21 Nisan 2018 Cumartesi

Bu trafik insan ömründen 3.5 yıl çalıyor

İstanbul’da 2017 yılında 20 dakika sürmesi gereken mesafeleri kat etmek, sabah ve akşam saatlerinde 1 saati aştı. Trafikte haftalık kayıp böylece 7 saate kadar yükseldi...

Beykoz, Dokuz Eylül ve Yeditepe üniversitelerinden Dr. Serkan Gürsoy, Prof. Dr. Okan Tuna ve  Doç. Dr. Murat Yücelen tarafından hazırlanan ‘İstanbul’un Oto Ritmi 2017’ başlıklı araştırma kapsamında İstanbul’un ana arterlerindeki trafik yoğunluğuna bağlı gecikmelerin düzeyleri ölçüldü.
Çalışmada yarım milyondan fazla aracın 5 yıl boyunca kesintisiz takip edilmesi sonucu elde edilen koordinat ve hız verilerinin analiz edilerek, işlenmesinden oluşturuldu. Çalışma verilerine İstanbul’daki 4 bin kilometrelik yol ağı takip edilerek ulaşıldı. 5 yıl boyunca, her iki saniyede bir bu mesafedeki hareket kayıt altına alındı. 

Dr. Serkan Gürsoy, “Günde 2 saatini trafikte harcayan bir kişi bu sürenin, 1 saat 20 dakikasını yoğunluktan dolayı harcamış oldu. 5 gün boyunca benzer yoğunluk seviyelerinin yaşanmasından dolayı haftalık kayıp 7 saate başka bir ifadeyle neredeyse 1 iş günü mesaisine yaklaştı” dedi. 

Araştırmaya göre 2017 yılında sürücüler ve yolcular seyahatleri süresince harcadıkları zamanın yaklaşık yüzde 55’ini trafik yoğunluğu nedeniyle kaybettiler. Açık trafikte 20 dakikada gidilecek mesafeler, yaklaşık 45 dakikada ancak gidildi. Trafiğin yoğun olduğu saatlerde ortalama sürüş hızı 36 km/saat olarak belirlendi.

Yüzde 71 zaman kaybı

Araştırmada bazı veriler şöyle:

- İstanbullular hayatlarının ortalama 3.5 yılını şehir trafiğinde yaşanan yoğunluktan kaynaklanan gecikmelere feda ediyor.

- 2017 yılında İstanbul arterlerinde hareket eden sürücüler gün içerisinde ortalama 37 km/saat hızla hareket ederek, zamanlarının yüzde 54’ünü trafik yoğunluğundan dolayı kaybettiler.

- Aynı arterlerde sürücülerin ortalama hızları hafta içi sabah saatlerinde 26 km/saat olarak ölçülürken,  sabah saatlerinde seyahat eden sürücülerin yolda harcadıkları zamanın yüzde 67’si trafik yoğunluğundan kaynaklandı.

- Hafta içi akşam bu değerler daha da arttı. 22 km/saat ortalama hız ile hareket eden sürücüler, zamanlarının yüzde 71’ini trafik yoğunluğundan dolayı kaybettiler.

- İstanbul’da açık trafikte 10 dakika sürecek olan bir yol, trafikte yaklaşık 22 dakika sürüyor. Eğer sabah saatleri ise bu 10 dakikalık yol yaklaşık 30 dakika, akşam saatleri ise 35 dakikaya çıkıyor.

- 7.5 km‘lik Maslak-Mecidiyeköy arası 2017 yılı sabahlarında 25 dakika sürerken, tersi yönde aynı rota 23 dakikada geçildi. Trafik açık olsaydı bu mesafe yalnızca 12 dakika sürecekti.

Atatürk Havalimanı’nda taksi borsası

Atatürk Havalimanı’nda bir yandan taksi-UBER savaşı yaşanırken, madalyonun diğer yüzünde taksicilerin belini büken bir sistem var. Havalimanında çalışan taksiciler, yüksek hisse devirlerinden, aidatlardan ve kiradan dert yanıyor.

Habertürk'ten Esra Boğazlıyan'ın yazısı:

Taksi-UBER krizi son bir aydır gündemimizde malum... Taksiciler, ekmekleriyle oynadıkları gerekçesiyle UBER’e tepki gösteriyor, UBER’cilere saldırılar düzenleniyor, şiddetin boyutu da her geçen gün artıyor. Bu savaşın son örneği de dün Atatürk Havalimanı’nda yaşandı. Yolcu alan UBER sürücüsüne kimliği belirsiz 2 kişi yumruk ve tekmeyle saldırdı. Sürücünün hızla uzaklaştığı olayda saldırganlar peşinden koşarak aracı yakalamaya çalıştı, bu anlar da kameralara yansıdı...

