’nin Avrupa Birliği dışında kurduğu ilk ofis olan Türkiye’yi büyük bir pazar olarak gördüğünü söyleyen DKV Euro Service Türkiye Ülke Müdürü Deniz Çokcoş Sezer, “Ancak potansiyelin yüzde 30’una hizmet sunabiliyoruz. Asıl büyük pasta Ortadoğu’da ve oraya Türkiye üzerinden açılmanın planlanması gerekiyor. DKV’nin iç piyasayı ve Ortadoğu’yu açması durumunda Türkiye’nin hızla büyüyeceğini düşünüyoruz,” dedi.
Rusya ve Gürcistan operasyonu Türkiye için açıldı
Sezer’in bahsettiği Ortadoğu açılımı aslında başlamış. Şöyle ki, Türk karayolu ihracatının sadece yüzde 30’u Avrupa’ya yapılırken yüzde 55’i Ortadoğu’ya gidiyor ve DKV oralarda yok. Yüzde 15’i oluşturan Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerindeki operasyon ise geçen yıl başlamış. Türkiye’nin bu bölgelerdeki iş potansiyeli dolayısıyla başlayan bu açılımda şimdilerdeyse Iran gündemde. 2016’da girdikleri Rusya pazarında 2018 itibariyle tüm Avrupa DKV ülkeleri arasında en çok satışın Türkiye’den yapıldığına dikkat çeken Sezer, “Gürcistan da tamamen Türkiye için açıldı, orada da en fazla satışı biz yapıyoruz. İlk aşamada Kazakistan var, DKV ofisi kuruldu, geçerliliğimiz bu sene başlayacak. Bu açılımı Kırgızistan ve Azerbaycan takip edecek” dedi.
Iran açılımı da DKV Türkiye ofisinin burada gerçekleşen bir toplantıdaki talebiyle gündeme gelmiş. Sezer, “Orada göz ardı edilemeyecek bir pazar var. DKV de müşteri taleplerini göz ardı etmiyor. Türk lojistikçilerin bunu talep ettiğini söyledik ve senaryoları önlerine koyduk. Rusya ve Gürcistan tamamen Türkiye için yapılmış iki yatırımdır. Hedeflenen hacimlere ulaşıldı. Iran’ı da biz anlattık bir etkinlikte, çalışmalar başladı, önümüzdeki sene netleşir” şeklinde konuştu. Şirketi bu konuda yavaşlatan tek unsur Iran’daki yakıt kalitesi. Çalışmalar sonuçlanıp Iran’da bir akaryakıt şirketiyle anlaşma yapıldığında Türk lojistikçileri DKV kartın sunduğu hizmetlerden diğer ülkelerle birlikte Iran’da da yararlanabilecek.
Alman ordu ve polis teşkilatı da kullanıyor
Türkiye’nin diğer DKV ülkelerinden önemli bir farkı daha var. Avrupa ofisleri iç piyasaya satış yapabilirken Türkiye’deki mevzuat gereği bu henüz mümkün değil. Yani Türk nakliyeciler sadece yurt dışı alımlarını bu kartla yapabiliyor. Aslında DKV kartları Türkiye’deki bir akaryakıt markasında da geçerli ama burdan da ancak yurtdışından gelen yabancı tırlar alım yapabiliyor. Halbuki iç piyasa araç kiralama ve kargo şirketleriyle büyük bir iş potansiyeli taşıyor. Örneğin DKV’nin Almanya’daki en büyük müşterilerinden biri ilk kurulduğu yıllardan beri hizmet verdiği ordu ve polis teşkilatı, bu sene içinde kazandığı en büyük 10 müşterinin 9’uysa kargo şirketi. DKV, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun lisansa dair taleplerini çözdüğü taktirde Türkiye’de de iç piyasaya girmeyi düşünüyor. Türkiye’deki iç piyasa potansiyelinin hiç bir DKV şubesinde olmadığına dikkat çeken Sezer, “Aslında DKV’nin bir karar alıp 80 yıldır hiç bir ülke için yapmadığı bir şey yaparak kendi mevcut iş modelini esnetmesi gerekiyor. Akaryakıtın hiç bir zaman sahibi olmadığımızı, aracı bir finans kuruluşu gibi çalıştığımızı yetkililere doğru anlatabilmemiz önemli” diyerek bu konudaki lobi faaliyetlerinin devam ettiği bilgisini verdi.
