17 Ekim 2021 Pazar

İkinci el otomobil alırken dikkat: Bu üç yalana kanmayın!

 TOBB Sigorta Eksperleri İcra Komitesi Başkanı ve aynı zamanda Türkiye Sigorta Eksperleri Derneği (TÜSED) Başkanlığı da yapan Ahmet Nedim Erdem, Yeni Şafak gazetesine ikinci el araç alacakların dikkat etmesi gereken hususları sıraladı.


"ŞASE NUMARASIYLA MUTLAKA SORGULAYIN"

Ahmet Nedim Erdem, bir araç kazaya karıştıysa, dosyasının açılıp sigorta şirketinin bunu şase numarası üzerinden mutlaka sisteme işlediğini kaydetti. Sürücü kusurlu olsun veya olmasın, şirket bunu ödesin veya ödemesin, eksperin belirlediği “doğru maliyet” tam zamanlı veri aktarıldıysa, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi sistemine eş zamanlı olarak yansıyor. Erdem, 5664 SMS hizmetinden aracın plaka ile değil, mutlaka “şase numarasıyla” sorgulanması konusunda da uyardı.


"'BEDELSİZ HASAR' DİYE BİRŞEY YOK"

Bedelsiz kaydı önemsemeyip aracı alan kişinin, yüksek hasar bedelleriyle karşılaşabildiğini anlatan Ahmet Nedim Erdem, araç sahibinin istediği takdirde detaylı rapora ulaşabileceği bilgisini verdi.

Erdem, "Tramer sorgusunda sıkça karşılaşılan bir husus; 'bedelsiz' hasar kayıtları. Kaza tarihi yazıyor, ancak hasar bedeli gözükmüyorsa bunun peşine düşün. Kaza sonrası ihbar bildirimi yapılmasının ardından sigorta şirketi dosyayı açıyor. Ancak hatalı bildirimler, hatalı poliçe numaraları ve bazı durumlarda yaşanan hukuki süreç sebebiyle hasar bedelinin sisteme işlemesi 6 ayı bulabiliyor. Büyük kazalara karışan araçlar bu sürede onarılıp satılabiliyor" dedi.


EN BÜYÜK YALAN: ‘KARŞI HASAR İŞLENDİ’

“Karşı tarafın hasarı benim araca yazılmış” klişesi en sık karşılaşılan yalanlardan. İşin uzmanları, kesinlikle böyle bir durumun olamayacağını belirtiyor. Hangi araca ne işlem yapılmışsa, hasar kaydı o aracın şase numarasına işlenir. Örneğin; “Kaza yaptım, suçlu bendim, bana 5 bin lira, karşı tarafa 10 bin lira hasar çıktı. Benim arabaya 15 bin lira hasar kaydı (tramer) işlenmiş.” Bu imkansız. Hiçbir zaman, hiçbir sigorta şirketi, karşı tarafın hasarını sizin arabanıza yüklemez. Ayrıca mevzuat da buna izin vermez. Kaza geçmişinde ne bedel çıkıyorsa, o araca aittir.


HASAR BEDELİ ŞİŞİRİLİR Mİ?

Kaza sonrası tutulan tutanakla araç servise teslim edilir. Tamirci sizden ruhsat, ehliyet, kaza tutanağı, sigorta poliçesi vb. evraklar ister. Ondan sonra sigorta veya kasko şirketiyle irtibata geçer. O şirket sizin aracınız için eksper atar. Eksper gelip, “kaza nasıl olmuş, gerçekten olmuş mu, parça tamir edilebilir mi” diye arabayı yerinde inceleyip “doğru onarımla doğru maliyeti” belirler. Yani “şişirilmiş hasar kaydı” diye bir durum da söz konusu değil. Servis veya tamirci, ekspere rağmen asla kafasına göre bedel çıkaramaz.


ŞASEDEN BAKIN EKSPERE GÖTÜRÜN

TOBB Sigorta Eksperleri İcra Komitesi Başkanı Ahmet Nedim Erdem, ikinci el araç alacaklara mağduriyet yaşamamaları için şu tavsiyelerde bulundu: “Birincisi, alacağınız aracı plakadan değil, mutlaka şase numarasından sorgulayın. İkincisi, otomobili satıcının yönlendirmediği, kendi belirleyeceğiniz ikinci el oto ekspertiz firmasına gösterin.”


4 Ekim 2021 Pazartesi

TOGG Üst Yöneticisi Karakaş, yerli otomobilin çarpışma testlerinin devam ettiğini belirtti

 TOGG Üst Yöneticisi Karakaş, yerli otomobilin çarpışma testlerinin devam ettiğini belirterek, "Her testten sonra aldığımız raporlar doğrultusunda aracımızı gerekirse optimize ediyoruz. Gelecek senenin sonuna doğru seri üretime başlarız'" dedi

Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Karakaş, yerli otomobilin çarpışma testlerinin devam ettiğini belirterek, "Her testten sonra aldığımız raporlar doğrultusunda aracımızı gerekirse optimize ediyoruz. Şu ana kadar buna ihtiyacımız olmadı. O anlamda da oldukça keyifliyiz." dedi.

Bursa Uludağ Üniversitesi'nin (BUÜ) Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2021-2022 Akademik Yılı açılış törenine katılan Karakaş, dijital dünyada siber güvenlik konusunda ciddi bir boşluğun olduğuna dikkati çekerek, gençleri buraya odaklanmalarını tavsiye etti.
Nesnelerin interneti, siber güvenlik konularının haricinde temiz enerji çözümlerinin de önemli bir konu olduğunu vurgulayan Karakaş, temiz enerji çözümleriyle ilgili TOGG'un geçen hafta yabancı ortakla bir şirket kurduğunu anımsattı.

'Doğru zamanda doğru yatırım'

Aracın malzemesinden araç entegrasyonuna ve batarya yönetim sistemlerine kadar her noktada dünyada ciddi potansiyelin olduğunu belirten Karakaş, "Avrupa'da üç sene önce kurulu lityum batarya kapasitesi 50 megavat (MW) saatin altındaydı. Şimdi 600'ün üzerinde ve bine doğru gidiyor. Geçen bir toplantıda sorulduğu için o şekilde ifade etmiştim. Bugün bir çip krizi var. Eğer kapasite açıkları yeterince hızlı kapatılmazsa yakız zamanda hücre krizi de çıkar. Çünkü elektrikli araçlara o kadar hızlı dönüşülüyor ki bunun altını doldurmak şu an biraz zor gözüküyor ama biz doğru zamanda doğru bir yatırım yaptığımızı düşünüyoruz." diye konuştu.

Karakaş, pandemi sürecinde her türlü matematiksel modelleme, simülasyon ve uzaktan çalışma yöntemlerini sonuna kadar kullandıklarını vurguladı.

Aracın teknik tasarımlarını ortak paydaşlarla geliştirdiklerini anlatan Karakaş, "Numune ve prototip çalışmaları da devam ediyor. Hatta önümüzdeki günlerde çarpışma testleri dahil çalışmalar devam edecek ve bu sürecin şubat sonuna kadar sürmesini bekliyoruz. Kış testleri de var. Her testten sonra aldığımız raporlar doğrultusunda aracımızı gerekirse optimize ediyoruz. Şu ana kadar buna ihtiyacımız olmadı. O anlamda da oldukça keyifliyiz." diye konuştu.

'Gelecek senenin sonuna doğru seri üretime başlarız'

TOGG tesislerinde sadece üretimin olmayacağına dikkati çeken Karakaş, şöyle konuştu:

“Tesisimizde sadece üretim yok. Bunun altını çizmek istiyorum. 'Otomobil, fabrikadan fazlasını gerektirir' demiştik inşaata başlarken. Tesisin içerisinde tasarım merkezi, prototiplerimizin testlerinin yapılabildiği bir merkez olarak düşünüyoruz. Bir çatı altında bütün yetkinliklerini toplandığımız bir yer olarak düşünüyoruz. Boyahanenin çatısının ve yan panellerinin kapanmaya başladığını görüyorsunuz. Önümüzdeki günlerde zaten tesisin içine ekipmanlar yerleşmeye başlayacak. Bizim buradaki planımız şu şekilde, senenin sonuna doğru imalat kısmının çok büyük kısmı bitmiş olacak. Önümüzdeki senenin ortasına kadar da ekipmanları tamamlandıktan sonra geriye istasyon ve hat bazında aracımızın üretime hazırlanması kalıyor. Burada da planladığımız gibi ilerliyoruz. Gelecek senenin sonuna doğru seri üretime başlarız."

Karakaş, TOGG bünyesine şu an üniversitelerden yeni mezun almadıklarını ama ilerleyen süreçlerde yeni mezun ve stajyer konusunda da alımların olabileceğini sözlerine ekledi.


1 Ekim 2021 Cuma

Honda gitti, yerine HABAŞ'ın 'yerli hibrit'i geliyor

Honda’nın kapanan Gebze’deki fabrikasını satın alan HABAŞ, yerli hibrit otomobil üretimine başlayacak. DÜNYA’ya konuşan HABAŞ yetkilileri, Honda’nın İngiltere’deki fabrikasının ekipmanlarını da satın aldıklarını açıkladı. 

Türkiye’de üretime son veren Honda’nın Gebze’deki fabrikasını satın alan HABAŞ, burada yerli araç üretmek için hazırlık yapıyor. DÜNYA’ya konuşan HABAŞ yetkilileri, fabrikada yerli bir hibrit otomobil üretileceğini açıkladı.

Otomobil ve motosiklet tutkusu olduğu bilinen HABAŞ’ın sahibi Mehmet Rüştü Başaran, uzun süredir hayalini kurduğu yerli otomobil projesini, satın aldığı Honda fabrikasında gerçeğe dönüştürüyor.

HABAŞ yetkilileri, 30’a yakın mühendislik şirketi ile görüşme halinde olduklarını, yerli hibrit bir otomobil markası ile seri üretime başlayacaklarını açıkladı. HABAŞ, kapanan Honda İngiltere fabrikasının ekipmanlarını satın alarak Türkiye’ye getirdi.

DÜNYA’nın edindiği bir diğer bilgiye göre, Mehmet Rüştü Başaran hibrit otomobilin üretimi için eski Honda çalışanlarına da teklif götürüyor. 

Türk milyarder otomobil ve motosiklet tutkunu
HABAŞ’ın patronu Türk milyarder Mehmet Rüştü Başaran, Forbes Dünyanın Milyarderleri Listesi’nde 1999'da 1.1 milyar ABD doları servetiyle üst sıralarda yer almıştı. Başaran’ın ayırıca, Anadolubank'ın yönetim kurulu başkanı ve yarı ortağı olduğu biliniyor. Otomotiv sektörünün önde gelen temsilcilerinin aktardığına göre, Mehmet Rüştü Başaran tutkulu bir eski otomobil ve motosiklet koleksiyoneri. Başaran'ın bir süredir yerli bir otomobil üretmek konusunda istekli olduğu aktarıldı.

1956 yılında 'oksijen' ile yola çıktı

Hamdi Başaran tarafından “Hamdi Başaran Topkapı Oksijen Fabrikası” adı ile 1956’ da temelleri atılan HABAŞ Topluluğu, bugün Türkiye'nin önde gelen kuruluşları arasında yer alıyor. Bünyesinde Anadolubank'ı da bulunduran HABAŞ, temel olarak sınai ve tıbbi gazlar, çelik, elektrik enerjisi, ağır makina, tüp ve kriyojenik tank üretimleri yanında sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG), sıkıştırılmış doğal gaz (CNG) ve sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) dağıtımı yapan, liman ve deniz taşımacılığı hizmetleri sunuyor. 

Honda, son aracını 28 Eylül'de banttan indirdi

Öte yandan yaklaşık 24 yıldır Türkiye’de üretim yapan Japon otomotiv devi Honda, yaklaşık 2 yıl önce aldığı karar doğrultusunda 28 Eylül’de Gebze’deki fabrikasında üretimi tamamen sonlandırdı. Honda, bu fabrikada Civic Sedan modelini üretiyordu. Maltepe’deki yeni yönetim binasına taşınan Honda, bundan sonra Türkiye’de sadece pazarlama, satış ve satış sonrası operasyonlarını sürdürecek.

Kaynak:
https://www.dunya.com/ekonomi/varlik-fonu-turk-telekom-hisselerini-istiyor-haberi-635245

28 Ağustos 2021 Cumartesi

Otobüslerin karakutusu: Takograf

 Uçak kazalarının aydınlatılmasında karakutular devreye giriyor. Konu otobüs kazalarına geldiğinde ise bu işlevi takograf cihazı görüyor. Bu cihaz, otobüs kazalarının nedenlerini aydınlatıyor.

Otobüs kazalarında ihmal olup olmadığını, kazanın hangi sebeple meydana geldiğini ortaya çıkarıyor.

Otobüslerin karakutusu olan bu cihazın adı: Takograf.

Takograf Bilirkişisi Caner Sayan, "Dijital takografta şoförün ne kadar süre dinlendiği, ne kadar süre araç sürdüğü bununla ilgili veriler detaylı bir şekilde takograf cihazına ve sürücü kartına ayrı ayrı kaydediliyor. Yani tek bir bileşende kayıt tutulmuyor en az iki bileşende kayıt tutuluyor" dedi.

1 aylık veri barındırıyor

Her otobüs şoförünün kendine ait bir takograf kartı bulunuyor. Kartlar, yaklaşık bir aylık geriye dönük veri içeriyor.

Peki takografın içindeki veriler nasıl gün yüzüne çıkartılıyor?

Sayan konuyla ilgili şunları söyledi:

"Kazadan sonra emniyet birimleri takograf servislerinden destek istiyorlar veya kendi ellerinde veri yedekleme dediğimiz cihazlar var, cihazı geliyorlar takografın önünde bir veri indirme kısmı var o kısma taktıktan sonra bunun içine, verilere ulaşılıyor."

Farklı araç şoförleri ile kartlarını değiştiriyorlar

akograf cihazı geçmişe dönük tüm soru işaretlerini ortadan kaldırıyor. Ancak bazı şoförler cihazı kandırmak için hileye başvurabiliyor.

Her şoförün kendine ait bir takograf kartı bulunuyor ve şoförler uzun yola çıkmadan önce bu kartı takarak yolculuğa başlıyor. İşte bazı hileler de bu kartla yapılıyor.

Sayan yapılan hilelerle ilgili şunları aktardı:

"Bazı sürücüler mesela adam otobüs şoförü değil ama farklı bir araç şoförü kartım kayboldu diyor geliyor otobüs şoförüne bu kartı kiralıyor, otobüs şoförü de sıkıntıya düştüğü durumlarda bu kartı kullanıyor."