TAKSİCİ DE DERTLİ

Madem havalimanındaki taşımacılık bu olayla gündeme geldi, o zaman buzdağının görünmeyen kısmını gün yüzüne çıkarmak farz oldu. Zira havalimanı İstanbul’da taksi krizinin en yoğun yaşandığı yerlerden biri. Neden mi? Yolcunun ayrı derdi var, taksicinin ayrı... Bildiğiniz gibi Atatürk Havalimanı’nda her taksici çalışamıyor. Ancak Havalimanı Kooperatifi’ne üye olup yer sahibi olanlar yolcu alabiliyor. Yani havalimanına yolcu getiren bir taksici, yolcu alıp dönemiyor, denerse kıyamet kopuyor. Bu tartışmanın ortasında kalan yine yolcu oluyor. Yolcuların karşılaştığı en büyük problemlerden biri de kısa mesafe tabii... Taksicilerin kısa mesafe kaprisi havalimanında tavan yapmış durumda. Elinizde bavullarla taksi çeviriyorsunuz, eğer Sefaköy, Bakırköy, Bahçelievler derseniz o taksiye binme şansınız çok ama çok az. Görünüşte terminal önünde onlarca taksi var fakat mesafe seçme alışkanlığı yüzünden yolcular mecburen bavullarla metronun yolunu tutuyor. Diyelim ki havalimanına yolcunuzu bırakmak için bir taksiyle geldiniz, bavulları indirdiniz ve aynı taksiyle devam etmek istiyorsunuz ama yapamazsınız. Çünkü havalimanı taksisine binmek durumundasınız. O taksiden inip durakta sıraya girmek zorundasınız. Bunlar yolcuların yıllardır havalimanında boğuştuğu bu sütunlarda da sık sık dile getirdiğim sorunlar... Gelelim madalyonun öteki tarafına, yani taksi şoförlerinin ortasında kaldığı, milyonlarca liranın döndüğü bir sistem... Dedim ya, yıllardır İstanbulluların havalimanındaki taksilerle ilgili şikâyetlerini dinliyorum. Ne var ki havalimanında çalışan taksicilerin şikâyetleri de almış başını yürümüş durumda. Havalimanında çalışan taksiciler de kira ve çeşitli aidatların yükü altında ezilmekten yakınıyor. Hatta öyle ki havalimanında bir taksi borsası oluşmuş durumda. Bunu ben değil rakamlar söylüyor. İşte o rakamlar...

- Havalimanında çalışmak için bir kereye mahsus 130-140 bin TL’ye hisse devralınıyor. Üyeler hissesini satıyor, böylece kooperatif altında çalışma imkânı doğuyor.

- 140 bin TL verip bir taksi yeri aldınız ama yükümlülüğünüz bitmedi. Aslında her şey yeni başlıyor. Taksi yeri sahibi her ay kooperatife 400 TL park parası ödüyor. Takside çalışan 2 şoför de 250+250= 500 TL kooperatife şoför aidatı veriyor.

- Havalimanı Kooperatifi yetkilileri her ne kadar kabul etmese de bir de taksi yeri kiralanıyor. Aslında kâğıt üzerinde plakası olmayan üye olamıyor fakat pratikte taksisi olmayan onlarca üye olduğu iddia ediliyor. Taksi yerini kiralayan kişi, yer sahibine her ay 500-750 TL arası para ödüyor. Kiracı da yine kooperatife park parası olarak 400 TL veriyor. Şoförler de 250+250= 500 TL kooperatife ödüyor. Toplamda yıllık 6.5 milyon TL’ye yakın para dönüyor.

- Atatürk Havalimanı’nda 650 taksi yeri var. Ancak şu anda 570 nokta aktif. Yani 570 taksi çalışıyor. Geri kalan 80 taksi yerinin üyelik hakkı Otocenter’daki galericilerde pazarlanıyor. Yani oranın da farklı bir borsası var.

- Havalimanı taksicileri yakıtlarını da limandaki istasyondan almak, yemeğini de orada yemek zorunda. Yoksa cezalarla karşı karşıya kalıyorlar.

‘PARAYI BİZ ALMIYORUZ’

Bu rakamları ve bilgileri, bizzat havalimanında çalışan taksicilerden aldım. Ardından da Havalimanı Taksiciler Kooperatifi’ni aradım. Başkan Yardımcısı Ayhan Çobanoğlu, şu bilgileri verdi: “Havalimanında çalışmak için üyeler birbirlerine devir yapıyor. Ancak bu parayı biz almıyoruz. Giderlerimiz için aidat alıyoruz. Taksi plakası olmayan üye olamaz.”

Şu bilgiyi de paylaşmadan geçmeyeyim. Havalimanlarını şehirdeki tüm taksilere açmak için geçen aylarda bir girişimde bulunuldu. Ulaştırma Koordinasyon Merkezi’nden (UKOME) bu konunun alt komisyonda görüşülme kararı çıktı ancak henüz komisyon kurulmadı. İstanbul’un tüm taksicileri, havalimanın her taksiciye açılmasını bekliyor.

19 Nisan 2018 Perşembe

Otomotiv devi 70 yıllık logoyu değiştiriyor

Volkswagen Group, elektrikli araçlara geçiş süreci ile birlikte 1948 yılından bu yana kullandığı logosunu da değiştirecek.

Volkswagen'in kuruluşundan bu yana aynı olan ancak 2012 yılında çok küçük bir değişime uğrayan logo tamamen değişebilir. Henüz bu değişimin nasıl olacağı ile ilgili kesin bir bilgi bulunmazken, Volkswagen'e Eylül ayında Hyundai'den katılan Pazarlama Direktörü Jochen Sengpiehl'den önemli ipuçları geldi.

Logonun yenilenmesinin arkasındaki temel amacın Volkswagen'i elektrikli araçlara yoğunlaşma sürecinde 'daha renkli' bir hale getirmek olduğunu söyleyen Sengpiehl, bu şekilde markanın 'fazla Alman' görünümü ile kaybettiği duygusal bağların yeniden yaratılmak isteneceğini söyledi.

Markanın önceki yıllara göre Daha iyi durumda olmadığına dikkat çeken Sengpiehl, bunda tek sorumlunun dizel skandalı olmadığını, aynı zamanda 'fazla Alman' görüntüsünün tüketicilerle marka arasındaki duygusal bağları zedelediğini belirtti.

"DAHA RENKLİ"

Geçtiğimiz aylarda elektrikli araçlarla ilgili stratejisini açıklayan Volkswagen, bu dönüşüm için 25 milyar dolar harcayacak.

Sengpiehl, bunun çok önemli bir dönüşüm olduğuna dikkat çekerek, "En önemli sorun şu; İnsanlar elektrikli araçlar dünyasına nasıl girecek? Biz tüketicilerin bizimle birlikte eğlenmesini istiyoruz. Bu nedenle daha renkli olmaya ihtiyacımız var."