EETS tek kutu uygulaması için Daimler ve T-Systems ile ortaklaşa şirket kurdu
The European Electronic Toll Service’in (EETS) Avrupa otoban geçişlerinde tek kutu kullanılması uygulaması 2019 itibariyle başlıyor. Sistem, EETS protokolüne katılmayı kabul eden ülkelerden Belçika ile başlayacak, 2019’un ilk çeyreği itibariyle Türk nakliyecisinin en çok çalıştığı Almanya’da da geçerli olacak. Elektronik otoban sistemlerinde en farklı uygulama, takiplerin uydudan yapıldığı, dolayısıyla araca monte bir kutunun şart olduğu Almanya’da olduğu için bu kutuların Almanya’ya uyumlu olması gerekiyor. Bu kutuyu hayata geçirmeye çalışan şirketlerden biri de DKV. Bunun için Daimler ve T-Systems ile ortaklaşa “Toll for Europe GmbH” adında bir şirket kuran DKV’nin kutuları yine bir Alman şirketi olan Siemens tarafından üretilecek. Almanya’nın henüz EETS protokolünün tam şartlarını hiç bir tedarikçiye iletmediğine dikkat çeken DKV Euro Service Türkiye Ülke Müdürü Deniz Çokcoş Sezer, “Nakliyeciler kutuyu almakta acele etmesinler, daha sonra değiştirmek zorunda kalabilirler. Her ülkenin sistemine entegre olacak DKV kutuları için ön sipariş almaya başladık, protokol şartları netleştikçe üretime geçilip teslimatlar başlayacak” dedi. Kutunun 2019 sonu itibariyle 9 ülkede aktif olması hedefleniyor.
İlk çıktığı dönemlerde akaryakıt kartlarına şüpheyle bakan Türk nakliyecisi bugün şöförlerini yüzde 90 oranında en az bir kartla Avrupa yollarına gönderiyor. Uluslararası karayolu taşımacılığı şöförleri tırla ya da taşıdığı yükle ilgili yakıt, otoban ödemesi, tren, gümrük ödemesi, bir çok ülkede geçiş belgesinin ödenmesi, yol yardım hizmeti, lastik değişimi gibi her türlü ihtiyacını nakit kullanmaksızın bu kartlarla gideriyor. 10 yıldır bu alanda Türkiye pazarında faaliyet gösteren Alman şirketi DKV Eruo Service şimdi Türk nakliyecilerin talebiyle Ortadoğu ve BDT pazarına açılıyor. DKV Euro Service Türkiye Ülke Müdürü Deniz Çokcoş Sezer şirketin Türkiye ve yakın coğrafyasındaki hedeflerini DÜNYA Executive’e anlattı.
1934’te nakit kullanmaksızın akaryakıt alımı fikrini ilk kez ortaya atarak Almanya’da kurulan DKV, bugün 16 ülkede 70 bine yakın tedarikçisiyle verdiği hizmetlerle sektöründe Avrupa’nın lideri konumunda. 2017 itibariyle 7.2 milyar Euro ciroya ulaşan DKV’nin hizmet verdiği Avrupa, Türkiye ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinde dolaşımda olan 3 milyonun üzerinde kartı bulunuyor. Türkiye’deki 10’uncu yılını kutlayan DKV, Türkiye pazarında bu işi yapan en büyük ciroya sahip ilk üç firmadan biri. 3 binin üzerinde DKV kartıı bulunduğu Türkiye’de ciroda çift haneli, otoban harcamalarında yüzde 20’nin üzerinde, yakıttaysa yüzde 10 büyüyor. Avrupa’ya çalışan Türk nakliyecilerinin yüzde 40’ı DKV kart kullanıyor.