Fakat emniyet ekiplerinin sıkı denetimleri ile hilenin büyük ölçüde önüne geçiliyor.

Kaynak:
https://www.memurlar.net/haber/987930/otobuslerin-karakutusu-takograf.html


15 Temmuz 2021 Perşembe

Vatandaş otomatik vitesten vazgeçmiyor

 Türkiye otomotiv pazarında, yılın ilk yarısında otomatik vites araç satışları yükselmeye devam ederken, söz konusu artışta küresel anlamda otomatik vites otomobil üretiminin manuel vitese kıyasla daha fazla olmasının da etkili olduğu belirtiliyor

Türkiye'de otomatik vites otomobil satışları yılın ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 65,8 artışla 234 bin 963'e yükselirken, otomatik vites otomobillerin toplam pazar payı da yüzde 69,6'dan yüzde 75,7'ye çıktı.

Günümüzde otomobil satın alırken, fiyat, yakıt ve motor tipi önemli bir rol oynuyor. Aracın şanzıman tipi de otomobil severlerin tercihlerinde önemli bir faktör olarak görülüyor. Özellikle yoğun şehir içi trafikte konforlu bir sürüş sunan otomatik vites otomobillere ilgi giderek artıyor.

Türkiye otomotiv pazarında, yılın ilk altı aylık döneminde, otomatik vites araç satışları yükselmeye devam etti. Bunda küresel anlamda otomatik vites otomobil üretiminin manuel vitese kıyasla daha fazla olmasının da etkili olduğu düşünülüyor.

Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerinden derlenen bilgiye göre, Türkiye otomobil ve hafif ticari araç satışları, 2021 yılı ocak-haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 55,4 artarak 394 bin 701 oldu.

Aynı dönemde otomobil satışları yüzde 52,4 artarak 310 bin 325 olurken, hafif ticari araç satışları da yüzde 67,2 artışla 84 bin 376'ya ulaştı.

Satılan her 10 otomobilden 7'si otomatik vites

Haziran sonu itibarıyla otomatik şanzımanlı otomobiller satışlardan 234 bin 963 adetle yüzde 75,7 pay alırken, manuel şanzımanlı otomobillerin payı 75 bin 362 adetle yüzde 24,3 'e geriledi. Söz konusu dönemde satılan her 10 otomobilden 7'si otomatik vites olarak kayıtlara geçti.

Ocak-haziran dönemde otomatik şanzımanlı otomobil satışları adet bazında yüzde 65,8 artış gösterdi.

Geçen yılın ocak-haziran döneminde otomatik şanzımanlı otomobillerin pazar payı yüzde 69,6, satışı 141 bin 677 ve manuel şanzımanlı otomobillerin pazar payı yüzde 30,4 ve satışı da 61 bin 845 seviyesinde kaydedilmişti.

En düşük pay C segmentinde

Segment bazında ele alındığında, en yüksek otomatik şanzıman payına yüzde 100 ile ultra lüks segmenti (F), lüks segmenti (E) ve üst-orta segment (D) sahip oldu.

Bu segmentleri, yüzde 92,3'le en küçük şehir otomobilleri olarak bilinen A segment, yüzde 81,3'le küçük araç sınıfı olarak bilinen B segment ve yüzde 66,4 ile de kompakt sınıf ya da alt orta sınıf olarak adlandırılan C segment takip etti.

Haziran ayı satışlarında da otomatik çoğunlukta

Geçen ay toplam 62 bin 348 otomobil satışının 46 bin 287'sini otomatik vites otomobiller oluşturdu.

Otomatik şanzımanlı otomobil satışı haziranda geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 18 artarken, otomatik vites otomobillerin satışlardan aldığı pay da yüzde 68,7'den yüzde 74,2'ye çıktı.

Dönemler itibarıyla otomatik şanzıman tipine göre adetler, paylar ve değişimler şöyle:

OTOMATİK ŞANZIMAN Ocak-Haziran 2020 Ocak-Haziran 2021 Değişim (Yüzde)
Adet Pay (Yüzde) Adet Pay (Yüzde)
A 734 92,6 1.661 93,2 126,3
B 27.384 50,4 74.545 81,3 172,2
C 84.008 70,7 114.554 66,4 36,4
D 23.934 99,8 34.132 100 42,6
E 4.348 100 8.188 100 88,3
F 1.269 100 1.883 100 48,4
Toplam 141.677 69,6 234.963 75,7 65,8


22 Haziran 2021 Salı

Araçlarda 'karakutu' dönemi başlıyor

 Avrupa Birliği ülkelerinde satılacak araçlarda gelecek yıldan itibaren karakutu bulunması zorunlu hale getirildi. Araçlardaki karakutu 41 veriyi kaydedebilecek.

Avrupa Birliği'nde araçlara da karakutu takılmaya başlandı. Gelecek yıl mayıs ayından itibaren satılacak araçlarda karakutu bulunması zorunlu olacak.


Araçlara takılacak karakutunun incelemeleri Hırvatistan Ulaştırma ve Trafik Bilimleri Fakültesi’nde tamamlandı.


41 veri taşıyacak karakutu, bu verileri olası bir kaza durumunda, kazadan 5 saniye öncesine kadar toplayabilecek.


Ölümlü kazaları ve yaralanmaları azaltması bekleniyor


Uygulama ile kazaların nedenleri daha iyi anlaşılabilecek. Uygulamanın karayollarındaki ölümlü kazaları ve yaralanmaları azaltması da bekleniyor.


Karakutunun değeri ise 70 euro olacak. Avrupa'da halen üretilen bazı araçlarda karakutu kullanılıyor. Karakutu, aracın ön kısmında sürücü ve yolcu koltuğu arasında bulunuyor.


2024'e kadar geçiş tamamlanacak


Avrupa otomotiv sektörünün 2024 yılına kadar geçiş sürecini tamamlaması öngörülüyor.


2024 yılından itibaren Avrupa Birliği’nde ilk kez sigorta yapılacak tüm araçların karakutuya sahip olması zorunlu olacak.


7 Nisan 2021 Çarşamba

Tesla'dan Çin için 'kamera' açıklaması

 Tesla, kamera ile veri toplama endişesinden dolayı arabalarının Çin ordusuna ait tesisler ve lojmanlarda yasaklanması sonrasında Kuzey Amerika dışında üretilen arabalarda kameraların aktive edilmediğini söyledi

Tesla’nın Pekin birimi, Kuzey Amerika dışında üretilen arabalarda kameraların aktive edilmediğini söyledi.


ABD’deki araba sahiplerinin de kameraları aktive edip etmeyeceklerine kendilerinin karar verdiğini belirten şirket, kullanıcıların özel yaşamlarını korumak için dünyada öncü bir ağ güvenlik sistemi kullandıklarını vurguladı.


Bloomberg geçen ay Tesla arabaların, kameraların veri toplayabileceğine dair endişelerden dolayı Çin ordusuna ait tesislerde ve lojmanlarda yasaklandığını haberleştirdikten sonra, Elon Musk şirketin kameralarla ilgili tutumu üzerine açıklama yapmak zorunda kalmıştı.


"Casusluk yapsaydık çoktan kovulmuştuk"

“Eğer Tesla Çin’de casusluk yapmak için arabalarını kullansaydı, şirket çoktan her yerden kovulmuştu” diyen Musk, ticari bir şirketin casusluk yapmasının negatif etkilerinin çok büyük olacağını da belirtti.


Diğer otomobil üreticileri gibi Tesla da arabanın dışarısında yer alan, park etme, oto pilot ve otonom sürüş gibi fonksiyoların çalışmasını sağlayan küçük kameralar kullanıyor.


Teslaların içerisinde ise dikiz aynasında bulunan bir kamera sürücülerin yola bakıp bakmadığını, gözlük takıp takmadığını ya da başka bir yere mi baktığını anlamaya yarıyor. Tesla gönüllü sürücüler ve içerideki bu kameralar sayesinde sürüş asistanı için beta testler yapıyor.


Kaynak:

https://www.bloomberght.com/tesla-dan-cin-icin-kamera-aciklamasi-2278039


Alman gazetesinden TOGG'a övgü: Meydan okuyacak

 Frankfurter Allgemeine Zeitung, Türkiye'nin Otomobili'ne geniş yer ayırdı. "Tesla'ya, Volkswagen ve diğer rakiplerine meydan okuyacak" ifadesini kullanan gazete, okuyucularına da "TOGG ismini bir yerlere not edin" tavsiyesinde bulundu

Almanya'nın günlük gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung'da (FAZ) yer alan haberde, Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu'nun (TOGG) üreteceği elektrikli otomobilin tek bir şarjla 500 kilometreden fazla gitmeyi ve “akıllı” olmayı garanti ederek, Tesla, Volkswagen ve diğer tüm potansiyel rakiplere meydan okuyacağı belirtildi.

Haberde, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in 1961'de başlattığı "Devrim" projesinin yola bir devrim katamadığına yer verilerek, 60 yıl sonra Gürsel'in halefi Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2023'te Cumhuriyetin 100. yılında Türk otomobilinin devrim yaratma hayalini gerçekleştirmek istediği kaydedildi.

FAZ, Türkiye'nin Otomobili'ni üretmek için faaliyetlerini sürdüren TOGG Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Karakaş'la röportaj yaparak, sayfalarında, elektrikli otomobillerde "Türkiye, Tesla ve Volkswagen’e meydan okuyor" başlığıyla Türkiye'nin Otomobili'ne dair bir analiz habere yer verdi.

Haberde, Türkiye'nin Otomobili'ni üretmek için faaliyetlerini sürdüren TOGG'un, yüzde 100 elektrikli otomobilin tek bir şarjla 500 kilometreden fazla gitmeyi garanti ettiği ve yarım saat içinde şarj istasyonunda yüzde 80 şarj olacağına yer verilerek, otomobilin rekabetçi fiyata sahip olacağı belirtildi.
Haberde, “Söz konusu elektrikli otomobil, Tesla, Volkswagen ve diğer tüm potansiyel rakiplere meydan okuyacak.” denildi.

TOGG'un fabrikasının yapım aşamasında olduğuna yer verilen haberde, şu ifadeler kullanıldı:

"Üreticinin adı TOGG ve Üst Yöneticisi (CEO) Mehmet Gürcan Karakaş. 27 yıl boyunca Bosch Grubu'ndaki kariyer basamaklarını tırmanarak Bosch’un elektrikli araçlar bölümünde başkan yardımcısı oldu. Şimdi otomotiv mühendisliğinde devrim yaratmak istiyor. Bu girişim bundan daha iddialı olamazdı. Zira fiilen bakıldığında bu şirket sıfırdan başlayıp yıl bazında 175 bin aracı piyasaya sürecek.”

Yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınının TOGG’un planlarını etkilemediğine işaret edilen haberde, “Henüz üretim tesisleri inşa aşamasında. Fakat salgın dönemi bile Karakaş’ı korkutmuyor. Karakaş, Bilişim Vadisi'ndeki şirket merkezinde 2022'nin sonunda, son çeyrekte, ilk seri üretim araçlar bantlardan çıkacak diyor.” denildi.

Akıllı bir cihaz

Haberde, TOGG’un üretimi için “otomobil” kelimesi yerine, “akıllı bir cihaz” demeyi tercih ettiğine vurgu yapıldı.

FAZ'ın haberinde, Karakaş’ın ofisine ilişkin bilgilere de yer verilerek, "Patronun kendisi, mavi bir yelek ve göğsünün sağ üst kısmında isminin yazdığı iş üniforması giyerek herkese iyi bir örnek oluşturuyor…. Karakaş'ın yüksek masanın arkasındaki ofis duvarları, notlar, çizelgeler, grafikler ve post-it notlarla dolu yazı tahtaları ile asılı.” bilgisi aktarıldı.

Haberde, TOGG’un insanların gelecekte hareketliliği nasıl hayal ettiğine dair anketler gerçekleştirdiği ve bu fikirlerden yola çıkarak TOGG ile Meteoroloji Genel Müdürlüğü arasında "meteorolojik verilerin paylaşımına ilişkin" protokol imzalandığı da anlatıldı.
TOGG’un iştiraklerinin Türk ekonomisinin büyük oyuncuları olduklarına vurgu yapılarak, “TOGG'un sahipleri, Türkiye ekonomisinin önde gelenleri. hükümet de TOGG’u destekliyor. Basında çıkan haberlere göre hükümet 30 bin araç satın alacağı konusunda kesin bir taahhütte bulundu. TOGG gibi büyük yatırımcılar için avantajlar da söz konusu. Örneğin vergi indirimleri.” denildi.

Bileşenlerin çoğu Türkiye'de üretilecek

TOGG’un otomobilinin bileşenlerinin çoğunun Türkiye’de üretileceğine vurgu yapılan haberde, "TOGG'un tasarımı İtalya'dan, düşünce çalışmalarının bir kısmı Amerika'dan ve batarya hücreleri Almanya'dan. Batarya hücreleri aslında, 2022'den itibaren Daimlerin de tedarikçisi olan Çinli üretici Farasis'in Bitterfeld fabrikasından gelecek. Ancak bileşenlerin çoğu Türkiye'de üretilecek. Üretim başlangıcında Türkiye’nin payı yüzde 51 oranında olacak ve sonrasında artacak." ifadeleri kullanıldı.

Haberde, Türkiye'de batarya ile çalışan araç yapmak isteyen tek üreticinin TOGG olmadığına yer verilerek, “Minibüs üreticisi Karsan, elektrikle çalışan otobüslerini şimdiden Almanya'ya sattı; pilleri BMW’den temin ediliyor. Erdoğan geçtiğimiz günlerde sürücüsüz çalıştırılabilen bir modelde poz verdi. Geçen ay medyada, bu yıl İstanbul'da banttan çıkacak olan elektrikli bir traktör haberi yer aldı. Ortak girişimci Ford Otosan, elektrikli binek otomobilleri Türkiye pazarına getirmek istiyor. Otomobil şirketleri Chrysler, Renault, Toyota ve Hyundai zaten burada otomobil üretimi yapıyor ve muhtemelen ülkede şarj istasyonlarının altyapısı kurulduğunda elektrikle çalışan otomobilleri de üreteceklerdi.” yorumuna yer verildi.

Haberin muhabiri Andreas Mihm'in, haberi sonunda "TOGG ismini bir yerlere not edin." ifadesini kullanması ise dikkati çekti.


24 Mart 2021 Çarşamba

2011'de 47 adetti, bugün 44 bini geçti

 Trafiğe kayıtlı elektrikli ve hibrit otomobil sayısı 2011'de yalnızca 47'ydi, bu yıl şubat sonu itibarıyla 44 bini geçti.