Putin'den satılık makam aracı!

Seçimi kazanmasının ardından ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye bu ayın başında yapan Vladimir Putin, gözde makam aracını satışa çıkardı. Araç, 8.5 milyon ruble, yani yaklaşık 560 bin liraya satılacak.

Dünya Gazetesi'nde yer alan habere göre araç klasik satış yöntemiyle değil, internet üzerinden yeni sahibini bulacak. Rusya’nın en önemli internet şirketlerinden biri olan Auto.ru adlı otomotiv sitesinden vitrine çıkarılan otomobil 15 yaşında. 2003’de Almanya’da özel siparişle üretilen araç, Mercedes-Benz Pullman W220 S600.

15 yılda 88 bin kilometre yol yaptı

Araç 15 yılda 88 bin kilometre yol yaptı. Bu da dünyayı iki kez dolaşmak anlamına geliyor. Auto.ru’nun satış ilanında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu arabayla bir çok resmi toplantılara gitti” denildi.

Aracı diğerlerinden ayıran ise zırh yapısı. B7 seviyesinde koruma sistemine sahip araç, dünyanın en iyi korunan devlet başkanlarından Putin’in bir önceki makam otomobiliydi. B7 seviyeli makam araçları ABD Başkanı’ndan Papa’ya bir çok kişinin garajında yer aldı.




Kaza anında en güvenli otomobiller

Avrupa'da otomobillerin güvenliğini test eden Euro NCAP verilerinden elde edilen bilgiye göre geçtiğimiz yıldan bugüne kadar beş yıldız almış otomobiller.

Bu otomobiller Türkiye yollarında da yer alıyor.

İşte en güvenli otomobil modelleri...

http://www.otomobilsayfasi.com/foto-galeri/kaza-aninda-en-guvenli-otomobiller-galeri/1298387/2

16 Nisan 2018 Pazartesi

Araçlara özel akıllı takip sistemi geliyor

Akıllı takip sistemiyle sürücü davranışları araçtan incelenecek. Araç mesafesi, trafik ışığı ihlali, aşırı hız, hatalı sollama gibi durumlarda sistem uyarı verecek.

Ulaştırma Bakanlığı, Türkiye'de sürücü davranışlarından kaynaklı trafik kazaları ve trafikte kilitlenmeye neden olan sorunları ortadan kaldırmak amacıyla akıllı takip sistemlerini devreye almaya hazırlanıyor. Yazılımı yerli ve milli olan akıllı takip sistemiyle sürücü davranışları araç içinden incelenecek. Şoförü araç mesafesi, trafik ışığı ihlali, aşırı hız, hatalı sollama gibi durumlarda hem uyaracak olan sistem aynı zamanda denetimi de sağlayacak. Sürücü davranışlarında hatalı durumlar kayıt altına alınırken elde edilen veriler özel bir veri merkezinde toplanarak anında Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bildirilecek. Olası bir trafik kazasında, kazaya neden olan durumlar da anında tespit edilecek. Öncelikle toplu taşıma ve ticari araçlarda uygulamaya alınacak sistem, ardından Türkiye'deki tüm motorlu taşıtlarda devreye alınacak. TBMM Ulaştırma Komisyonu sözcüsü Mustafa Ilıcalı, projenin Ulaştırma Bakanlığı'nın koordinasyonunda, üniversiteler, İç İşleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün işbirliğinde geliştirildiğini söyledi.

KAZALAR % 50 DÜŞECEK

Projenin prototipi yapıldığını, raporlarının yazılmaya başlandığını aktaran Ilıcalı, "Raporların tamamlanasıyla birlikte biz bu uygulamanın yasayla zorunla hale getirilmesi için meclise taşıyacağız. Bu projeyle birlikte sürücüden kaynaklı trafik kazaları ve trafik sorunları yüzde 50 oranında düşecek" dedi. Projenin öncelikle ticari ve toplu ulaşım araçlarında devreye alınacağını aktaran Ilıcalı, ardından tüm taşıtlarda uygulamaya konulacağı bilgisini verdi.

FETÖ VE BÜROKRASİYE TAKILDI

Kazaların büyük bölümünün sürücü davranışlarından meydana geldiğini belirten Ilıcalı, "Bizim bunu takip etmemiz ve denetlememiz gerekiyor. Bu nedenle bu projeyi devreye aldık. Bu akıllı denetim sistemleriyle sürücünün oto kontrolünü sağlamasını hedefliyoruz" dedi. Projenin ilk prototipinin 2011 yılında geliştirildiğini ancak, ilk 2012-2013 arasında dönemin FETÖ'cü bürokratları tarafından engellendiğini belirten Ilıcalı, "FETÖ terör örgütü, trafik ise bir terör… Biz örgütle mücadelemizi sürdürürken trafik sorununu da kaldırmak için bir an önce düğmeye basmalıyız" diye konuştu.


15 Nisan 2018 Pazar

Benzindeki bir yıllık zam 70 km'ye bedel

Benzine gelen 16 kuruşluk zam, bir yıllık süreçteki fiyat artışını 72 kuruşa çıkardı. Böylece, yılda 17 bin 500 kilometre yol giden ve ayda 2.5 depo benzin alan bir sürücünün bir depo benzin ile gidebildiği mesafe de bir yılda 70 kilometre azaldı.

Kurdaki hareketlilik akaryakıtta etkisini gösteriyor. Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası’ndan (PÜİS) yapılan açıklamaya göre, bugünden geçerli olmak üzere benzin grubunda 16 kuruş fiyat artışı gerçekleşti. Son gelen zamlar, İstanbul’da benzinin litre fiyatını 6 TL’nin üstüne çıkardı ve 6.08 liraya taşıdı. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre, Türkiye yollarındaki araçların yüzde 56’sını C-segment otomobiller oluşturuyor.