Şirketin, DKV’nin Avrupa Birliği dışında kurduğu ilk ofis olan Türkiye’yi büyük bir pazar olarak gördüğünü söyleyen DKV Euro Service Türkiye Ülke Müdürü Deniz Çokcoş Sezer, “Ancak potansiyelin yüzde 30’una hizmet sunabiliyoruz. Asıl büyük pasta Ortadoğu’da ve oraya Türkiye üzerinden açılmanın planlanması gerekiyor. DKV’nin iç piyasayı ve Ortadoğu’yu açması durumunda Türkiye’nin hızla büyüyeceğini düşünüyoruz,” dedi.
Rusya ve Gürcistan operasyonu Türkiye için açıldı
Sezer’in bahsettiği Ortadoğu açılımı aslında başlamış. Şöyle ki, Türk karayolu ihracatının sadece yüzde 30’u Avrupa’ya yapılırken yüzde 55’i Ortadoğu’ya gidiyor ve DKV oralarda yok. Yüzde 15’i oluşturan Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerindeki operasyon ise geçen yıl başlamış. Türkiye’nin bu bölgelerdeki iş potansiyeli dolayısıyla başlayan bu açılımda şimdilerdeyse Iran gündemde. 2016’da girdikleri Rusya pazarında 2018 itibariyle tüm Avrupa DKV ülkeleri arasında en çok satışın Türkiye’den yapıldığına dikkat çeken Sezer, “Gürcistan da tamamen Türkiye için açıldı, orada da en fazla satışı biz yapıyoruz. İlk aşamada Kazakistan var, DKV ofisi kuruldu, geçerliliğimiz bu sene başlayacak. Bu açılımı Kırgızistan ve Azerbaycan takip edecek” dedi.
Iran açılımı da DKV Türkiye ofisinin burada gerçekleşen bir toplantıdaki talebiyle gündeme gelmiş. Sezer, “Orada göz ardı edilemeyecek bir pazar var. DKV de müşteri taleplerini göz ardı etmiyor. Türk lojistikçilerin bunu talep ettiğini söyledik ve senaryoları önlerine koyduk. Rusya ve Gürcistan tamamen Türkiye için yapılmış iki yatırımdır. Hedeflenen hacimlere ulaşıldı. Iran’ı da biz anlattık bir etkinlikte, çalışmalar başladı, önümüzdeki sene netleşir” şeklinde konuştu. Şirketi bu konuda yavaşlatan tek unsur Iran’daki yakıt kalitesi. Çalışmalar sonuçlanıp Iran’da bir akaryakıt şirketiyle anlaşma yapıldığında Türk lojistikçileri DKV kartın sunduğu hizmetlerden diğer ülkelerle birlikte Iran’da da yararlanabilecek.
Alman ordu ve polis teşkilatı da kullanıyor
Türkiye’nin diğer DKV ülkelerinden önemli bir farkı daha var. Avrupa ofisleri iç piyasaya satış yapabilirken Türkiye’deki mevzuat gereği bu henüz mümkün değil. Yani Türk nakliyeciler sadece yurt dışı alımlarını bu kartla yapabiliyor. Aslında DKV kartları Türkiye’deki bir akaryakıt markasında da geçerli ama burdan da ancak yurtdışından gelen yabancı tırlar alım yapabiliyor. Halbuki iç piyasa araç kiralama ve kargo şirketleriyle büyük bir iş potansiyeli taşıyor. Örneğin DKV’nin Almanya’daki en büyük müşterilerinden biri ilk kurulduğu yıllardan beri hizmet verdiği ordu ve polis teşkilatı, bu sene içinde kazandığı en büyük 10 müşterinin 9’uysa kargo şirketi. DKV, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun lisansa dair taleplerini çözdüğü taktirde Türkiye’de de iç piyasaya girmeyi düşünüyor. Türkiye’deki iç piyasa potansiyelinin hiç bir DKV şubesinde olmadığına dikkat çeken Sezer, “Aslında DKV’nin bir karar alıp 80 yıldır hiç bir ülke için yapmadığı bir şey yaparak kendi mevcut iş modelini esnetmesi gerekiyor. Akaryakıtın hiç bir zaman sahibi olmadığımızı, aracı bir finans kuruluşu gibi çalıştığımızı yetkililere doğru anlatabilmemiz önemli” diyerek bu konudaki lobi faaliyetlerinin devam ettiği bilgisini verdi.