Fosil yakıtların çevreye verdiği zararları minimize etmek amacıyla sanayiden hizmet sektörüne kadar birçok alanda "yeşil dönüşüm" hızlanıyor. Bu gelişmeler, dünyanın önde gelen otomotiv şirketlerinin bu alandaki yatırımlarını hızlandırmasına neden oldu.


Dünyadaki bu dönüşüm, Türkiye'deki yatırımlara ve otomobil tercihlerine de yansıdı. "Türkiye'nin Otomobili Projesi"ne ek olarak, son dönemde özel sektör de elektrikli araç üretimine yönelik yatırımlara başladı.


2011'de yalnızca 47 adet vardı


Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, karbon salımının diğer yakıt türlerine göre daha az olduğu elektrikli ve hibrit araçların sayısı son 10 yılda gittikçe arttı.


2011'de yalnızca 47 olan trafiğe kayıtlı elektrikli ve hibrit otomobil sayısı, 2016'da ilk defa 1000'i geçerken, 2019'da 15 bin civarına yükseldi.


22 Mart 2021 Pazartesi

TOGG Üst Yöneticisi Karakaş: Tedarikçilerimizin yüzde 75'i Türkiye'den

 Türkiye Otomobili Girişim Grubu (TOGG) Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Karakaş, orta ve uzun vadede, otomobilin etrafına örülecek bir mobilite ekosisteminin çekirdeğini oluşturabilmeyi hedeflediklerini bildirdi.


Karakaş, Kocaeli Sanayi Odasının video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen mart ayı meclis toplantısında, yerli otomobil çalışmalarında gelinen aşamaya ilişkin bilgiler verdi:


Kocaeli'nin otomotiv sanayisindeki yerini bildiğini, kurulacak yeni bir şirketin cazibe merkezlerine yakın olması gerektiğini belirten Karakaş, teknoloji geliştirme altyapısı dolayısıyla Bilişim Vadisi'nde coğrafi yerlerini seçtiklerini kaydetti.


Karakaş, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) döneminde hedefleri ve proje planları doğrultusunda ilerlediklerini dile getirerek, "Ufak tefek aksaklıklar yok mu? Var ama projemizi etkileyecek boyutta değil. Ekibimizle bu ufak tefek sıkıntıların üstesinden gelebiliyoruz. Dünyada otomotive yönelik oyunun kuralları değişiyor. Bunun altında yatan temel neden, müşterilerin beklentilerinin değişiyor olması. Bunun sebebi de otomobilin akıllı bir cihaza dönüşüyor olması. Otomobilin akıllı bir cihaza dönüşüyor olmasıyla yeni bir yaşam alanı ortaya çıkıyor olması. Evimizde, ofisimizde neler yapabiliyoruz? Onların aynısını yeni bir yaşam alanına dönüşen otomobilde de yapabiliyor olacağız." diye konuştu.


"Fikri sınai mülkiyeti Türkiye'ye ait küresel bir marka ortaya çıkarmak istiyoruz"

Dünya otomotiv sanayisindeki değişimlere değinen Karakaş, "yeni dünya"da büyük olanın değil, daha çevik, yaratıcı ve iş birliğine açık olanların önem kazanacağını vurguladı.


Karakaş, işin içine giren yeni teknolojileri bir şirketin yönetebilmesinin mümkün olmadığına, bunların hepsini kullanıcının odağında organize edebilen şirketlerin başarılı olabileceğine dikkati çekti.


Türkiye'nin doğru zamanda ve doğru yerde yola çıktığının altını çizen Karakaş, şöyle devam etti:


"Projemize başladığımızda 15 senelik bir dönemi planlayarak yola çıktık. Bu çok klasik bir şekilde önce tanımla, oluştur, büyüt ama önemli olan da sürdürülebilirliğin ispatı olarak ihracat. Biz bunu önemsiyoruz. 20'ye yakın şirketle yaptığımız kıyaslamalarla da kendimize bir kullanıcı değer yaratma süreci oluşturduk. 15 senelik planın 2 temel taşı var; birincisi fikri sınai mülkiyeti Türkiye'ye ait küresel bir marka ortaya çıkarmak. Teknolojiyi geliştirebilmeniz için olayın bütününe sahip olmanız lazım. Ondan sonra da detaylarına inerek o teknolojiyi geliştirebiliriz. Doğuştan elektrikli olmasını önemsiyoruz. Baştan itibaren tasarlarken akıllı cihazımızın küresel rekabetçi olabilmesini önemsiyoruz. Bizim Çin gibi çok büyük bir pazarımız yok. Dolayısıyla biz başından itibaren yurt dışında rekabeti önemsiyoruz. Otomobil yeterli değil, sadece otomobil yapsaydık eriyen karlılıklarla ciddi sıkıntıya düşerdik. O nedenle hedefimiz; orta ve uzun vadede otomobilin etrafına örülecek olan bir mobilite ekosisteminin çekirdeğini oluşturabilmek."


"Tedarikçilerimizin yüzde 26'sı Kocaeli bölgesinde faaliyet gösteren şirketler"

Türkiye'de önemli bir katma değeri olan işlemden bahsettiklerini dile getiren Karakaş, "Geçen sene sonu itibarıyla tedarikçilerimizin seçimini tamamladık. Bu tedarikçilerimizin yüzde 75'i Türkiye'den. Henüz teknolojisi yoksa veya çok stratejik önemi olmayıp da dünyanın herhangi bir noktasında milyonlarca adet üretilip ticari rekabetçiliği ortada değilse onları belirli bir noktada yurt dışından tedarik ediyoruz. Tedarikçilerimizin yüzde 26'sı Kocaeli bölgesinde faaliyet gösteren şirketler." bilgisini verdi.


Karakaş, üretilecek "Türkiye'nin Otomobili" modellerinden bahsederek, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Bataryamızı aracımızla beraber Türkiye'de üretiyoruz. Batarya paketinden burada kastettiğimiz; her bir şeyi gelecek, biz etrafına kasasını çakacağız diye bir ifadeden bahsetmiyoruz. Yaptığımız şey; derinlemesine, inceleyerek, araştırarak uzun vadede ülkemize bunu nasıl yerleştirebiliriz düşüncesiyle yapıyoruz. Yola çıktığımız andan itibaren modülü de burada yapacağız. Hücreleri alıp modülü yapacağız, modülden batarya paketine geçeceğiz ve üzerindeki batarya yönetim sistemi dahil yapılacak. Yaptığımız anlaşma da önümüzdeki dönemde ortak girişime dönüşecek, ortak girişime dönüştüğü andan itibaren ana maddelerinden biri ülkemizin hücre teknolojisine de ulaşabilmesi. Yani kurulacak ortak girişim şirketi belirli kapasiteden sonra beraber geliştireceği kimyaların da fikri mülkiyetine sahip olacak boyutta olacak."


"Tersine beyin göçü anlamında ciddi bir katkımız var"

"Türkiye'nin Otomobili"nin üretimi için Bursa Gemlik'te tahsis edilen arazide geçen yıl 18 Temmuz'da inşaata başlama töreni yapıldığını hatırlatan Karakaş, burada önce zemin güçlendirme konusuna odaklandıklarını anlattı.


Karakaş, 6 uzmanın yönlendirmesiyle önce zemini güçlendirme teknolojisini seçtiklerini aktararak, "Büyük bir yatırım yapıyoruz. Bunun her türlü güvenlik standartlarında yapılması lazım. Şu an şantiyemizde inşaatla uğraşan 450 çalışanımız var. Yapı merkezinin de açıklanmasıyla üst yapıya da başladık ve 1500 çalışana ulaşacak." dedi.


Her şeyin temelinde insan olduğuna işaret eden Karakaş, iş birliği modeli ve organizasyon yapısının önemli olduğunu vurguladı.


Karakaş, insanın alanında uzman olması gerektiğinin önemine değinerek, "Toplam çalışanımız 400 civarında, sene sonunda 800'ü aşacak. Burada önemsediğimiz konu; kadın çalışan oranı. Şu an yüzde 24'lerdeyiz. Memnun muyuz? Hiç değiliz. Bunu artırmak için uğraşıyoruz. 270 mühendisimiz ciddi küresel yurt dışı tecrübelerle donatılmış, çalışanlarımızın yüzde 41'i master ve doktoraya sahip. Çalışanlarımızdan 22'sinin son iş yeri yurt dışındaydı. Tersine beyin göçü anlamında ciddi bir katkımız var. Bunun basit sebebi var. Özellikle dünyada yeni trendler çerçevesinde çalışabileceğiniz bizim gibi 15 proje yok, 10 da yok. O nedenle hayalinizi gerçekleştirebileceğiniz, bilgilerinizi kullanabileceğiniz bir platform var. O nedenle de bizim ciddi bir şekilde katkımız olduğunu görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.


n11’den sonra, letgo da 2. el otomotiv pazarına giriş yaptı

 n11'in garaj11 hamlesi ile ikinci el otomobil pazarına giriş yapmasının ardından bir hamle de letgo'dan geliyor. Ayrıca mevcut şirketler de yeni hizmetlerini devreye alıyor.

Türkiye’de büyüyen ikinci el otomotiv pazarında rekabet kızışıyor. n11’in garaj 11 hamlesinden sonra letgo da 'letgo+oto' hizmeti ile pazardaki yerini almaya hazırlanıyor. Diğer yandan mevcut şirketler de bu alanda yeni hizmetleri devreye alıyor. Otomerkezi, 15 ilde hizmet verecek ve 15 dakikada nakit ödeme yapmayı hedefleyen ‘hemensatmerkezi.com’u önümüzdeki günlerde faaliyete geçirmeye hazırlanıyor.

Online satış kanallarına yönelik yatırım atağının birkaç önemli nedeni bulunuyor. Yıllık 8 milyon adetlik satış rakamlarına hızla yaklaşan Türkiye ikinci el otomotiv pazarı, markaların bu alana yatırım iştahını artırıyor. Tüketicinin fiziksel olarak dokunma isteğinden dolayı ağırlıklı olarak galeriler ve haftasonu kurulan pazarlarda satılan ikinci el araçlar, pandemiyle birlikte online platformlarda da eskiye göre daha fazla ilgi görüyor. Diğer yandan büyüyen pazarda dolandırıcılık olayları da artınca, tüketicinin güvenli alım satım için kurumsal şirketlere ihtiyacı büyüdü. Türkiye’nin dijital alışveriş platformlarından n11.com da geçtiğimiz aylarda “Güvenle al, güvenle sat” sloganıyla pazara girerek garaj11’i kurmuştu. Garaj11 dakikalar içinde ve güvenli bir şekilde otomobil alım-satım işlemlerini gerçekleştirmeyi hedefliyor. Tüketiciler, beğendikleri aracın detaylı ekspertiz raporunu, tramer kayıt bilgisini tek tıkla görüntüleyebiliyor. Ödeme Koruma Sistemi uygulaması ile de olası sorunların önüne geçilmesi ve aracın ödeme tutarının, noterde satış devir işlemi yapılana dek n11 tarafından güvence altına alınıyor. Otomobilin devir-teslim işlemleri, aracı alan kişi adına garaj11 tarafından gerçekleştiriliyor. İlave komisyon da alınmıyor.

letgo, projesini yarın tanıtacak
Son olarak Türkiye'nin en büyük ikinci el platformlarından letgo da kolay ve güvenilir araç alım-satımına olanak sağlayan yeni bir iş modeli sunma hedefiyle pazara giriş yapıyor. Letgo Genel Müdürü Onur Kavak, projenin detaylarını yarın gerçekleşecek dijital lansmanla paylaşacak. Ancak sektör uzmanlarına göre, bu markaların işi zor olacak. Çünkü pazarı domine eden platformlarla rekabet kolay olmayacak ayrıca, birçok tüketici henüz tam olarak online alım-satıma hazır değil. EBS Danışmanlık Genel Müdürü Erol Şahin, “İşleri çok zor. Şubeleşmeden parekende araç satmak için henüz erken” diyor. Analiz şirketi Cardata CEO’su Hüsamettin Yalçın ise, “E-ticaret ve ilan sitelerinin 2. el alım satım işine girmelerinin altında yatan en büyük sebep, sahip oldukları ziyaretçi trafiğinden yararlanarak tüketiciden ucuz yolla aldıkları aracı daha yüksek fiyata satmak yatıyor. İlan sitelerinin 2.elde bu alım satım işine girmesi doğru bir yol olsaydı, zaten bu işe Türkiye’nin en yüksek trafiğine sahip olan Sahibinden. com yıllar önce girerdi. Tüketici açısından herhangi bir mağduriyet ve sıkıntı yaşanmaması çin denetim yapılmalı" dedi.

Eşarj istasyon sayısı 500'e çıkarılacak

 Çoğunluk hissesine sahip oldukları Eşarj ile halka açık istasyon sayısını 500'e çıkaracaklarını belirten Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Kıvanç Zaimler, kullanıcılara bu istasyonlardaki enerjinin yüzde 100 yenilenebilir kaynaklardan üretildiğine yönelik garanti vermeyi hedeflediklerini bildirdi.

Ekonomi reform paketine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Kıvanç Zaimler, pakette makro ve ulusal politikaları içeren başlıkların bulunduğunu, bu başlıkların doğrudan veya dolaylı bir şekilde enerji sektörünü ilgilendirdiğini kaydetti.

Binaların verimliliği, depolama tesisleri, doğal gaz piyasasında yapılandırma ve serbestleşme, petrol ve gaz aramaları, yatırım ortamını iyileştirme ve güçlü sermaye yapıları oluşturarak yeşil finansmana erişim gibi başlıkların yer aldığı ekonomi reform paketinde yeşil eylem planına yönelik kararlar bulunduğunu aktaran Zaimler, bu kapsamda elektrikli araçların şarj altyapısının oluşturulmasının da bu başlıklardan biri olduğunu dile getirdi.

Zaimler, elektrikli araç şarj altyapısının ilk etapta ağırlıklı olarak büyükşehirlerde toplu taşımayla başlayacağını ve filo tarzı sistemlerle yayılacağını ifade etti. Enerjisa'nın şarj istasyonu alanında 2018'de çoğunluk hisselerini satın aldığı Eşarj ile yatırımlarını gerçekleştirdiğini söyleyen Zaimler, "Geçtiğimiz 3 senede istasyon sayısını ciddi şekilde artırdık. Bugün, kamusal alanlarda halka açık istasyon sayısında 400'e ulaştık. Bu yıl sonu itibarıyla 500'e ulaşmayı hedefliyoruz ve hatta daha fazla olabilir. Şu an 2 bin bireysel noktada uygulanan şarj istasyonumuz var." bilgisini paylaştı.