Habertürk'ten Yiğitcan Yıldız'ın haberine göre, bu araçların ortalama akaryakıt depo hacminin 50 litre olduğu göz önüne alındığında, zamlarla birlikte benzinli bir aracın depo maliyetinin 300 lirayı aşarak 304 lirayı bulduğu görülüyor. Benzinin litre fiyatı, bundan tam bir yıl önce yani 14 Nisan 2017 günü ise İstanbul’da 5.36 liraydı.

Buna göre, 14 Nisan 2017 günü depo hacmi 50 litre olan bir benzinli aracın deposu 268 liraya doluyordu. Rakamlar göz önüne alındığında, bir depo benzin doldurmanın maliyetinin bir yıl içinde 36 lira arttığı görülüyor. İstanbul’da yılda 17 bin 500 kilometre yol giden ve ayda 2.5 depo benzin alan ortalama bir sürücü, geçen yıl 268 liralık benzin ile yaklaşık 583 kilometrelik yol kat edebiliyordu.

Son gelen zamlarla birlikte, aynı profildeki bir sürücünün bugün aynı tutar ile gidebileceği mesafe 70 kilometre azalırken, alabileceği benzin de deposunun yüzde 10’undan fazla olarak 6 litre azaldı. Yapılan zam, ortalama bir sürücünün yıllık akaryakıt maliyetini de 9 bin 120 liraya yükseltti.

3 GÜNDE 3 ZAM GELDİ

Çarşamba günü motorinin litre fiyatına yapılan 17 kuruşluk zammın üzerinden 24 saat geçmeden, perşembe günü de yine motorine 13 kuruş zam yapılmıştı. Bugünkü benzin zammı ile birlikte ise akaryakıt fiyatına 3 gün 3 kez zam gelmiş oldu.

"AKARYAKITTA ZAM YAPMAK İÇİN ACELE ETMESİNLER"

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, akaryakıt fiyatlarındaki artışla ilgili “Kurumlarımıza şu çağrıda bulunmak istiyorum, bu dalgalanma dönemlerinde biraz sabretmelerini biraz beklemelerini öneriyorum. Zam yapmada bu kadar acele etmemelerini öneriyorum” dedi. Bakan Zeybekci, toparlanma sürecinde fiyatı aşağı çekmede de aynı iştah ve heyecan içinde olunmasını beklediklerini söyledi. Zeybekci, son dönemde yaşanan kurlarla ilgili dalgalanma, ve oynaklığın, jeopolitik algılardan kaynaklı olduğunu belirterek, “İlgili kurumların çalkantılar ve spekülatif hareketlere müdahale ederek gereğini yaptıklarını göreceğiz inşallah” dedi.

 "KURDA OYNAKLIK ÖNLEMLERİ ALINACAK"

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Danışmanı Cemil Ertem, yaptığı açıklamalarda “Hazine 2018 ve 2019 yıllarında güçlü duruşunu sürdürecek ve her iki yılda da borç çevirme konusunda elinin rahat olacağını düşünüyorum, TCMB bu dünyada araç bağımsızlığı en güçlü, en fazla olan merkez bankası, gerekli irade ve güce sahip, gereğini yapacaktır, Merkez Bankası’nın yapacakları enflasyon hedeflemesi temel olarak belirlenecektir. Kurda oynaklık konusunda gerekli adımlar önümüzdeki günlerde atılacak” dedi.

1 DEPO MOTORİN MASRAFI 1 YILDA 50 LİRA YÜKSELDİ

Bir yıl önce İstanbul’da motorinin litresi 4.63 TL’den satılıyordu. Yılda ortalama 17 bin 500 kilometre yol alan bir sürücünün ayda 2.5 kez aracının deposunu doldurduğu göz önüne alındığında, 14 Nisan 2017 günü depo hacmi 50 litre olan dizel motorlu bir aracın bir deposu 230 liraya doluyordu. Rakamlar göz önüne alındığında, bir yıl içinde bir depo motorin doldurmanın maliyetinin 50 lira arttığı görülüyor.

Kamuoyunda bir klişe haline gelen, ‘50 liralık benzin alıyorum zamdan etkilenmiyorum’ diyenlerin 50 liraya aldıkları benzin de 1 yılda 1 litre azaldı. İstanbul’da bir yıl önce 50 TL’ye 9.3 litre benzin alınabiliyorken, bugün bu rakam 8.2 litreye düştü.


Elektrikli otomobiller dışa bağımlılığımızı azaltır mı?

2017’de Türkiye 157 milyar dolar ihracat, 234 milyar dolar ithalat gerçekleştirdi ve dış ticaret dengesi 77 milyar dolar açık verdi. Dış ticaret, yatırım, cari transfer ve hizmetler dengesinin toplamı olan cari denge de 47 milyar dolar açık verdi. Görüldüğü gibi buradaki en büyük olumsuz etki dış ticarete ait. Enerji ithalatı da dış ticaret dengesi içerisinde 32 milyar dolarlık paya sahip. Bir başka deyişle enerji ithalatımız sıfır olsaydı, cari açığımız 15 milyar dolara düşecekti.

Cari açığın yüksek olması, ülke ekonomisinin de gelişimine sekte vurarak dış borçlanmanın ve sıcak para ihtiyacının artmasına sebep olmakta. Dolayısıyla ülkemizin ekonomisi daha kırılganlaşarak global dalgalanma ve krizlere karşı daha zayıf ve korumasız hale gelmekte.

Başta da belirttiğimiz gibi enerji ithalatı cari açığın büyümesinde çok önemli bir etken ve onu azaltabilirsek, cari açığımızı da etkin bir şekilde düşürebiliriz. Bu yazımda, elektrikli araçların yaygınlaşmasının enerji ithalatının azalması üzerinde ne kadar etkili olabileceğini irdelemek istiyorum.