EETS tek kutu uygulaması için Daimler ve T-Systems ile ortaklaşa şirket kurdu
The European Electronic Toll Service’in (EETS) Avrupa otoban geçişlerinde tek kutu kullanılması uygulaması 2019 itibariyle başlıyor. Sistem, EETS protokolüne katılmayı kabul eden ülkelerden Belçika ile başlayacak, 2019’un ilk çeyreği itibariyle Türk nakliyecisinin en çok çalıştığı Almanya’da da geçerli olacak. Elektronik otoban sistemlerinde en farklı uygulama, takiplerin uydudan yapıldığı, dolayısıyla araca monte bir kutunun şart olduğu Almanya’da olduğu için bu kutuların Almanya’ya uyumlu olması gerekiyor. Bu kutuyu hayata geçirmeye çalışan şirketlerden biri de DKV. Bunun için Daimler ve T-Systems ile ortaklaşa “Toll for Europe GmbH” adında bir şirket kuran DKV’nin kutuları yine bir Alman şirketi olan Siemens tarafından üretilecek. Almanya’nın henüz EETS protokolünün tam şartlarını hiç bir tedarikçiye iletmediğine dikkat çeken DKV Euro Service Türkiye Ülke Müdürü Deniz Çokcoş Sezer, “Nakliyeciler kutuyu almakta acele etmesinler, daha sonra değiştirmek zorunda kalabilirler. Her ülkenin sistemine entegre olacak DKV kutuları için ön sipariş almaya başladık, protokol şartları netleştikçe üretime geçilip teslimatlar başlayacak” dedi. Kutunun 2019 sonu itibariyle 9 ülkede aktif olması hedefleniyor.
6 Mayıs 2018 Pazar
Otomobil ihracatı 27 aydır zirvede
Türkiye ihracatının 12 yıldır lideri olan otomotiv endüstrisi, aylık bazda da son 27 aydır aralıksız ihracat artışı grafiğini sürdürüyor.
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliğinin (OİB) nisan ayı verilerine göre, sektörün nisan ayı ihracatı yüzde 27 artışla 2 milyar 903 milyon dolar oldu.
Geçen martta 3,1 milyar dolar ile aylık bazda tüm zamanların rekorunu kıran otomotiv, nisanda ise aylık bazda en yüksek ikinci ihracat rakamına ulaştı. Sektörün son üç aylık ihracat ortalaması 3 milyar dolara yükseldi.
Türkiye ihracatının 12 yıldır lideri otomotiv endüstrisindeki artış grafiği, aralıksız 27 aydır sürüyor.
Ocak-nisan dönemi ihracatı ise yüzde 20 artışla 11 milyar 130 milyon dolar olarak gerçekleşen sektörün, Türkiye'nin toplam ihracatından aldığı pay da yüzde 21,5'i buldu.
OTOMOTİV YAN SANAYİSİNDE ARTIŞ YÜZDE 30
Ürün grupları bazında ise nisanda otomotiv yan sanayi ihracatı yüzde 30 artışla 953 milyon, binek otomobil ihracatı yüzde 29 artışla 1 milyar 245 milyon, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ihracatı yüzde 16 yükselişle 473 milyon ve otobüs-minibüs-midibüs ihracatı da yüzde 6 artışla 149 milyon dolar oldu.
Otomotiv yan sanayisinde en fazla ihracat yapılan ülke Almanya'ya artış yüzde 30 olurken, Fransa'ya yüzde 41, Romanya'ya yüzde 49, ABD'ye yüzde 44, Rusya'ya yüzde 76 artış yaşandı.
Binek otomobillerde en fazla ihracat yapılan ülke olan Fransa'ya ihracat yüzde 65 artarken, İspanya'ya yüzde 84, Belçika'ya yüzde 65, İsrail'e yüzde 47, Hollanda'ya yüzde 72, İsveç'e yüzde 79 artış oldu.
Eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlarda en fazla ihracat yapılan ülke olan Birleşik Krallık'a ihracatta yüzde 25 gerileme olurken, İtalya'ya yüzde 46, Belçika'ya yüzde 28, Hollanda'ya yüzde 80, Almanya’ya yüzde 54 artış kaydedildi.
Otobüs-minibüs-midibüs ürün grubunda ise en fazla ihracat yapılan ülke olan Almanya'ya i dış satımda yüzde 32 düşüş görülürken, Fransa'ya yüzde 33, Polonya'ya yüzde 72 artış yaşandı.
ALMANYA PAZARI LİDER
Ülke bazında bakıldığında en büyük pazar olan Almanya'ya ihracat yüzde 29 artışla 448 milyon dolar oldu. Diğer büyük pazarlardan Fransa'ya yüzde 53 artışla 347 milyon, İtalya'ya da yüzde 13 artışla 329 milyon dolar ihracat yapıldı. İspanya'ya yüzde 55, Belçika'ya yüzde 32, Slovenya'ya yüzde 33, Hollanda'ya yüzde 66, Polonya'ya yüzde 34, Romanya'ya yüzde 46, İsveç'e yüzde 79 ihracat artışı yaşanırken, ABD'ye ihracat yüzde 49 düştü. ABD'ye olan düşüşte binek otomobiller ihracatının azalması temel faktör oldu.
AB ÜLKELERİNE İHRACAT ARTIŞI YÜZDE 29 OLDU
Ülke grubu bazında en büyük pazar olan Avrupa Birliği (AB) ülkelerine ihracat yüzde 29 artışla 2 milyar 310 milyon dolar olarak gerçekleşti. AB ülkeleri toplam ihracattan yüzde 79,5 pay aldı.
Alternatif pazarlar arasında yer alan Afrika ülkelerine yüzde 31, Ortadoğu ülkelerine yüzde 18 ihracat artışı yaşandı.
"YÜKSEK ORANLI ARTIŞLAR TEMEL BELİRLEYİCİ OLDU"
Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, otomotiv yan sanayisi ve binek otomobiller ürün gruplarındaki ihracat artışlarına dikkati çekti.
Çelik, "Otomotiv endüstrisi ihracatı Şubat 2016'dan bu yana aylık bazdaki artışını sürdürüyor. Nisan ihracatında otomotiv yan sanayi ve binek otomobiller ürün gruplarındaki yüksek oranlı artışlar temel belirleyici oldu." ifadelerini kullandı.
Nisan ayında gelişmiş pazarlara kaydedilen yüksek oranlı ihracat artışına işaret eden Çelik, şunları kaydetti:
"En büyük pazarımız Almanya'ya ihracatımız yüzde 29, Fransa'ya yüzde 53, İtalya'ya yüzde 13 arttı. Almanya'ya yönelik artışta yan sanayi ihracatının yüzde 30, binek otomobiller ihracatının yüzde 31 artması etkili oldu. Fransa'ya kaydedilen artışta ise binek otomobiller ihracatının yüzde 65, yan sanayi ihracatının yüzde 41 artması temel faktörler arasında."
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliğinin (OİB) nisan ayı verilerine göre, sektörün nisan ayı ihracatı yüzde 27 artışla 2 milyar 903 milyon dolar oldu.
Geçen martta 3,1 milyar dolar ile aylık bazda tüm zamanların rekorunu kıran otomotiv, nisanda ise aylık bazda en yüksek ikinci ihracat rakamına ulaştı. Sektörün son üç aylık ihracat ortalaması 3 milyar dolara yükseldi.
Türkiye ihracatının 12 yıldır lideri otomotiv endüstrisindeki artış grafiği, aralıksız 27 aydır sürüyor.
Ocak-nisan dönemi ihracatı ise yüzde 20 artışla 11 milyar 130 milyon dolar olarak gerçekleşen sektörün, Türkiye'nin toplam ihracatından aldığı pay da yüzde 21,5'i buldu.