"Şebeke altyapısında yatırım gerekiyor"
Zaimler, dünyadaki eğilimlere bakıldığında 2030'da satılan araçların yüzde 50'sinin elektrikli olacağının öngörüldüğünü anımsattı. Elektrikli araçların satılmasının yanı sıra altyapısının da hazırlanması gerektiğine dikkati çeken Zaimler, şöyle konuştu: "Burada önemli olan konu şarj istasyonlarındaki enerjinin yeşil enerji olması. Yeşil enerjinin büyümesi, bu işi elektrikli araçlar ve şarj istasyonlarıyla eşleştirmemize de bir anlam katacak. Biz, Eşarj ile elektrikli araç şarj istasyonlarında yüzde 100 yeşil enerji garantisi vermek istiyoruz ve bu alandaki oyun kuruculardanız. 2030'da 2,5 milyon ton karbon emisyonunu azaltmış olmayı hedefliyoruz."

Zaimler, elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla bir şarj istasyonu ağı oluşacağını belirterek, "Burada bize hem elektrikli şarj istasyonu ağını kuran bir şirket olarak hem de dağıtım şebekesi işleten şirket olarak sorumluluk düşüyor. Bu noktada da şarj istasyonlarının şebekeye olan etkilerini ortadan kaldıracak altyapı yatırımları yapmamız gerekiyor. Dolayısıyla, birçok farklı disiplinin koordinasyonunu gerektiren bir konu. 2021-2025 döneminde şu an için öngörülen tarife paketinin içinde bu konuda bir bütçe yok ama bununla ilgili çalışmalar sürüyor. Bu çalışmalar bittikten sonra tüm elektrikli araçlar ve şarj istasyonları tanımlandığında, elektrik dağıtım şirketlerine orada bir rol ve sorumluluk düşecektir." değerlendirmesinde bulundu.

17 Mart 2021 Çarşamba

KODECO Belgeseli

 TRT'de yayınlanan "Hayal Kurucular" belgeselinin konuğu KODECO oldu. Programdan kısa bir kesit ve tam kadro gecesini gündüzüne katan ekibimiz...   Ürün fikri aşamasından prototiplendirmeye, iş planından kullanıcısıyla buluşturmaya, çevre dostu araçların hikayesi...   Şimdi sırada ortak akıl ve işbirliğinin gücüyle global başarılara koşmak diyebilir miyiz? Bütün emek ve gayretimiz bunu beraber başarmak için. 



https://www.kodeco.tech/post/trt-den-kodeco-belgeseli


16 Mart 2021 Salı

Ali Koç, rekor otomotiv yatırımını açıkladı

 Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Koç, "2 milyar euroluk Türk otomotiv sektörünün bugüne kadarki en büyük yatırımını gerçekleştireceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Ford Otosan Gelecek Vizyon Toplantısı'nda, Ali Koç, "2 milyar avroluk Türk otomotiv sektörünün bugüne kadarki en büyük yatırımını gerçekleştireceğiz" dedi.


Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Koç ''Ford Otosan Gelecek Vizyon Toplantısı''nda açıklamalarda bulundu.


Koç ayrıca, "Yeni yatırımımızla Kocaeli fabrikamız, Türkiye’nin batarya dahil ilk ve tek elektrikli araç entegre üretim tesisi haline gelecek" ifadelerini kullanırken "10 yıl sürecek bu yatırımı ileriye dönük stratejik bir hamle olarak görüyoruz. Tarihimizin en büyük otomotiv yatırımını yapıyor olmak Topluluğumuzun ve ortağımız Ford Motor Company'nin ülkemize inancının en büyük ispatı" şeklinde konuştu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç ve Ford Avrupa Başkanı Stuart Rowley'i kabul etti.



--

Dev yatırımın ayrıntıları


‘‘Yeni Nesil Transit Custom’ ailesinin dizel ve şarj edilebilir, hibrit elektrikli PHEV versiyonları ile tam elektrikli versiyonu 2023 yılı ortası itibarıyla seri üretime geçecek.
Yatırım tamamlandığında Türkiye’nin elektrikli ticari araç üretimindeki öneminin artması, aynı zamanda Ford’un elektrikli ticari araç üretim üssüne dönüşmesi hedefleniyor.

Bu arada Ford ve Volkswagen’in stratejik ortaklığı kapsamında da yeni nesil Volkswagen 1 tonluk ticari araç modeli Ford Otosan tarafından Türkiye’de üretilecek.

Ford Otosan’ın elektrikli ve bağlantılı yeni nesil ticari araç projelerini hayata geçireceği, önümüzdeki 10 yılı kapsayan yatırımın vizyonu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, Ford Avrupa Başkanı Stuart Rowley, Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı Cenk Çimen, Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün ve Ford Otosan Genel Müdür Baş Yardımcısı Dave Johnston katılımları ile gerçekleştirilen toplantıda açıklandı.

Erdoğan: Türkiye'yi dünyanın önemli batarya üretim merkezlerinden biri yapmakta kararlıyız

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Geleceğin otomotiv sanayisinde elektrikli ve bağlantılı ticari araçların en büyük üretim merkezi Türkiye olacaktır." dedi.

Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü: 

"Yatırımın, Türk mühendislerine elektrikli araçlar ve batarya konusunda ciddi kabiliyetler kazandıracağına inanıyorum. Geçen yıl 5 kıtada 180 ülkeye 900 binin üzerinde taşıtın ihracını yaptık. (Ford Otosan) Sahip olduğu ihracat kapasitesiyle bu yatırım, cari dengemize çok ciddi katkı sağlayacaktır. Türkiye'yi dünyanın önemli batarya üretim merkezlerinden biri yapmakta kararlıyız. Bir taraftan bu yatırımları teşvik ederken diğer taraftan yerli markamızı geliştirerek ülkemizde rekabetçi bir iklim oluşturmak istiyoruz."
 Ali Koç: Tarihimizin en büyük otomotiv yatırımı

Koç Topluluğu ve Ford Motor Company arasındaki köklü ortaklığın simgesi Ford Otosan'ın ‘ilk’leri başarmaya ve değer üretmeye devam etmekte olduğunu vurgulayan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç ise, "Özellikle belirtmek isterim ki; pandeminin yarattığı belirsizlik ortamında ve herkesin yatırımdan uzak durduğu bir dönemde, tarihimizin en büyük otomotiv yatırımını yapıyor olmak Topluluğumuzun ve ortağımızın ülkemize olan inancının en büyük ispatıdır. Bu yatırımla, Kocaeli Fabrikalarımız Türkiye’nin - bataryası dahil - ilk ve tek elektrikli araç entegre üretim tesisi haline gelecek. 10 yıl sürecek bu yatırımı ileriye dönük stratejik bir hamle olarak görüyoruz. Ortaya çıkacak büyük katma değerin yanı sıra, oluşturulacak ekosistemle de memleketimizin otomotivdeki rekabet gücünün önemli ölçüde artmasına hizmet edeceğiz" dedi.

Stuart Rowley: Başarılara yenisini eklemeye hazırız

Ford Avrupa Başkanı Stuart Rowley ise “Ford ve Türkiye arasındaki ilişkinin temelleri neredeyse 100 yıl öncesine dayanıyor. Bugün geldiğimiz noktada Ford Otosan, Türk otomotiv sektörünün öncü şirketi ve global otomotiv endüstrisinin en başarılı ve köklü ortak girişimlerinden biri olmaya devam ediyor. Ford olarak, Koç Topluluğu ile ortak girişimimiz Ford Otosan ile bugüne kadar Türkiye'de başardıklarımızdan gurur duyuyoruz. Bundan sonrasında da bu başarılara yenisini eklemeye hazırız” diye konuştu.

Bu stratejik yatırım öngörüsü ile; halihazırda sadece araç değil mühendislik ve teknoloji ihracatında yıllardır liderliği elden bırakmayan Ford Otosan, ülke ekonomisine katkı ve daha fazla ‘katma değerli’ ihracat için global rekabet avantajı sağlayacak ileri teknolojiler üzerinde çalışma fırsatı bulacak. Ford Otosan mühendisleri de yetkinliklerine elektrikli araçlar ve batarya konusunda tasarım, geliştirme ve yazılım başta olmak üzere kritik yetkinlikleri ekleyecekler. Ayrıca, yan sanayi ekosisteminin de gelişerek geleceğin otomotiv dünyasına hazır hale gelmesi, aynı zamanda global birçok markaya hizmet verebilecek konuma ulaşması öngörülüyor.

İşte dev yatırımın ayrıntıları

Yeni yatırımla Kocaeli Fabrikaları’ndaki çoğunluğu ihracata yönelik olan ticari araç üretim kapasitesi 650 bin adede çıkacak; yanı sıra 130 bin adetlik batarya montaj kapasitesine ulaşılacak.

Ford Otosan tarafından gerçekleştirilen doğrudan 12 bin kişiyi aşkın istihdam ilave 3 bin kişi ile 15 bin kişiye yükselecek.

Yan sanayide oluşacak ilave 15 bin kişilik istihdam öngörüsü ile toplam 18 bin kişilik yeni iş imkanı yaratılmış olacak.

Tam elektrikli yeni nesil Transit Custom modeli ve Volkswagen’in 1 tonluk ticari aracı Ford Otosan tarafından Kocaeli’de üretilecek

Ford Otosan Kocaeli Fabrikaları, ilk etapta 2022 yılı itibarıyla Ford’un tam elektrikli ilk ticari aracı E-Transit’in Avrupa'ya yönelik seri üretimini gerçekleştirecek ve bataryalarını da Kocaeli’de temin edecek. Böylece, Kocaeli’de Türkiye’nin ilk ve tek elektrikli araç entegre üretim tesisi kurulmuş olacak.

Ford Otosan, 2023 ilk yarı itibarıyla ise ‘Yeni Nesil Transit Custom’ ailesinin dizel ve şarj edilebilir, hibrit elektrikli PHEV (Plug-In Hybrid) versiyonları ile tam elektrikli ilk versiyonunu da üretmeye başlayacak.

Ford ve Volkswagen’in stratejik ortaklığı kapsamında yeni nesil Volkswagen 1 tonluk ticari araç modeli de Ford Otosan tarafından Kocaeli’de üretilecek.

1,4 milyar euro tutarındaki proje fazı ile Ford Otosan’ın 1 tonluk orta ticari araç kapasitesinin 405 bin adede yükselmesi planlanıyor.




12 Mart 2021 Cuma

Apple'a Toyota'dan 'otomobil' uyarısı...

 Otomotiv işinin kolay bir iş olmadığı konusunda Apple’ı uyaran Toyota Yönetim Kurulu Başkanı Akio Toyoda, "Araba satmak, otomobilleri üretecek teknolojiye sahip olmaktan daha fazlasıdır" diye konuştu.

Sektörden, otomobil üretme çalışmalarına hız veren teknoloji şirketi Apple'a, çarpıcı bir uyarı geldi. 


Japonya Otomobil Üreticileri Derneği tarafından düzenlenen bir etkinlikte açıklamalarda bulunan Toyota'nın Başkanı Akio Toyoda, "Otomotiv endüstrisi sektöre yeni girenleri memnuniyetle karşılar. Fakat, bir araç yaptıktan sonra, yaklaşık 40 yıl boyunca müşterilerle ve çeşitli değişikliklerle ilgilenmeye hazır olmalılar" dedi.


Bloomberg'in haberine göre; aynı zamanda Japonya Otomobil Üreticileri Derneği Başkanı da olan Toyoda, sektöre yeni katılan teknoloji firmalarının otomobil endüstrisine yeni bir soluk getirme ve müşterilere daha geniş seçenekler sunma potansiyeline sahip olduğunu da söyledi.


Bu şirketlerin sektöre girişlerinin tüketiciler için adil olması gerektiğini savunan Toyoda, "Çünkü, otomotiv sektöründeki şirketlerin, araçların üretiminden hurdaya çıkmasına kadar geçen yaşam döngüsü için sorumluluk almaya hazırlıklı olmaları gerekir" dedi.


VOLKSWAGEN DE APPLE'DAN KORKMADIĞINI AÇIKLAMIŞTI


Apple'ın otonom elektrikli aracını piyasaya sürmesine daha birkaç yıl olmasına rağmen, şirketin hamlesi otomotiv sektöründe şimdiden etki yaratmış durumda.


Dünyanın ikinci büyük otomotiv şirketi Volkswagen'in CEO'su Herbert Diess de, Şubat ayında Alman yayın kuruluşu Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung ile yaptığı röportajda, Apple’ın otomobil işine girişinden korkmadığını söylemişti.


APPLE HYUNDAI İLE EL SIKIŞMIŞ ANCAK ÇOK GEÇMEDEN ANLAŞMA FESHEDİLMİŞTİ


Diess, otomotiv sektörünün teknoloji endüstrisinden farklı olduğunu vurgulayarak, Apple'ın bunu bir gecede başaramayacağını belirtmişti.


Öte yandan, Apple, otomobil üretmek için Güney Koreli Hyundai ile el sıkışmış, fakat bu gelişmenin üzerinden çok geçmeden tarafların anlaşmayı feshettiği açıklanmıştı.


HGS ve OGS'de yeni uygulama başladı

 e-Devlet'te HGS ve OGS Borç ve Bilgilendirme Hizmeti başladığını duyuran Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın açıkladığı bilgiye göre, vatandaşlar artık e-Devlet'te 'Araçlarım' bölümüne girerek ihlalli geçişlerini görebilecek.

Sürücüler için farkındalık yaratan bir uygulamayı hayata geçirildi. e-Devlet’te HGS ve OGS Borç ve Bilgilendirme Hizmeti başlıyor.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, zaman zaman vatandaşların Hızlı Geçiş Sistemi (HGS) ve Otomatik Geçiş Sistemi (OGS) bakiyesi yeterli olmadığı zamanlarda yaptıkları ihlalli geçişlerle ilgili araç sahiplerini korumak amaçlı bir bilgilendirme hizmeti başlatıldığını duyurdu.

ÖDENMEYEN GEÇİŞ ÜCRETLERİNE KATLANARAK UYGULANAN PARA CEZASININ ÖNÜNE GEÇİLECEK

İhlalli geçiş yapan vatandaşların daha önce cezalarla ilgili sorun yaşadıklarını belirten Bakanlık, bu hizmetten önce ceza aldıklarının farkında olmayan vatandaşların e-Devlette hayata geçirilen yeni uygulama ile “Araçlarım” bölümüne girerek HGS ve OGS Borç ve Bilgilendirme hizmeti alabileceklerini duyurdu. Bakanlık aynı zamanda bu uygulama ile 15 günlük yasal süreç sonunda ödenmeyen geçiş ücretlerine katlanarak uygulanacak olan idari para cezalarının önüne de geçilmiş olacağını bildirdi.