Bunu da bir senaryo üzerinden hareket ederek inceleyebiliriz: Acaba trafikteki tüm otomobiller elektrikli olsaydı, cari açığımız ne kadar azalırdı?

Bugün Türkiye’de trafiğe kayıtlı 12 milyona yakın otomobil bulunuyor. 2017 sonu itibariyle bunların yüzde 27’si benzinli, yüzde 40’ı LPG’li ve yüzde 32’si dizel otomobillerden oluşuyor. Yakıt tiplerine göre otomobillerin adetleri ve 100 km’deki ortalama tüketimleri ise aşağıda yer alan tablodaki gibi gerçekleşmekte.



2017 senesinde petrolün varil[i] fiyatı 57 dolar civarındaydı[ii]. Türkiye’de bir otomobilin günde ortalama 40 km yol yaptığını da hesaba katacak olursak, her bir yakıt tipindeki aracın ithalattaki payı aşağıda bulunan tablodaki gibi gerçekleşmektedir.



Bu da toplamda 4,57 milyar dolar yapar. Tabii bu hesapları yaparken, Türkiye’nin petrol ihtiyacının tamamını yurtdışından aldığını varsaydık. Ancak mevcut koşullardaki üretimimizin tüketim ihtiyacının yüzde 7’sini karşıladığını da dikkate aldığımızda trafikteki 12 milyon otomobilin, yakıt ithalat tutarı 4,25 milyar dolar olarak gerçekleşir.

Bu şu anlama geliyor: Eğer trafikteki otomobillerin tamamı elektrikli olsaydı ve biz tüm elektrik ihtiyacımızı yerli kaynaklardan karşılıyor olsaydık; mevcut duruma göre dış ticaret açığımız 4,25 milyar dolar azalırdı ve bunun cari açık üzerindeki olumlu etkisi yüzde 9,3 olarak gerçekleşirdi. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, 2017 itibariyle elektrik üretimimizin yüzde 34’ü doğal gazdan gerçekleşti ve bu da ithal edilen bir enerji kaynağı. Diğer taraftan elektrikli bir otomobilin, 100 km yol gidebilmek için tüketici fiyatıyla 3 TL civarında elektriğe ihtiyaç duyduğunu ve bunun sadece yüzde 34’ünün ithal kaynak olduğunu düşünecek olursak, mevcut şartlarda bile elektrik tüketimi içindeki ithalat payı oldukça düşük olacaktır (yüzde 4,25 milyarın 10’da birinden daha az).

Her ne kadar içten yanmalı motorlardan elektrikliye geçişin cari açık üzerindeki olumlu etkisi yüzde 10’dan az olsa da, tasarruf edilebilecek 4,25 milyar dolarhiç de azımsanamayacak bir tutar. Yurtdışına çıkmayan bu para, kişisel harcamalar, özel yatırımlar, eğitim, altyapı ihtiyacı, Ar-Ge ve sağlık gibi alanlarda değerlendirilebilecekti.

İşin daha çarpıcı olan boyutu ise elektrikli otomobillerin tüketicilerin bütçesine etkisi. Günde 40 km yol yapan birinin, yakıt tipine göre aylık harcamaları aşağıdaki gibi gerçekleşmektedir. Aynı kişi, otomobili elektrikli olsaydı yakıt için sadece 36 TL harcayacaktı (Tabii 10 -15 sene kullanılan elektrikli otomobillerin batarya bakım ve değişim maliyetleri de ortaya çıkacaktır. Bu çalışmada, sadece yakıt tüketimi açısından baktığımızdan söz konusu maliyet dikkate alınmamıştır.). Türkiye genelinde ele aldığımızdaysa bugünkü fiyatlarla, yıllık 54,5 milyar TL olan tüketici akaryakıt harcamaları, elektrikliye geçilmesiyle 5,2 milyar TL’ye düşmektedir. Burada sağlanacak büyük tasarruf, tüketicilerin gıda, giyim, eğlence, sağlık vs. gibi farklı ihtiyaçlarına yönelerek ekonominin canlanmasına büyük katkı sağlayacaktır.



Tüm bunları dikkate aldığımızda elektrikli otomobillerin, Türkiye’nin geleceği açısından önemli bir fırsat olduğu görülüyor. Bu alanda, Norveç gibi rol model ülkelerin yöntem ve tecrübelerinden faydalanılarak gereken hazırlıkların yapılması ve sektörün teşvik edilmesi önem arz eden konular arasında yer alıyor. Ayrıca daha önceki yazımda belirttiğim gibi, bu sektör birçok girişim fırsatını da beraberinde getiriyor. Gerek çevre, gerek ekonomi açısından birçok faydaları beraberinde getiren böyle bir dönüşüm için geç kalmamak gerektiğini düşünüyorum.

[i] 1 varil yaklaşık 159 litredir.
[ii] 1 varil petrolden 68,6 litre benzin, 28,7 litre mazot ve 17,5 litre LPG üretilir. Geri kalan miktar ise jet yakıtı, asfalt ve diğer ürünlerin üretimi için kullanıldığından ve bu dönüştürme işlemleri Türkiye’deki rafinerilerde gerçekleştirildiğinden benzin, mazot ve LPG’nin ithal edilme maliyetleri petrol birim fiyatına eşit alınmıştır.