OTOMOTİV YAN SANAYİSİNDE ARTIŞ YÜZDE 30
Ürün grupları bazında ise nisanda otomotiv yan sanayi ihracatı yüzde 30 artışla 953 milyon, binek otomobil ihracatı yüzde 29 artışla 1 milyar 245 milyon, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ihracatı yüzde 16 yükselişle 473 milyon ve otobüs-minibüs-midibüs ihracatı da yüzde 6 artışla 149 milyon dolar oldu.
Otomotiv yan sanayisinde en fazla ihracat yapılan ülke Almanya'ya artış yüzde 30 olurken, Fransa'ya yüzde 41, Romanya'ya yüzde 49, ABD'ye yüzde 44, Rusya'ya yüzde 76 artış yaşandı.
Binek otomobillerde en fazla ihracat yapılan ülke olan Fransa'ya ihracat yüzde 65 artarken, İspanya'ya yüzde 84, Belçika'ya yüzde 65, İsrail'e yüzde 47, Hollanda'ya yüzde 72, İsveç'e yüzde 79 artış oldu.
Eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlarda en fazla ihracat yapılan ülke olan Birleşik Krallık'a ihracatta yüzde 25 gerileme olurken, İtalya'ya yüzde 46, Belçika'ya yüzde 28, Hollanda'ya yüzde 80, Almanya’ya yüzde 54 artış kaydedildi.
Otobüs-minibüs-midibüs ürün grubunda ise en fazla ihracat yapılan ülke olan Almanya'ya i dış satımda yüzde 32 düşüş görülürken, Fransa'ya yüzde 33, Polonya'ya yüzde 72 artış yaşandı.
ALMANYA PAZARI LİDER
Ülke bazında bakıldığında en büyük pazar olan Almanya'ya ihracat yüzde 29 artışla 448 milyon dolar oldu. Diğer büyük pazarlardan Fransa'ya yüzde 53 artışla 347 milyon, İtalya'ya da yüzde 13 artışla 329 milyon dolar ihracat yapıldı. İspanya'ya yüzde 55, Belçika'ya yüzde 32, Slovenya'ya yüzde 33, Hollanda'ya yüzde 66, Polonya'ya yüzde 34, Romanya'ya yüzde 46, İsveç'e yüzde 79 ihracat artışı yaşanırken, ABD'ye ihracat yüzde 49 düştü. ABD'ye olan düşüşte binek otomobiller ihracatının azalması temel faktör oldu.
AB ÜLKELERİNE İHRACAT ARTIŞI YÜZDE 29 OLDU
Ülke grubu bazında en büyük pazar olan Avrupa Birliği (AB) ülkelerine ihracat yüzde 29 artışla 2 milyar 310 milyon dolar olarak gerçekleşti. AB ülkeleri toplam ihracattan yüzde 79,5 pay aldı.
Alternatif pazarlar arasında yer alan Afrika ülkelerine yüzde 31, Ortadoğu ülkelerine yüzde 18 ihracat artışı yaşandı.
"YÜKSEK ORANLI ARTIŞLAR TEMEL BELİRLEYİCİ OLDU"
Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, otomotiv yan sanayisi ve binek otomobiller ürün gruplarındaki ihracat artışlarına dikkati çekti.
Çelik, "Otomotiv endüstrisi ihracatı Şubat 2016'dan bu yana aylık bazdaki artışını sürdürüyor. Nisan ihracatında otomotiv yan sanayi ve binek otomobiller ürün gruplarındaki yüksek oranlı artışlar temel belirleyici oldu." ifadelerini kullandı.
Nisan ayında gelişmiş pazarlara kaydedilen yüksek oranlı ihracat artışına işaret eden Çelik, şunları kaydetti:
"En büyük pazarımız Almanya'ya ihracatımız yüzde 29, Fransa'ya yüzde 53, İtalya'ya yüzde 13 arttı. Almanya'ya yönelik artışta yan sanayi ihracatının yüzde 30, binek otomobiller ihracatının yüzde 31 artması etkili oldu. Fransa'ya kaydedilen artışta ise binek otomobiller ihracatının yüzde 65, yan sanayi ihracatının yüzde 41 artması temel faktörler arasında."