E-DEVLET BİLGİLERİNİN GÜNCEL OLMASI GEREKİYOR

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı; Osman Gazi Köprüsü, Yavuz Sultan Köprüsü, İzmir Otoyolu, Ankara-Niğde Otoyolu, Avrasya Tüneli gibi yap-işlet-devret modellerinde ihlalli geçişlerin sık yaşandığını belirterek, geçiş sonrasında e-Devlet bilgileri güncel olan vatandaşlara 15 gün içerisinde 2 kez mail yoluyla ve SMS ile bilgi verileceğinin altını çizdi.

Araçlarda bulunan HGS geçiş etiketlerinin çeşitli faktörlerden dolayı bozulabildiğini ve vatandaşların genellikle bunun farkına varmadan ihlalli geçiş yaptıklarını kaydeden Bakanlık, TÜVTÜRK araç muayene istasyonlarında bu etiketlerin kontrol edileceğini ve vatandaşların bu noktada bilgilendirileceğini aktardı.

27 Şubat 2021 Cumartesi

Carlos Tavares

 

Kovulan Renault yöneticisi soluğu PSA'da aldı
04.09.2019
https://www.haberturk.com/kovulan-renault-yoneticisi-psa-ya-gecti-2518781-ekonomi


--

PSA grubunun CEO’su Carlos Tavares'ten dikkat çekici elektrikli araç yorumu
06.03.2020
https://www.donanimhaber.com/psa-grubunun-ceo-su-carlos-tavares-ten-dikkat-cekici-elektrikli-arac-yorumu--119411

--

Dışarıdaki Carlos mutlu mu?
17.12.2018

Carlos Ghosn’un davası 2019’a kaldı. Tek kişilik hücrede mahkeme gününü bekleyen Ghosn hakkında en büyük rakibi Carlos Tavares ne düşünüyor?

2018'ın en çok ses getiren olayı Renault-Nissan-Mitsubishi İttifakı Başkanı Carlos Ghosn'un yolsuzluk iddiasıyla Japonya'da gözaltına alınması oldu. Maaşını düşük gösterdiği ve vergi kaçırdığı iddia edilen Ghosn'un gözaltına alınmasının yarattığı şok, ilk günlere göre azalsa da devam ediyor. Otomotiv dünyası bundan sonra ne olacağını merakla bekliyor. Ancak bunun için 2019'a kadar sabretmek gerekecek. Çünkü 19 Kasım'dan beri tek kişilik bir hücrede tutulan Ghosn'un, gözaltı süresi 30 Aralık tarihine uzatıldı.

REKABET Mİ SAVAŞ MI?
Şimdi biraz dedikodu yapalım. Gözaltı haberi haberi duyulur duyulmaz Ghosn'un Renault ve Nissan'daki eski sağ kolundan gelecek bir açıklama bekledim. Ancak bugün PSA (Peugeot- Citroen-Opel) Başkanı olan Carlos Tavarez yorum yapmadı. İki Fransız markasının arasındaki rekabeti bir kenara koyalım. Çok belli etmeseler de iki Carlos arasında husumet var. Uzun yıllar birlikte çalışan iki adaşın yolları üç yıl önce tatsız bir şekilde ayrıldı. Renault Grubu Başkanı Carlos Ghosn, grubun iki numaralı ismi Carlos Tavares'i işten çıkarınca, "Carlos"ların savaşı başladı. 2014'te PSA'nın başına geçen Tavares, grubun mali durumunu iyileştirdi. Satış adetlerini ve pazar payını artırdı. Renault Grubu'na karşı önemli başarı sağladı. Ama Ghosn'a karşı duyduğu öfke geçmedi. Acaba Tavarez, günlerini tek kişilik hücrede pirinç lapası yiyerek geçiren Ghosn'u düşününce içinden "ohh" olsun diyor mu?

TELEVİZYON RÖPORTAJINI İZLEDİ İŞTEN KOVDU
CARLOS Tavares ile Carlos Ghosn arasında yaşanan kavganın fitilini bir televizyon röportajı ateşledi. Tavares, röportajda Carlos Ghosn olduğu sürece Renault'nun başına geçemeyeceğini ima etti. Amacının bir otomotiv firması yönetmek olduğunu anlattı. Bu röportajı izleyen Carlos Ghosn, Tavares'e "Başkan olmak istiyormuşsun, umarım başka bir şirkette bunu başarırsın" diyerek, işine son verdi.

https://www.sabah.com.tr/ekonomi/2018/12/17/disaridaki-carlos-mutlu-mu

--
General Motors ve PSA, Opel’in Satışı İçin Anlaştı
06.03.2017

https://pazarlamasyon.com/general-motors-psa-opelin-satisi-icin-anlasti/

--
Carlos Tavares PSA Grubu CEO’su oluyor
26.11.2013

Carlos Ghosn’un ardından Renault’nun ikinci adamı olan, ancak bir süre önce Fransız şirketle yolları ayrılan üst düzey yönetici Carlos Tavares, 2014 yılının ilerleyen aylarında PSA (Peugeot Citroen) Grubu’nun CEO’luğunu Philippe Varin’den almak üzere, PSA Grubu Yönetim Kurulu Üyesi olarak atandı. Tavares görevine 1 Ocak 2014 tarihinde başlayacak. Philippe Varin 2009 yılının Haziran ayında PSA Grubu Yönetim Kurulu Başkanı (CEO) olarak atanmıştı.

https://www.otomobil.com.tr/carlos-tavares-psa-grubu-ceo/

--
Peugeot rakibinin ‘2 numara’sını kaptı
26.11.2013

PSA Peugeot Citroen Grubu’nun, daha önce Renault’nun iki numaralı adamı olan Carlos Tavares’i CEO görevine getireceği bildiriliyor.

Özellikle Fransız medyasında çıkan ve konuyu yakından izleyen kişilere dayandırılan haberlere göre PSA, en büyük rakibi olan Renault’nun daha önce Operasyonlardan Sorumlu Yöneticisi olan Tavares, bu yılın başlarında verdiği bir ropörtajda “Tecrübem her otomobil firmasına iyi gelir. Neden General Motors (GM) olmasın? GM gibi bir şirketi yönetmekten onur duyardım” demişti. Renault-Nissan ittifakının başkanı Carlos Ghosn da, bunun üzerine Tavares ile yolları ayırma kararı vermiş, daha sonra da Tavares şirketten ayrılmıştı.
Edinilen bilgilere göre Peugeot Citroen Yönetim Kurulu, Tavares’in, şimdiki CEO Philippe Varin’in yerine geçirilmesine onay verdiği belirtilirken, şirket tarafından henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Varin ayrılmak istiyor
Konuyla ilgili bilgi veren kaynaklar, PSA CEO’su Varin’in gelecek yıl görevinden ayrılmayı düşündüğü, bu amaçla da Tavares’i şirketin ikinci adamı yapmayı planladığını söylüyor.
Renault’dan üç ay önce ayrılan Tavares’in Peugeot’ya katılması halinde kendisini çok zorlu bir gündemin bekleyeceği belirtiliyor. Bunların başında da şirketin yeniden karlı bir hale getirilmesi, harcamaların kısılması ve şirketin Avrupa dışındaki pazarlarda daha aktif hale getirilmesinin geldiği bildiriliyor. Şirketin son 7 yıldaki üçüncü CEO’su olması beklenen Tavares, uzun yıllar Renault ve Nissan’da “maliyet katili” olarak bilinen Carlos Ghosn ile birlikte çalışmıştı.
Görevden ayrılacağı belirtilen Varin ise, Çin’deki ortağı Dongfeng’i PSA’ya ortak etmeye çalışıyor. Varin, Dongfeng’i yüzde 20’lik pay için ikna etmeye çalışırken, Çinli firmanın ise, en fazla yüzde 10’luk bir pay almak ve asıl olarak Çin’deki işbirliğini genişletmeyi amaçladığı söyleniyor.

https://www.milliyet.com.tr/ekonomi/peugeot-rakibinin-2-numara-sini-kapti-1797880

--
Carlos Ghosn'a İkinci Darbe Renault'dan
20.11.2018

Carlos Ghosn, Carlos Tavares'i hazırlıyordu, oPeugeot'ya geçti. Ardından da yeni bir isim hazırlamadı Ghosn. Dolayısıyla bu durumun hem firmaya, hem de çalışanlara yansıması olacaktır.

https://www.amerikaninsesi.com/a/carlos-ghosn-a-i%CC%87kinci-darbe-renault-dan-/4666496.html

--
Efsane CEO’nun varisini buldular
03.11.2019

https://www.autoajans.com/efsane-ceonun-varisini-buldular/

--


4.500 dolarlık elektrikli araçlar Tesla'yı geride bıraktı

Çin'de devlet şirketi SAIC'in ABD'li General Motors ortaklığıyla ürettiği 4 bin 500 dolarlık elektrikli Hong Guang Mini adlı araç Ocak ayında, güvenliğine dair şikayetler yapılan Tesla'nın satışlarını geride bıraktı.

Otomotiv uzmanları aracın menzil ve performans gibi konularda Tesla ile yarışamasa da düşük fiyatının aracı Çin'de rakipsiz kıldığını söylüyor. Müşterilere 500 dolar daha ekleyerek aracın klimalı versiyonunu satın alma imkanı da sunuluyor.

Araçlar "halkın ulaşım aracı" olarak pazarlanıyor.

BBC Türkçe'deki habere göre; Hong Guang Mini'nin giriş modeli saatte 100 kilometre hızla gidiyor ve sıkışık da olsa dört kişinin oturmasına olanak sağlıyor.



China Market Research Group (Çin Pazar Araştırma Grubu) Direktörü Shaun Rein "Çin hükümeti hava kirliliğini azaltma ve elektrikli araçlara geçişte dünya lideri olma konusunda ciddi" diyor ve ekliyor:

"Ucuz segmentte Hong Guang ve lüks araçlarda da Tesla sıklıkla tercih ediliyor."

Çin hükümeti elektrikli araçları yaygınlaştırmak için bu araçlara plaka tahsisini ücretsiz yapma garantisi veriyor.

Ülkedeki pek çok kentte petrolle çalışan araçlara plaka çıkartabilmek aylar, hatta yıllar alabiliyor.

Hong Guang 2020'de Tesla Model 3'ün ardından en çok satılan 2. araç olmuştu

2020'nin 2. yarısında Hong Guang Çin'de 112 bin adet satarak Tesla Model 3'ün ardından en çok satılan 2. araç olmuştu.

Ocak ayıda 25 bin 778 satışla ülkenin en popüler aracı haline gelen Hong Guang'ın dünya genelinde de Model 3'ün ardından en çok satılan 2. elektrikli araç olduğu tahmin ediliyor.

Shaun Rein koronavirüs pandemisi nedeniyle insanların toplu taşıma araçlarına binmekten çekinerek özel araç almak istediğini, yoksulların Hong Guang'a, zenginlerin de Tesla'ya yöneldiğini söyledi.

Hong Guang'ın Çin dışında da satışı gündemde.

Basına yansıyan haberlerde Letonyalı bir otomobil şirketi aracın Avrupa versiyonunu üretmek istiyor.

Fakat AB'nin çevre düzenlemeleri nedeniyle bu versiyonun satış fiyatının iki katı olacağı tahmin ediliyor.




Çin krizi Tesla'yı vurdu, üretime ara verildi

Pandemi döneminde çip üreticileri hızlı tüketim elektronik sektörüne yönelirken, dijitalleşen otomotiv sektörüne stok yetiştiremez hale geldi. Bu durumdan etkilenen şirketler kervanına Tesla da katıldı.

İlk olarak 2019’un son günlerinde ortaya çıkan korona virüs (Kovid-19) salgını gezegenimizin bir numaralı ortak gündemi olmaya devam ediyor.

Pandemi nedeniyle dünya genelinde 2.5 milyonun üzerinde insan hayatını kaybetti. Pandemi insan sağlığının dışında bir çok farklı krizi de beraberinde getirdi.

Pandemi döneminde çip üreticileri hızlı tüketim elektronik sektörüne yönelirken, dijitalleşen otomotiv sektörüne stok yetiştiremez hale geldi.

Çip krizi sebebiyle dünyada fabrikalar birbiri ardına üretimi yavaşlatırken, elektrikli otomobil üreticisi Tesla’dan oldukça kritik bir hamle geldi.

Electrek’te yer alan habere göre, söz konusu tedarik sorunları nedeniyle şirket Model 3’ün üretim bandını 2 haftalığına kapatma kararı aldı.

Bloomberg’in ulaştığı bilgiye göre, şirket söz konusu kararı geçtiğimiz günlerde çalışanlarını bildirdi.

Söz konusu mesajda üretim bandının 7 Mart’ta kadar çalıştırılmayacağı bilgisinin altı çizildi.


3 Şubat 2021 Çarşamba

Dünyada ilk: Türk Mühendisleri üretti!

01.02.2021

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk mühendisleri tarafından geliştirilen dünyanın ilk elektrikli seri üretim 4. seviye sürücüsüz otobüs tanıtımına katılıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk mühendisleri tarafından geliştirilen dünyanın ilk elektrikli seri üretim 4. seviye sürücüsüz otobüs tanıtımına katılıyor.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Mustafa Varank, "Cumhurbaşkanımızın tanıttığı bu araç bir test aracı değil...Ön gösterim aracı da değil... Seri üretim hattından çıkarak satışı gerçekleşen, Türk Mühendisleri Tarafından Geliştirilen Dünyanın İlk Seri Üretim 4. Seviye Sürücüsüz Elektrikli Otobüsü..." dedi.

4. Seviye Sürücüsüz Elektrikli Otobüs Karsan tarafından üretiliyor.

Karsan Aralık ayında yaptığı açıklamada, yakın bir zamanda tanıtacağı Seviye 4 otonom sürüş özelliklerine sahip Atak Electric’i banttan indirdiğini açıklamıştı.

Kaynak:

Elektrikli araçlara ilgi artmaya devam ediyor

 Her geçen gün iyice belirginleşen elektrikli araçların hakimiyeti hem umut hem de endişe yaratıyor. Muhtemelen endişe yaratmasının nedenini az çok tahmin edebiliyorsunuzdur. Dünyanın önde gelen petrol üreticileri araçlarda elektrikli sistemlerinin giderek yaygınlaşmasını kendileri için bir tehdit olarak görüyor.


Buna ek olarak Toyota, Volkswagen ve Ford gibi devasa şirketler, kendi ürettikleri dizel araçlara pek bir alternatif istemiyor. Böylece hakimiyetlerini çok daha uzun bir süre devam ettirmeyi umuyorlar. Peki benzinli araç sektörü geriye düşmekten kurtulabilecek mi?