Girişimciler için elektrikli otomobillere yönelik 10 iş fikri

İçinde bulunduğumuz yıllarda otomotiv sektöründe sakin ama büyük bir devrim yaşanıyor. Ülkelerin taşıtlara yönelik emisyon limitlerini sıkılaştırmaları ve üreticilerin emisyon ihlalleri sonucu alınan cezalarla, bu dönüşüm daha da hızlandı. Önümüzdeki birkaç yıl içinde bilinen hemen tüm otomobil markaları, onlarca elektrikli modelini piyasaya sunacak. Firmalar, elektrikli otomobile yapılan bu geçişte geride kalmamak için adeta birbiriyle yarışıyor ve Çin gibi iştah kabartan pazarlarda yer edinmeye çalışıyor. Çevre bilinci yüksek bazı ülkeler elektrikliye geçişte öncü rol üstleniyor. Norveç’te elektrikli ve hibrit otomobillerin pazar payı yüzde 52’yi geçti bile.

Yakın zamanda ülkemizde de çok daha fazla elektrikli aracın yollarda olmasını bekliyoruz. Değişim ve dönüşüm rüzgarından biz de etkilenceğiz. Kuşkusuz her değişimde bazı zorluklar yaşanır ancak bu fırsatları da beraberinde getirecektir. Özellikle girişimci bakış açısıyla konuyu ele aldığımızda bu aynı zamanda yeni iş modeli olanakları anlamına geliyor.

Elektrikli otomobillerin yaygınlaşmasıyla beraber oluşan ihtiyaçları karşılamak üzere uygulanabilecek iş fikirlerini sizin için derledim. Girişimcilere bu fikirleri uygulamadan önce mutlaka detaylı fizibilite ve pazar araştırmalarını yaparak ilerlemelerini tavsiye ederim. Burada yazdıklarım ise araştırmalarınız için bir başlangıç noktası olabilir. Sonuçta başarılı olmak için doğru zamanlama, yeterli pazar büyüklüğü ve finansmana ulaşılması çok önemli.

Şimdi hemen listeye geçelim:

1. Otomobil şarj netwörkü işletimi

Norveç gibi örneklere baktığımız zaman, çoğu otomobil kullanıcısının aracını evinde ve iş yerinde şarj edeceğini öngörebiliriz. Ancak şehirlerarası yolculuk veya evden ve işten uzun süreli uzakta kalma durumlarında şarj istasyonlarına ihtiyaç duyulacaktır. Ülkemizde şimdiden bu alanda yatırım yapan belli başlı firmalar var. Ancak pazarın ulaşabileceği büyüklük düşünülürse hala yeni oyunculara yer var.

2. Otomobil şarj ünitesi üretimi

Elektrikli otomobillerin yaygınlaşmasıyla, bu önemli bir ihtiyaç haline gelecek. Şarj ünitesinin birçok türü gündeme gelecektir. Ücretli, ücretsiz, hızlı şarj eden, aynı anda birçok araca hizmet verebilen vs. Bu alandaki ürünlerin cihaz üzerindeki yazılım, yeni değişen yönetmelik ve tariferelere adapte olabilme yeteneği ve uzaktan müdahale imkanlarıyla farklılaşmaları mümkün.

3. Elektrikli otomobillere özel navigasyon ve şarj uygulamaları

Elektrikli otomobil sahipleri araçlarını nerede şarj edebileceklerini navigasyon uygulamaları üzerinden görmek isteyecektir. Şarj edilecek noktanın kalan batarya seviyesi ve varılacak noktaya göre akıllı seçilmesi de aranan özellikler haline gelebilir.

4. Otomobil şarj tesisatı

Siteler, apartmanlar, AVM’ler, özel otoparklar, iş yerlerine ait otopark alanları… Bunların herbiri dış koşullara dayanıklı ve güvenli bir şekilde elektrik tesisatının otopark alanlarına eriştirilmesine ihtiyaç duyacaktır. Bu alanda hızlı, ekonomik ve kaliteli çözüm üreten firmalar ayrışacaklardır.

5. Evlere yönelik güneş enerjisi depolayan sistemlerin kurulumu

Elektrikli otomobil satın alacak birçok tüketici için çevre duyarlılığı da temel tercih sebepleri arasında yer alacaktır. Ancak, otomobilinizin elektriği fosil yakıtlardan üretiliyorsa çevre korumasına hiçbir katkınız olmayacaktır. Buna engel olmak isteyen tüketiciler, araçlarının elektriğini güneşten elde edecekleri sistemlere yatırım yapabilirler. Özellikle de müstakil evi olanlar burada ilk odaklanılabilecek tüketici grubu.

6. Otomobillerin eski bataryalarının evlerde değerlendirilmesi

Birçok elektrikli otomobil üreticisi bataryalarına 8 ile 10 yıl arasında bir süre için garanti veriyor. Daha eski bataryalarınsa performansı zamanla azalıyor ve otomobil için kullanışsız hale geliyor. Ancak bu bataryaların elektrik depolamak amacıyla güneş panelleriyle entegre bir şekilde veya tek başına kullanılması mümkün.

7. Otomobili düşük tarifeli zaman dilimlerinde şarj eden akıllı sistemler

Elektrikli otomobilini evinde şarj edenlerin elektrik faturalarının artacağı bir gerçek. Ancak şarj etme zamanınızı ve sürenizi doğru ayarlarsanız, faturanızdaki bu artış minimal olacaktır. Dolayısıyla elektrik tüketimini ölçüp fatura hesaplayan ya da şarjınızı tarifelere göre akıllı bir şekilde başlatıp bitiren sistemlere ihtiyaç duyulacaktır.

8. Otomobil batarya üretim teknolojisi geliştirilmesi

Gereken yatırım miktarı ve işin ölçeği açısından diğerlerinden ayrışan bir proje olmakla beraber, bu alanda başarılı çözümler geliştiren firmaların devasa ölçeklere ulaşabileceğinde kuşku yok. Batarya teknolojilerindeki başarılı çözümler, otomobilin yanı sıra birçok elektrikli araçta kullanılabilecektir.

9. Elektrikli otomobillere yönelik yol yardımı

Şarj istasyonlarının yoğun bulunmadığı bölgelerde veya uzun yolda kimi zaman elektrikli otomobillerin şarjının tükenmesi, batarya arızası gibi durumlarda hızlı müdahale edebilecek mobil ekip hizmeti bir sigorta planı kapsamında sunulabilir. Hızlı şarj, boş bataryanın dolusuyla değiştirlmesi veya basit arızaların tamiri bu kapsamda değerlendirilebilir.

10. Elektrikli otomobiller konusunda bilgi veren online içerik platformları

Özellikle de elektrikli otomobillerin yeni bir konsept olduğu şu dönemlerde, tüketicilerin bilinçlendirilmesi çok önemli. Elektrikli otomobillerle ilgili kafalarda birçok soru var. Menzilinin ne kadar olacağı, ne kadar ekonomik olduğu, nasıl ve ne sürede şarj edilebileceği, ikinci el değerinin ne olacağı bu sorulardan sadece bazıları. Tüm bu sorulara objektif yanıtlar verebilen tüketiciyi bilinçlendiren, yazılı, görsel içerik sunan platformlara da ihtiyaç duyulduğunda şüphe yok.


Almanya, 2018’de elektrikli araçların 3. büyük pazarı olacak

Otomotiv dünyasında elektrikli araç pazarında iştah kabartan bir tablo var. Ülkelerin çevre politikaları, giderek daha da bilinçlenen tüketiciler, daha kolay ulaşılabilir elektrikli şarj ağları gibi nedenler ile elektrikli araç satışları her geçen gün daha da artıyor.

Elektrikli araç satışında Çin’in yılın sonunda 1,2 milyon ile küresel pazarın lider ismi olarak kayıtlara geçmesi bekleniyor. Çin’de yapılan elektrikli araç satışları, onu ikinci sırada takip eden ABD’den bile neredeyse 2,5 katı daha fazla. Konu Avrupa’ya geldiğinde ise otomobil üretiminin lider ülkelerinden Almanya’nın Norveç’in gerilerinde yer aldığını görüyoruz.

Bloomberg’de geçtiğimiz Şubat ayında yayınlanan bir yazıya göre ise Avrupa’daki bu tablo 2018’in sonunda değişecek. Zira, şu anda Avrupa’da en büyük satışları Norveç yakalasa da uzmanlar, Almanya’nın bu sene elektrikli araç satışlarında Norveç’i geçeceğini öngörüyor. Norveç hükümeti, bir süredir elektrikli araç satışlarının artması için önemli vergi indirimlerini içeren bir program uyguluyor. En büyük amaç ise araçlardan üretilen karbondioksit emisyonunu azaltmak olarak kayıtlara geçiyor.

Avrupa’nın en yüksek nüfusa sahip ülkelerinden biri olan Almanya’nın yaklaşık 5,5 milyon nüfuslu Norveç’in karşısında, elektrikli araç satış miktarının bir başarı hikayesi olduğunu söylemek yanlış olur. Zira, 83 milyon nüfusu ile Almanya her ne kadar kamuoyunu elektrikli araç satın almaya teşvik etse de, ülke bu konuda yolun henüz başında. Ancak Almanya hükümetinin ülke çapındaki hızlı şarj ağının gelişimini finanse etmesi ile pazara her ay binlerce yeni elektrikli otomobil sürücüsü katılıyor.

Tesla, Avrupa’da pazar liderliğini kaybeder mi?
Elektrikli araç deyince akla ilk gelen otomobil markası elbette Tesla. Tesla, şu anda Avrupa pazarında lider olsa da, elektrikli araç satışlarının Ocak 2018 pazar paylarına baktığımızda Tesla model araçların ilk 5’te yer alamadığına tanık oluyoruz. Buradan Avrupa merkezli araç üreticilerin Tesla’nın öncülüğündeki pazara artık ayak uydurdukları ve tüketicilerin de kendi kıtalarına ait otomobil üreticilerini tercih ettikleri anlamını çıkarabiliriz.

Her ne kadar son sürat küreselleşmeye gitsek de, Avrupa’da artan milliyetçilik akımı da tüketicilerin kendi topraklarına ait ürünleri tercih etmelerini tetikliyor. Öte yandan son dönemde Avrupa ve ABD arasında yaşanan teknolojik krizler de iki kıta arasında soğuk rüzgarlar estirirken, bu durum tüketiciye de yansıyor olabilir. Ocak 2018’de elektrikli araç satışlarında ilk üçte Avrupa’da doğan otomobil markalarının olduğunu görüyoruz.

Avrupa Ocak 2018 Pazar Payı
1 VW e-Golf 1,985 7.69%
2 Renault Zoe 1,871 7.25%
3 BMW i3 1,867 7.23%
4 Mitsubishi Outlander PHEV 1,165 4.51%
5 Smart Fortwo ED 1,143 4.43%

Bu arada Audi, elektrikli otomobil konsepti olan E-Tron modelinin dağıtımına Avrupa’da 2019’un sonbaharında başlayacak. Porsche’nin de Tesla S ile yarışması beklenen aracı Mission E‘nin ise 2020’de yollara çıkması bekleniyor.



13 Nisan 2018 Cuma

Petrol Sanayi Derneği’nin yeni yönetim kurulu belirlendi

Petrol Sanayi Derneği’nin bugün gerçekleşen olağan genel kurulunda yeni yönetim kurulu belirlendi
Petrol Sanayi Derneği’nin (PETDER) Olağan Genel Kurul Toplantısı, İstanbul Conrad Otel’de 13 Nisan 2018 tarihinde yapıldı.Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda PETDER’in geçmiş döneme ait faaliyetleri ve 2018 yılı bütçesi Genel Kurul’un onayına sunuldu, Yönetim ve Denetim Kurulu üyeleri seçildi.