Her ne kadar elektrikli araç sektöründe ağırlık Tesla şirketinde olsa bile, yine de birçok kuruluşun bu işin içerisinde olduğunu söyleyebiliriz. Otomobil sektöründe Volkswagen ve Audi gibi şirketler bile elektrikli araçlara yönelmeye başladı.


Tüm bunlara ek olarak Apple kısa bir süre içerisinde olmasa bile elektrikli araç üreteceğini açıkladı. Üstelik Honda gibi bir şirket onunla yüksek ihtimalle ortaklık kuracak. Böylece Apple gibi devasa bir şirket dahi elektrikli araçlardan yana oyunu kullandı.


Genel otomobil satışlarına bakıldığında elektrikli araçların her yıl en az yüzde 8 oranında daha fazla satış yakaladığı görülüyor. Bu gerçekten de oldukça iyi bir rakam. Üstelik Tesla dışında başka elektrikli araç şirketleri de kuruluyor. Bunlardan bazıları büyük iddialar ile piyasada.

Geleceğe baktığımız zaman elektrikli araç şirketlerinin en önemli kuruluşlar arasında yer alacağını söyleyebiliriz. Üstelik her geçen yıl bu firmalar bütün bölgelerde iyi satışlar elde etmeyi başarıyor.


Elektrik motorlu araçların ÖTV oranları artırıldı

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan kararla elektrik motorlu araçlarda Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oranları yeniden belirlendi.


Resmi Gazete'deki karara göre artış oranları şöyle: 


Motor gücü 85kW'yi geçmeyenler yüzde 3'ten yüzde 10'a, motor gücü 85 kW'yi geçen ancak 120 kW'yi geçmeyenler yüzde 7'den yüzde 25'e, motor gücü 120 kW'yi geçenler yüzde 15'ten yüzde 60'a yükseldi.


Kararın Resmi Gazete'de yayım tarihinde yürürlüğe gireceği ve kararın hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın yürüteceği kararda yer aldı.


30 Ocak 2021 Cumartesi

General Motors, 2035'e kadar benzinli ve dizel araç üretimini sonlandırıyor

 Amerikan otomobil üreticisi General Motors'tan (GM) yapılan açıklamada, GM'nin küresel ürün ve operasyonlarında 2040 itibarıyla karbon nötr olmayı planladığı aktarıldı.


GM'nin tamamen elektrikli bir gelecek için ortak bir vizyon geliştirmek amacıyla Çevre Savunma Fonu ile çalıştığına işaret edilen açıklamada, şirketin 2035 itibarıyla yalnızca elektrikli araç üretmeyi hedeflediği kaydedildi.


Açıklamada, şirketin sıfır emisyonlu araçlar sunma ve gerekli şarj altyapısını oluşturma gibi konularda tüm paydaşlarla birlikte çalışmaya odaklanacağı belirtilerek, gelecek 5 yılda elektrikli araçların Ar-Ge ve üretimine 27 milyar dolarlık yatırım yapılmasının ve pazara 30 elektrikli otomobil modeli sürülmesinin planlandığı bildirildi.


Tesla'nın kârı yüzde 157 arttı

 Tesla'dan yapılan açıklamaya göre, şirketin geliri geçen yılın dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 46 artarak 10,7 milyar dolara çıktı. Şirket 2019'un aynı döneminde 7,4 milyar dolarlık gelir elde etmişti.


Şirketin geliri, 2020 yılının genelinde ise yıllık yüzde 28 artışla 31,5 milyar dolara yükseldi. Firma 2019'da 24,6 milyar dolar gelir elde ettiğini açıklamıştı.


Tesla'nın net karı ise geçen yılın son çeyreğinde yıllık yüzde 157 artarak 270 milyon dolar olarak hesaplandı. Şirket 2019'un aynı döneminde 105 milyon dolar kar etmişti.


Firmanın net karı 2020 yılı genelinde ise 721 milyon dolar olarak hesaplandı. Şirket, 2019'da ise 862 milyon dolarlık zarar açıklamıştı.


Tesla'nın 2019'un dördüncü çeyreğinde 0,11 dolar olan hisse başına karı da 2020'nin aynı döneminde 0,24 dolara yükseldi.

Tesla'nın sattığı araç sayısı ise 2020'de yaklaşık yüzde 36 artarak 499 bin 550 oldu.





26 Ocak 2021 Salı

Geçen yıl trafiğe yaklaşık 1 milyon 39 bin aracın kaydı yapıldı

 Trafiğe kayıtlı araç sayısı, geçen yıl sonu itibarıyla bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4,27 artarak 24 milyon 144 bin 857'ye çıktı.

Türkiye İstatistik Kurumu, Aralık 2020'ye ilişkin motorlu kara taşıtları istatistiklerini açıkladı.

Buna göre, geçen yıl sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 4,27 artarak 23 milyon 156 bin 975'ten, 24 milyon 144 bin 857'ye yükseldi.

Bu araçların yüzde 54,3'ü otomobil, yüzde 16,3'ü kamyonet, yüzde 14,5'i motosiklet, yüzde 8,1'i traktör, yüzde 3,6'sı kamyon, yüzde 2'si minibüs, yüzde 0,9'u otobüs ve yüzde 0,3'ü özel amaçlı taşıtlardan oluştu.



Geçen yıl aralıkta 85 bin 300 taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Bu taşıtların içinde otomobil yüzde 63,9 ile ilk sırada yer aldı. Araçların yüzde 12,8'ini kamyonet, yüzde 12,4'ünü motosiklet, yüzde 7,6'sını traktör, yüzde 2'sini kamyon, yüzde 0,5'ini otobüs, yüzde 0,4'ünü özel amaçlı taşıtlar ve yüzde 0,4'ünü ise minibüs oluşturdu.

Aralık 2020'de trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 16,9 azaldı. Taşıt sayısı bir önceki aya göre özel amaçlı taşıtlarda yüzde 231, traktörde yüzde 6,9 artarken, minibüste yüzde 26,7, kamyonette yüzde 25,3, otobüste yüzde 21, otomobilde yüzde 18,1, kamyonda yüzde 16,1 ve motosiklette yüzde 13,7 azalış görüldü.

Söz konusu ayda, yıllık bazda trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısında yüzde 34,3 artış oldu. Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre özel amaçlı taşıtlarda yüzde 177, kamyonda yüzde 82,5, traktörde yüzde 56,7, motosiklette yüzde 45,4, kamyonette yüzde 39,8, otomobilde yüzde 30,4 artarken minibüste yüzde 61,1 ve otobüste yüzde 27,5 azaldı.

Ocak-Aralık döneminde 1 milyon 38 bin 905 taşıtın trafiğe kaydı yapıldı, 48 bin 328 taşıtın kaydı silindi. Böylece trafikteki toplam taşıt sayısı 990 bin 577 arttı.

Devri yapılan araçlar
Aralık 2020'de devri yapılan toplam 544 bin 583 taşıt içinde otomobil yüzde 64,2 ile ilk sırada yer aldı. Otomobili yüzde 17,6 ile kamyonet, yüzde 5,8 ile motosiklet, yüzde 5,4 ile traktör, yüzde 3,2 ile kamyon, yüzde 2,5 ile minibüs, yüzde 0,9 ile otobüs ve yüzde 0,4 ile özel amaçlı taşıtlar takip etti.

Ocak-Aralık döneminde trafiğe kaydı yapılan 601 bin 525 otomobilin yüzde 50'sinin benzin, yüzde 40,9'unun dizel, yüzde 5,5'inin LPG yakıtlı ve yüzde 3,6'sının elektrikli veya hibrit olduğu görüldü.

Aralık sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 13 milyon 99 bin 41 otomobilin ise yüzde 38,3'ünün dizel, yüzde 36,7'sinin LPG, yüzde 24,4'ünün benzin yakıtlı ve yüzde 0,3'ünün elektrikli veya hibrit olduğu kaydedildi.

Yakıt türü bilinmeyen otomobillerin oranı ise yüzde 0,3 olarak kayıtlara geçti.

Aralık 2020'de trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 15,2'si Renault, yüzde 13,4'ü Fiat, yüzde 9,3'ü Volkswagen, yüzde 7,3'ü Toyota, yüzde 7,2'si Peugeot, yüzde 6,2'si Ford, yüzde 5,3'ü Honda, yüzde 4,2'si Hyundai, yüzde 3,9'u Opel, yüzde 3,8'i Citroen, yüzde 3,6'sı Mercedes-Benz, yüzde 3,4'ü Skoda, yüzde 3,3'ü Dacia, yüzde 3,3'ü BMW, yüzde 2'si Audi, yüzde 2'si Kia, yüzde 1,3'ü Volvo, yüzde 1,2'si Nissan, yüzde 1'i Seat, yüzde 0,5'i Jeep ve yüzde 2,7'si diğer markalardan oluştu.

Ocak-Aralık döneminde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 29,6'sının 1401-1500, yüzde 24,3'ünün 1300 ve altı, yüzde 24,1'inin 1501-1600, yüzde 15'inin 1301-1400, yüzde 5,9'unun 1601-2000, yüzde 0,8'inin 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahip olduğu görüldü.

Bu dönemde trafiğe kaydı yapılan otomobillerden yüzde 46,8'i beyaz, yüzde 26,9'u gri, yüzde 7,6'sı mavi, yüzde 7'si kırmızı, yüzde 6,9'u siyah, yüzde 1,7'si turuncu, yüzde 1,3'ü kahverengi, yüzde 0,6'sı sarı, yüzde 0,2'si yeşil renkli iken yüzde 1'i diğer renklerden oldu.

Türkiye'de 2020 sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı motorlu kara taşıtlarının ortalama yaşı 14,2 olarak hesaplandı. Ortalama yaş otomobillerde 13,2, minibüslerde 14,4, otobüslerde 14,1, kamyonetlerde 12,3, kamyonlarda 17,2, motosikletlerde 13,7, özel amaçlı taşıtlarda 13,1 ve traktörlerde 24,2 olarak kayıtlara geçti.



Türkiye'de üretilen her iki otomobilden biri Bursa'da banttan indirildi

 OYAK Renault ve TOFAŞ'a ev sahipliği yapan Bursa'nın, geçen yıl üretilen ve ihraç edilen her iki otomobilden birinde imzası var. Türkiye'de üretilen ve yurt dışına gönderilen her üç araçtan biri Renault fabrikalarından çıktı.

Türkiye'de geçen yıl üretilen otomobillerden yarıdan fazlasında, otomotivin önde gelen şirketleri OYAK Renault ve TOFAŞ'a ev sahipliği yapan Bursa'nın imzası bulunuyor.

AA muhabirinin, Otomotiv Sanayii Derneği ve Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği verilerinden derlediği bilgilere göre, Türk otomotiv sektörü, geçen yıl 38 bin 103'ü traktör olmak üzere 1 milyon 335 bin 957 araç üretti ve bunların 930 bin 38'ini ihraç etti.

Üretilen araçların 855 bin 43'ünü ve ihraç edilenlerin 596 bin 616'sını otomobiller oluşturdu.

Bursa, 461 bin 605 adetle banttan indirilen otomobillerin yüzde 53,98'ini üretti.

Bu üretimin 308 bin 568'i OYAK Renault, 153 bin 37'si de TOFAŞ fabrikalarında yapıldı.

OYAK Renault, ülkenin otomobil üretiminde ilk sırada yer aldı. Firma, Türkiye'de üretilen her üç otomobilden birini Bursa fabrikasında banttan indirdi.

İhraç edilen 100 araçtan 46'sı Bursa'dan
Yurt dışına geçen yıl satılan otomobillerin yüzde 45,8'i, 273 bin 439 adetle Bursa'da üretildi.

OYAK Renault, 2020 yılını 211 bin 954, TOFAŞ ise 61 bin 485 adet otomobil ihracatıyla kapattı.

Bu rakamla OYAK Renault, otomobil ihracatında da ilk sırada yer aldı. Firma her üç otomobilden birinin ihracatını (yüzde 35,52) gerçekleştirdi.

Bursa'da banttan indirilen 461 bin 605 otomobilin yaklaşık yüzde 60'ı yurt dışına gönderildi.

'Otomotiv şehri' Sakarya'da 2020'de üretilen her 100 araçtan 76'sı ihraç edildi

 Türkiye'nin otomotiv üretiminde lokomotif şehirleri arasında yer alan Sakarya'da geçen yıl salgına rağmen 255 bin 693 araç üretim bandından indirildi.

Türk otomotiv sanayisinin geçen yılki dış satışlarında yüzde 21 paya sahip olan Sakarya, ihraç ettiği 195 bin 504 araçla ülke ekonomisine 4 milyar 3 milyon 855 bin dolar döviz girdisi sağladı.

İhracat sıralamasında İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir, Ankara ve Gaziantep'in ardından 7'nci sırada bulunan Sakarya, geçen yıl 153 ülke ve 10 serbest bölgeye yaklaşık 4,5 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi.

Otomotiv, demir ve demir dışı metaller, iklimlendirme sanayisi, kimyevi maddeler ve mamulleri ile makine ve aksamları sektörleriyle dikkatleri üzerine çeken kentte, en çok ihracat 4 milyar 3 milyon 855 bin dolarla otomotiv sektöründe yapıldı.



Otomotiv Sanayii Derneği verilerine göre, Türkiye'de 2020 yılında traktör de dahil üretilen 1 milyon 335 bin 957 araçtan 930 bin 38'i ihraç edildi. Bu rakamda yüzde 21'lik paya sahip olan Sakarya, ürettiği 255 bin 693 aracın yüzde 76,4'üne denk gelen 195 bin 504'ünü ihraç etti. Sakarya, böylece banttan indirilen her 100 araçtan 76'sını yurt dışına sattı.

Kentte faaliyet gösteren Toyota, Otokar ve TürkTraktör firmaları, söz konusu dönemde 219 bin 391 otomobil, 213 kamyonet, 637 otobüs, 922 midibüs, 193 küçük kamyon, 34 bin 337 traktör üretti.

Toyota üretim ve ihracatta lider
Kentteki firmalar arasında üretim ve ihracatta Toyota zirvedeki yerini korurken, TürkTraktör ikinci, Otokar ise üçüncü sırada yer aldı.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye'de görülmesiyle kentte bulunan otomotiv firmaları tarafından alınan tedbirler kapsamında mart ayı içerisinde üretimin geçici süreliğine durdurulmasıyla nisan ayında üretim yapmayan Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, 11 Mayıs'tan itibaren yeniden üretime başladı.

Arifiye ilçesinde kurulu Toyota fabrikası, yılın 11 aylık döneminde toplamda 219 bin 391 binek tipinde Corolla, Toyota C-HR ve Corolla Hybrid modelleri üretti, bunun yüzde 82,9'una denk gelen 182 bin 89 aracı ihraç etti.

Geçen yıl 34 bin 337 traktör üreten TürkTraktör ise üretiminin yüzde 36,5'ine denk gelen 12 bin 553 traktörü yurt dışına sattı.

Türkiye'nin öncü savunma sanayi şirketlerinden Otokar da koronavirüs salgınının etkilerini azaltmaya yönelik önlemler kapsamında 25 Mart'ta üretim faaliyetlerine ara verdi. Mayıs ayı içerisinde yeniden üretime başlayan Otokar, 2020'de ürettiği 1965 aracın 862'sini ihraç etti.




Türkiye'de üretilen otobüs, minibüs ve midibüsler geçen yıl 99 ülkeye satıldı

 Türkiye'de üretilen otobüs, minibüs ve midibüsler geçen yıl 99 ülke ve bölgeye ihraç edilerek 1 milyar 521 milyon 403 bin dolarlık gelir sağlandı.

AA muhabirinin Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerinden yaptığı derlemeye göre, 2020'de otobüs, minibüs ve midibüs grubunda en fazla ihracat Avrupa ülkelerine yapıldı.

Bu ürün grubunda 286 milyon 772 bin dolarlık dış satım gerçekleştirilen Fransa'nın payı yüzde 18,84 oldu.

Fransa'yı 264 milyon 758 bin dolar ve yüzde 17,4 payla Almanya, 131 milyon 927 bin dolar ve yüzde 8,67 payla İtalya takip etti.



Bu üç ülkeye yapılan 683 milyon 457 bin dolarlık ihracat, toplam otobüs, minibüs ve midibüs satışının yüzde 44,91'ini oluşturdu.

Dış satımın ağırlıklı olarak Avrupa ülkelerine yapıldığı 2020'de, 4'üncü sıradaki Fas'a ihracatta 2019'a kıyasla yüzde 66 artış yaşandı. Bu ülkeye ihracat 45 milyon 344 bin dolardan, 75 milyon 293 bin dolara yükseldi.

Gürcistan da yüzde 96 artış ve 51 milyon 977 bin dolarlık dış satımla 5'inci sırada yer aldı.

İsveç'e yüzde 292, Arabistan'a yüzde 348, Mısır'a yüzde 8 bin 313 artış
Otomotiv üreticilerinin Avrupa pazarlarından İsveç'e ihracatındaki yükseliş de dikkati çekti. Bu ülkeye geçen yıl yapılan ihracat, 2019'a göre yüzde 292 artışla 13 milyon dolardan, 37 milyon 919 bin dolara çıktı.

Suudi Arabistan'a ihracat ise yüzde 348 artışla 6 milyon 414 bin dolardan, 22 milyon 370 bin dolara ulaştı.

Otomotiv sektörü, Mısır'a otobüs, minibüs ve midibüs dış satımını yüzde 8 bin 313 artırdı. 2019'da 164 bin dolarlık ihracatın yapıldığı Mısır'a geçen yıl 13 milyon 648 bin dolarlık ürün gönderildi.

Sektör temsilcileri ayrıca 2019'da ihracatın yapılmadığı Libya, Ruanda, Uruguay, Madagaskar, Kongo, Malezya ve Gine'ye geçen yıl otobüs, minibüs ve midibüs sattı.




25 Ocak 2021 Pazartesi

Otomotivle büyüyen yarı iletken endüstrisi

 Önümüzdeki 20 yılda beş kat büyümesi öngörülen yarı iletken pazarı yeni ilişkilere, fırsatlara, deneyimlere ve oyunculara kapı açıyor.

Elektrikli aletler için muhteşem beyinler olarak kullanılan yarı iletkenler teknoloji yol aldıkça büyüyen bir endüstri. Otomotiv sektörünün kalbinde yer alan yarı iletkenlere olan ihtiyaç katlanacak. Önümüzdeki 20 yılda beş kat büyümesi öngörülen yarı iletken pazarı yeni ilişkilere, fırsatlara, deneyimlere ve oyunculara kapı açıyor.

İçten yanmalı motor, otomotiv endüstrisinde bir asır boyunca değerin ve yeniliğin kaynağı olarak kabul edildi. Ancak bugünün otomotiv endüstrisine baktığımızda, fosil yakıtların yanında elektrik enerjisinin de ulaşımda geçerli bir güç kaynağına dönüştüğünü görüyoruz. Bu dönüşüm bize yeni bir çağın başladığını işaret ediyor ve beygir gücüne karşı işlem gücünün ön planda olacağı bu yeni çağda yarı iletkenlerin önemi giderek artıyor. 

Yarı iletken olarak nitelendirdiğimiz maddeler, hâlihazırda hayatımızın çoğu noktasında bizlerle birlikte. Bu birlikteliğin altında, yarı iletkenlerin entegre devrelerde vazgeçilmez bir role sahip olmaları yatıyor. Yarı iletken maddeler, iletkenlikleri bulundukları ortama göre değişen, normal halde yalıtkan olan ancak ısı, ışık ve manyetik etki altında bırakıldığında bir miktar değerlik elektronu serbest hale geçerek, yarı iletkenlik özelliği kazanan maddeler olarak nitelendiriliyor. Bu özel yetenekleri sayesinde, yarı iletkenler elektrikli aletler için muhteşem beyinler olarak kullanılabiliyor. Bildiğimiz haliyle teknolojiyi mümkün kılan bu önemli maddeler ceplerimizdeki telefonlardan uzaydaki uydulara kadar her noktada modern ihtiyaçlarımızı karşılamamıza olanak sağlıyor. 

Facebook, Hubble’a karşı
Gün geçtikçe artan ve gelişen ihtiyaçlarımız, kullanılan yarı iletken bazlı teknolojilere yüklediğimiz sorumluluğu artırıyor. Bir kıyaslama olarak; 1990 senesinde bize 

uzayın kapılarını açan Hubble Uzay Teleskobu iki milyon kod satırı kullanırken, 2004’te oluşturulan sosyal medya platformu Facebook 62 milyon kod satırı kullanıyor ve bu yükü karşılamak için çok daha fazla yarı iletken ve işlem gücüne ihtiyaç duyuyor. Tek bir modern aracı fonksiyonel kılmak için gereken miktarın, 100 milyon kod satıra kadar çıkabildiği gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda ise hem otomotiv, hem teknoloji hem de yarı iletken üreticilerinin karşılamaları gereken yükün büyüklüğünü tüm netliğiyle görüyoruz. 

Karşılanması gereken teknolojik talep her ne kadar yüksek olsa da yarı iletken endüstrisinin otomotiv ve teknoloji endüstrileriyle hâlihazırda ciddi bir etkileşim içerisinde olduğunu biliyoruz. Yarı iletkenlerin otomotiv sektöründeki mevcut kullanım alanlarına baktığımızda, günümüzün modern araçlarında normalleşmeye başlayan birçok özelliğin adeta kalbinde yattıklarını söylemek mümkün. 
“Handsfree” teknolojisinden hava yastıklarının kontrol edilmesine kadar konforumuzu ve güvenliğimizi sağlayan çoğu sistemde yarı iletkenlere ihtiyaç duyuyoruz. Bu noktada belirgin olan, dijitale ve elektriğe yönelik olan trendin bize getirisi olan elektrikli ve otonom araçların mevcut yarı iletken ihtiyacını katlayacağı. 
Katlanmasını beklediğimiz ihtiyacı öngörmenin yolu otomotiv sektörünün dinamiklerini anlamaktan geçiyor. 
Günümüz otomotiv sektörüne odaklandığımızda, radikal değişimler yaratabilecek dört ana trend görüyoruz: Elektrikli araçlar, otonom araçlar, bağlantılı araçlar ve hizmet olarak mobilite (MaaS). 
Tipik otomobil algımızı kökten değiştirebilecek bu trendlerin her biri, potansiyellerine ulaşmak için yarı iletken endüstrisinin tedarik gücüne ihtiyaç duyuyor. Bu ihtiyacın boyutlarına ışık tutacak bir örnek olarak; ortalama bir elektrikli araca baktığımızda, fosil yakıt kullanan rakibine kıyasla bünyesinde iki kat daha fazla yarı iletken kullanıldığını görüyoruz. 
Araçların dışında, onları çalışır ve erişilebilir kılmak için ihtiyaç duyulan teknolojik gerekliliklerin de yarı iletkenler ile bağlantılı olduğunu biliyoruz. Elektrikli araçların faal kalması için dev şarj istasyonu ağları kurulması gerekiyor. Otonom araçlara baktığımızda gelişmiş bir navigasyon altyapısına ihtiyaç duyulacağını söylemek mümkün. Bağlantılı araçlar ve hizmet olarak mobilite (MaaS) konularında ise bulut teknolojilerinin ve aplikasyonlar gibi kullanıcı arayüzlerinin yaygınlaşacağını ve gelişeceğini öngörebiliriz. 
Bu durum karşısında, yarı iletkenlerin pazar hacminin ciddi bir artış göstereceği çıkarımını yapabiliriz. Sayısal olarak baktığımızda, mevcut otomotiv odaklı yarı iletken endüstrisi 2019 senesinde küresel çapta 40 milyar USD değerinde satış gerçekleştirmişken, bu miktarın 2040 senesinde 150 ila 200 milyar USD seviyesine ulaşacağını tahmin ediyoruz. Bu doğrultuda etkileyici olan bir başka nokta ise bu sayısal verilerin yalnızca otomotiv içi yarı iletken kullanımını kapsıyor olması. Şarj istasyonu ağları, bulut teknolojileri gibi araç dışı teknolojik gerekliliklerin hesaba katılması durumunda yarı iletken satışlarının daha da artabileceğini söyleyebiliriz. 
Olası zorluklar

20 yıl içinde hacmi beş katından fazlasına çıkabilecek bir yarı iletken pazarı her ne kadar cazip de olsa, otomotiv endüstrisinde karşılaşılması mümkün olan zorlukları erkenden anlamak oyunculara stratejik bir avantaj sunabilir. 

Bu doğrultuda geleceğe dair bir fikir sahibi olmak için geçmişten ve yarı iletken kullanımı üzerinden oluşan benzerliklerden faydalanabiliriz. 

Yarı iletken bazlı teknolojiler arasından cep telefonları, bilgisayarlar ve veri merkezlerine baktığımızda hepsinin geçmişten günümüze benzer evrimler geçirdiğini görüyoruz. Beklentiler büyüdükçe üretici ve marka sayılarının azalmasına karşın, verimliliğin ve konsolidasyonun arttığı bu teknolojilerde tüketicilerin deneyimleri giderek gelişti. Bu bilgilerden hareketle mevcut otomotiv endüstrisine baktığımızda çok sayıda köklü marka görüyoruz, ancak yarı iletken kullanımının artışıyla beraber bu markaların karışılacakları değişimlerin diğer endüstrilerdeki markaların yaşadıklarına ne kadar benzeyeceğini zaman bizlere gösterecek. 

Yeni ilişkiler ve yeni fırsatlar

Elektrikli ve otonom araçlar hayal olmaktan çıkıp, gerçek halini almaya başladıkça kabiliyetlerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalan otomotiv üreticileri, elektronik ve yarı iletken sağlayıcılarıyla çok daha yakın çalışmalar yürütmeye başladılar. 

Elektrikli araç üreticisi Tesla bu doğrultuda kendi yarı iletken bazlı çiplerini geliştirmeye yaklaşık 10 yıl önce başladı. Kendi çiplerini kendileri geliştirmeyi tercih etmeyen otomotiv üreticileri ise yaklaşımlarını aktifleştirerek geride kalma ihtimallerini düşürmeye odaklanıyor. Daha önce birinci seviye tedarikçilerle ilişkiler kuran otomotiv üreticileri, artık yarı iletken tedarikçileriyle ortaklaşa çalışacakları ilişkilere yönelebiliyor. 

Gelecek konusunda bir diğer hazırlık olarak, yarı iletken bazlı teknolojilerin sunduğu fırsatlardan olabildiğince çok faydalanmak isteyen otomotiv üreticilerinin yazılım alanında kendilerini sürekli geliştirmeleri önem teşkil ediyor. Bu önemin altında öncelikle dev miktarlardaki kod ihtiyacının karşılanması yatıyor. Ancak bu kodlarla üretilecek yazılımların, kullanıcıların davranışsal verileri ile doğrudan etkileşimde olacağı göz önünde bulundurulduğunda, üreticilerin kendi yazılımlarına sahip olmalarının tüketiciye özel satış sonrası hizmetler sunma konusunda ne derece büyük bir fırsat olduğu belirginleşiyor. 

Yeni yaklaşımlar ve yeni deneyimler
Otomotiv endüstrisi, trendlerin etkisinde ilerlerken önde kalmak isteyen mevcut oyuncuların yenilikçi fikirlere ve iş stratejilerine ihtiyacı artıyor. Talep artışıyla beraber oluşacak fırsatları yakalamak isteyen yarı iletken tedarikçileri, inovasyon ve pazara açılma stratejilerini gözden geçirmek durumunda kalabilir. Diğer yandan, yarı iletkenlerin olanak sunduğu teknolojileri hizmetlerinde kullanan elektronik üreticileri ve hizmet sağlayıcıları şimdiden yaklaşımlarını değiştiriyor diyebiliriz. Daha önceden ağırlıklı olarak müşteri odaklı faaliyet gösteren bu oyuncular, karmaşık sistemler üretme kabiliyetlerini ve imalat güçlerini otomotiv endüstrisinde oluşmaya başlayan aplikasyon taleplerini karşılamakta kullanmaya başlıyor. 

Yarı iletken ve teknoloji oyuncularının bu yeni yaklaşımlarında dikkat etmemiz gereken önemli bir nokta, otomotiv üreticilerinin özel beklentileri olan müşteriler olduğu gerçeği. Bu oyuncuların alışık olduğu cep telefonu elektronik ürünlerini düşündüğümüzde, tasarım döngülerinin bir yıl kadar kısa sürebildiğini ve üretim miktarının kolaylıkla on milyonlarca birime ulaşabildiğini biliyoruz. Otomotiv endüstrisine baktığımızdaysa tasarım döngülerinin dört yıla kadar çıkabildiğini görüyoruz. Bu döngülerden çıkan birim ürün miktarlarının nispeten sınırlı sayılarda olduğunu ve yedek parçaların 15 yıla kadar garantilerle üretilmesi gerektiğini de göz önünde bulundurduğumuzda, otomotiv endüstrisinin yarı iletken ve teknoloji oyuncuları için ne kadar farklı bir deneyim sunduğunu gözlemliyoruz. 

Farklı deneyimler, iş vakalarının da farklı bir yaklaşımla ele alınması gerektiği anlamına geliyor. Bu doğrultuda otomotiv endüstrisi ile etkileşimde bulunmak isteyen yarı iletken üreticilerinin ve sağlayıcılarının birçok konudaki mevcut yaklaşımlarını otomotiv endüstrisine göre uyarlamaları gerek diyebiliriz. Bu noktada stratejik önceliklerin otomotiv endüstrisine göre hizalanması, erken ve önemli bir adım olarak karşımıza çıkıyor. Strateji ile beraber, metodolojilerin de düzenlenerek otomotiv endüstrisine uygun kalite ve kontrol standartlarına adapte edilmesi gerekiyor. 

Strateji ve metodolojiler yeniden uyarlanırken, finansal yaklaşımın da değişime ayak uydurması ve onu destekleyebilir halde olması kritik öneme sahip. Bu yeni finansal yaklaşım kapsamında değişebileceklere örnek olarak yatırım geri dönüşlerinin ve birim fiyat hesaplarının yeniden düzenlenmesini verebiliriz. 

Yeni oyuncular
Yarı iletken endüstrisine etkisi olacak bir diğer gelişme ise otomotiv endüstrisinde boy gösteren yeni oyuncular. Örneğin araç içi işletim sistemlerine baktığımızda tanıdığımız dev isimlerden Google’ın Android ile şimdiden oyuna dâhil olduğunu görüyoruz. Endüstrinin geneline baktığımızda farklı ülkelerden yeni katılımcıları da görüyoruz. ABD menşeili Rivan ve Çin Halk Cumhuriyeti menşeili Nio bu yeni katılan araç üreticilerinden yalnızca birkaçı. 

Bu doğrultuda, yeni boy gösteren katılımcıların endüstriye dâhil olmak ve dâhil kalmak için ihtiyaç duydukları arasında kritik öneme sahip olan yarı iletken üreticilerinin, zaman içerisinde destekledikleri üreticilere paralel güzergâhlarda kendilerini geliştirebileceklerini düşünüyoruz. 

Hâlihazırda günümüzün modern araçlarında bulunan birçok özelliğin kalbinde yer alan ve otomotiv sektöründe gelişen dört ana trend ile kullanımının ciddi artış göstereceği yarı iletken endüstrisi, yeni ilişkilere, fırsatlara, deneyimlere ve oyunculara kapı açıyor. Özel beklentileri olan müşterilere sahip otomotiv üreticileri, elektronik ve yarı iletken sağlayıcılarıyla daha yakın çalışmalar yürütmeye başlarken, elektronik üreticileri ve hizmet sağlayıcıları ise stratejileri ve metodolojilerini, otomotiv endüstrisinde oluşmaya başlayan aplikasyon taleplerini karşılayacak şekilde uyarlamaya başlıyor. Otomotiv endüstrisine yeni giriş yapan oyuncuların endüstride kalıcı olabilmeleri için kritik öneme sahip olan yarı iletken tedarikçilerinin, talep artışıyla beraber oluşacak fırsatları yakalamaları için inovasyon ve pazara açılma stratejilerini gözden geçirmek durumunda kalabileceği öngörülüyor.

Kaynak:


10 yılda ne yapacağını söylemeyenin işi zor

 KPMG Almanya Yeniden Yapılandırma Lideri Peter Wiegand, teknolojinin otomotiv ve yan sanayiini nasıl dönüştürdüğünü anlattı. Akü ile çalışan araçların 15-20 yıl daha kullanılacak bir ‘ara çözüm’ haline geldiğini belirten Wiegand, otomotiv tedarik sanayiinde var olmak isteyenlerin, gelecek 10 yılda ne yapacaklarını bugünden belirlemeleri gerektiğini söyledi.


KPMG Almanya Yeniden Yapılandırma Lideri Peter Wiegand, KPMG Gündem’in sorularını yanıtladı. 


Uzmanlığınız otomotiv sektöründe hem finansal hem organizasyonel yeniden yapılandırma. Gündeminizde neler var, sektör nasıl bir dönüşümden geçiyor? 


Önümüzdeki yıllarda tanık olacağımız dönüşüm süreci, sektörün bugüne kadar karşılaştığı her şeyden, taşıyıcı kayışın icadından bile daha büyük ölçekli olacak. Bunun temel sebebi, yalnızca teknolojinin ICE (içten yanmalı motor) teknolojisinden elektrikli araçlara doğru değişmesi değil, aynı zamanda çerçevenin de farklı olacağı gerçeğidir. Bu değişimi sağlayacak olan CASE (Bağlantılı, Otonom, Paylaşımlı, Elektrikli) gündemidir. Buradaki ‘Bağlantılı’ terimi, hizmetlerini sunmak üzere pazara farklı oyuncuların girecek olmasını ve BT’nin, sürüş teknolojisinden daha önemli olmasını ifade eder. ‘Otonom’ terimi, altyapı ile insanları taşıma şeklimizin değişmesini ifade eder. Paylaşım terimi, otomotive dair, özellikle de gençler tarafında farklılaşan zihniyeti yansıtır. 


Teknolojik yıkım sektöre hangi yenilikleri getirdi? 10 yıl önceye göre neler farklı yapılıyor, 10 yıl sonra nasıl olacak? Öngörüleriniz neler? 

Halihazırda yenilikler pek büyük ölçekte değil. Elektrikli araç sistemleri zaten 100 yıldan uzun zamandır kullanılıyor. Otomobil çerçevesini etkileyenler daha çok farklı teknolojilerin bileşimi ile BT teknolojilerinden gelen kesintilerdir. Benim tahminim, bir yandan mobilitenin toplu taşımayla birleştirilerek çok daha bütünleşmiş bir şeklini göreceğimiz yönünde. Diğer yandan, tamamen aküyle çalışan araçların, önümüzdeki 15-20 yıl daha kullanılacak bir ara çözüm olduğunu düşünüyorum. Yakıt hücresi teknolojisi gibi çözümler gelişecek ve daha fazla önem kazanacak.


Sektörün dönüşüm yolculuğunda karşılaştığı çıkmazlar neler? Hangi engellerle karşılaşıyorlar ve bunların aşılması için neler yapılıyor? 

Şu anda birçok ikilem var. Bunlardan biri, BEV (Bataryalı elektrikli araç) teknolojisinin çevresel sonuçlarının halihazırda net olmadığı gerçeği. En üstte ise performans için gereken, yoğunlukla ilgili altyapı ihtiyaçları ile yedek altyapının oluşturduğu büyük engel bulunuyor. Diğer bir önemli engel ise yeni teknolojinin yaygınlaştırılması ve mevcut teknolojinin geri çekilmesi... Bu çalışmalar çok yüksek maliyetli olduğu gibi yönetimin dikkatini de gerektirir. 


Medyada genellikle otomotiv sanayiindeki değişim geniş yer alırken, yan sanayiinin nasıl dönüştüğü pek gündeme gelmiyor. Oysa otomotiv yan sanayi çok büyük bir ekosistem içinde faaliyet gösteriyor. Ekosistemdeki tüm paydaşların aynı anda dönüşümü gerçekleştirmesi gerekmiyor mu? Bu konuda dünyadaki trend nasıl? Küresel otomotiv markalarının dönüşüm ajandasında neler var? 


Bu gerçekten de önemli bir mesele. Birçok tedarikçiyi, özellikle de aktarma organları alanında faaliyet gösteren tedarikçileri ciddi zorluklar bekliyor. Tüm değer zincirinin aşağı yukarı yüzde 30’una tekabül eden birçok parçaya artık ihtiyaç kalmıyor. Bunların yerini aküler, akü ambalajları, akü yönetimi ve akü kontrol sistemleri gibi farklı parçalar alacak. Bunlar geleneksel oyuncuların dışında ve onlar da zaten pazardalar. OEM’lerin fazlasıyla geçişe odaklandığı ve tedarikçiler için de fazla para harcayamadıkları dikkate alındığında, bu durumun pazarın bazı kısımları için zorlu bir dönem olacağı görülebilir. Dahası belirsizlik, tedarikçilerin dışında finans kurumlarının da çok kritik bir konumda olduğuna işaret ediyor. Onlara 10 yıl içinde ne yapacağınızı söyleyemezseniz önümüzdeki 10 yıl boyunca size finansman sağlayamayacaklardır. 


Yan sanayiide neler oluyor? Onlar dönüşüme nasıl hazırlanıyor? Batarya teknolojilerindeki yenilikler neler? 


Tedarikçilerin çoğu geleceğin teknolojilerine odaklanıyor. Bu da muhtemelen hiçbir geleceği olmayan işlerden çıkmaya çalıştıkları anlamına geliyor. Bu durum özellikle de söz konusu iş birimlerini satarak portföylerini temizleyen ‘birinci kademe’ tedarikçilerin işlem faaliyetlerinde görülebilir. Diğer yandan gelecek odaklı teknoloji alımına dair birçok faaliyet de görüyoruz. Bu da ‘birinci kademe’ tedarikçiler ile OEM’lerle ilişkili. Diğer önemli faaliyetler ise tabii ki maliyet düşürme yönünde. Birçok büyük tedarikçi - ve OEM -çoktan tasarruf programları yayınlamış durumdalar ve binlerce işçinin işten çıkarılacağı da kesinleşmiş durumda. 


Akü teknolojisinin kendisi de ilerleme kaydediyor ve tabii ki ciddi miktarlarda fon da bu teknolojinin geliştirilmesine ayrılıyor. Bana göre bir sonraki büyük adım, lityum-iyon teknolojisinden katı hal aküsü gibi diğer bileşenlere geçiş olacaktır. 


Yan sanayii şirketlerine dönüşüm için nasıl bir yol haritası önerirsiniz? Maliyet tasarrufuyla ilgili en çok karşılaştığınız soru nedir ve çözüm önerileriniz neler? 


Daha önce belirtilen sorunların karmaşıklığı ve ciddiyeti göz önüne alındığında verilecek en net tavsiye, öncelikle ilerideki 10 yıl boyunca bir tedarikçi olarak konumunuzu belirlemenizdir. Ayrıca, mevcut ilişkilerinize güvenmeyin çünkü şu anda farkında olmasanız bile bu ilişkiler değişebilir. OEM'ler veya finansman kurumları üzerinden aldığınız desteğin inceleme altında olduğunu unutmayın. Yeni mobilite dünyasında bir rol oynadığınızdan emin olun. Herhangi bir sebeple bu mümkün değilse hâlâ geleneksel bir rolünüz olup olamayacağını değerlendirin - ICE ile çalışan araçlar bile uzun zaman piyasada olacak. Bu alandaki rekabet zorlu olacaktır, bu yüzden bir toplayıcı olmak bir strateji olabilir.


Maliyet tasarrufu esastır, ancak sizi yalnızca belli bir noktaya getirebilir. Yeni bir mobilite kurulumunu gerçekleştirmenizi sağlamaz, ancak buna ulaşmak için yeterli para harcamanıza imkân tanıyabilir. Her oyuncu için genel bir çözüm yoktur, ancak belirli stratejilerin bir araya getirilmesi ve uygun bir portföy analizinin yapılması kesinlikle gereklidir. Bununla birlikte, kendinizi yeniden konumlandırma konusunda çok geç kalmamanız kesinlikle çok önemli.

Elektrikli araçlar konusunda çok farklı haberler geliyor. Tesla nın faaliyetlerini yakından takip ediyoruz ama mesela Toyota nın ve Kia nın yeni elektrikli araç yatırımlarını okurken Dyson’un projeyi rafa kaldırdığını da görüyoruz. Coğrafi bölgeler, ülkeler, regülasyonlar şirketlerin elektrikli araçlar konusundaki kararlarında etkili oluyor mu? Yoksa bu basitçe maliyet, alt yapı, yatırım sorunu mu? 


Tüm oyuncular gerçek bir küresel pazara göre hareket ediyorlar. Bunun anlamı da iş yaptığınız ülkelerde belirli düzenlemelerle başa çıkmanız gerektiğidir; bölgeler arasında, ihtiyaçlar ve tüketici davranışları bakımından farklar olduğu kesin. Dolayısıyla, teknolojik imkanlarınız yeterli olsa bile bir pazara giriş yapmak kolay değil. Ayrıca, yalnızca belirli pazarlara giriş yapabiliyorsanız uzun vadede rekabetçi değilsiniz demektir. Bu da kesinlikle çok büyük ölçekli yatırımlar gerektirir. 


Elektrikli araç üretmek kadar onun ihtiyaç duyacağı alt yapıyı sağlamak da bir gündem maddesi. Geçen aylarda Alman Şansölye Merkel, Almanya da 1 milyon elektrikli araç şarj ünitesinin 10 yıl içinde kurulması gerektiğini söyledi. Mesela Almanya daki devlet politikaları ve küresel markaların beklentisi ve çalışmaları nasıl bu konuda? 


Altyapı, e-mobilite gündeminde halen tam olarak çözülememiş bir unsur. Elbette, yeterli şarj ünitesi olması, tüketicilerin özellikle önem verdiği bir nokta. Bununla beraber diğer kritik noktalar da fiyat ve kullanılabilirlik. Otomobillerin şarj edilmesi için gereken elektriğin fiyatı, altyapı ile elektrik üretiminin nasıl ele alındığına bağlı olarak değişir. Geleneksel tekniklerle karşılaştırıldığında bir denge olmadıkça tüketicinin ikna edilmesi zor. Birçok ülke bunun üstesinden devlet yardımlarıyla gelmeye çalışıyor. Fakat bu ancak geçici bir çözüm olabilir; pazar ilkeleri farklı işler. 


Y, Z ve Alfa jenerasyonunun özelliklerini de düşünerek paylaşım ekonomisi konusunda neler söylemek istersiniz? 


Gençlerin mobilite alanına farklı bir bakışı olduğunu dikkate almamız gerekir. Öncelikli hedef çevre kirliliğini ve karbon ayak izini azaltmaksa mesele yalnızca elektrikli araçlara geçmek değil. Kirliliği genel olarak azaltmakla ilgili. Bu aynı zamanda üretimin, tüketimin ve genel döngünün arka plandaki altyapısal yönleriyle de ilgili. Bunun anlamı da yüzde 100 çevre dostu bir mobilite döngümüz olmadığı sürece her şeyin, kirliliği önlemek için mobiliteyi veya mobilite ihtiyaçlarını azaltmamıza (örn. mobiliteyi paylaşarak ve en uygun seviyede kullanarak) bağlı olması. En azından Batı ülkelerindeki genç nesil bu konuya daha sıkı odaklanma eğiliminde.


Kaynak:

https://home.kpmg/tr/tr/home/gorusler/2020/04/10-yilda-ne-yapacagini-soylemeyenin-isi-zor.html