Toplantının açılış konuşmasını, Ocak 2015 tarihinden bu yana PETDER Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenen Martin Thomsen gerçekleştirdi. PETDER’in 22 yıldır, sadece güvenilir ve objektif bir bilgi kaynağı olarak değil, aynı zamanda etkin ve etkili bir savunucu olarak akaryakıt sektörünü temsil ettiğini belirten Thomsen, Derneğin yaklaşık %85 pazar payı temsil gücüyle, ülkenin her köşesindeki 20 milyondan fazla araca daha iyi akaryakıt, hizmet ve ürün sağlamak amacıyla paydaşlarıyla birlikte çalışmalarına yoğun bir şekilde devam ettiğini ifade etti.

Olağan Genel Kurul Toplantısı sonrasında gerçekleşen ilk Yönetim Kurulu Toplantısında, Petrol Ofisi CEO’su Selim Şiper Yönetim Kurulu Başkanlığına, Yaşar Taşkıran Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığına, Ahmet İzzet Eke ise Muhasip Üyeliğe seçildi.

Yönetim Kurulu Başkanı seçilen Selim Şiper yaptığı konuşmasında, sektörün 100’ün üzerinde dağıtıcı, 102 depolama tesisi, 13 bin bayi, 150 bin çalışanı ile yaklaşık 140 milyar TL’lik bir büyüklüğe ulaştığına dikkat çekti. Şiper, “PETDER çatısı altında tüm üyelerimiz ile birlikte; ulaşım, inşaat, altyapı projeleri ve endüstriyel faaliyetlere yakıt tedarik ederek, Türkiye’nin en dinamik sektörlerinden birisi olarak, ekonomik istikrarın devamına katkı sağlamaktan büyük gurur duyuyoruz” dedi. Selim Şiper, “Önümüzdeki dönemde de, rekabetçi pazarı tam olarak özümsemiş bir serbest piyasa yapısı içinde, Türkiye’nin büyümesi ve halkımızın refahı için çok daha güçlü bir şekilde faaliyetlerimizi sürdürmeye kararlıyız” diye konuştu.

PETDER’in yeni Yönetim Kurulu aşağıdaki isimlerden oluştu:

Yönetim Kurulu Başkanı:

Selim Şiper(Petrol Ofisi A.Ş.)

Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı:

Yaşar Taşkıran(Total Oil Türkiye A.Ş.)

Muhasip Üye:

Ahmet İzzet Eke(Aytemiz Akaryakıt Dağıtım A.Ş.)

Yönetim Kurulu Üyeleri:

Martin Thomsen(BP Petrolleri A.Ş.)

Ekrem EKMENCİ(Opet Petrolcülük A.Ş.)

Ahmet Erdem(The Shell Company of Turkey Ltd.)

Mustafa Ergi(Altınbaş Petrol ve Ticaret A.Ş.)

Çağdaş Demirağ(Turkuaz Petrol Ürünleri A.Ş.)

Denetim Kurulu:

Hidayet Kaya

Süleyman Yıldırım

Mahmut Kaya Ertürk

Fotoğraf İsimler (soldan sağa)

Çağdaş Demirağ(Turkuaz Petrol Ürünleri A.Ş.)

Ahmet İzzet Eke(Aytemiz Akaryakıt Dağıtım A.Ş.)

Yaşar Taşkıran(Total Oil Türkiye A.Ş.)

Selim Şiper(Petrol Ofisi A.Ş.)

Martin Thomsen(BP Petrolleri A.Ş.)

Mustafa Ergi(Altınbaş Petrol ve Ticaret A.Ş.)

Ekrem EKMENCİ(Opet Petrolcülük A.Ş.)

Niyazi İlter(Petrol Sanayi Derneği Genel Sekreteri)


Dünyanın ilk elektrikli yolu açıldı

Elektrikli arabaların şarj ve sürüş menzili sorununu ortadan kaldırmak için İsveçli eRoadArlanda şirketi 2 kilometrelik bir yolu araçları şarj edebilecek şekilde yeniden tasarladı.

Sürüş anında elektrikli arabaların ve ağır vasıtaların bataryalarını şarj edebilen dünyanın ilk elektrikli yolu İsveç'te açıldı.

Başkent Stockholm yakınlarındaki umuma açık yola 2 kilometre uzunluğuna elektrikli ray döşenerek kurulan sistem için hükümetin ilgili kurumları şimdiden genişletme planlarını hazırlamış durumda.

İsveç'in 2030 yılı itibarıyla ülkeyi fosil yakıtlardan temizleme planları kapsamında ulaştırma sektöründeki fosil yakıt kullanımında yüzde 70 oranında düşüş gerekiyor.

İsveç hükümeti geçtiğimiz günlerde dizel arabaların yerel yönetimler tarafından yasaklanabilmesini sağlayan teklifi kabul etmişti. İsveçt'te 1.3 milyon dizel arabayı etkileyecek düzenlemeyle sadece elektrikli araba kullanımı bile zorunlu hale getirilebilecek.

Şarj edebilen elektrikli yol Stockholm'de bulunan Arlanda Havalimanı ile yakınlardaki bir lojistik bölgesini birbirine bağlıyor. Böylelikle elektrikli araçların şarj sorunu probleminin çözülmesi ve batarya üretiminin ekonomik hale gelmesi bekleniyor. Üstelik karbon emisyonu da yüzde 90 azalacak.

ELEKTRİKLİ ARABA BATARYALARI KÜÇÜLECEK

Yoldan enerji transferi yola gömülen ikili ray sistemi ve aracın altına monte edilen hareket edebilen bir mil üzerinden sağlanıyor. Araç sollama yaptığında mil otomotik olarak bağlantısını kesiyor ve daha sonra tekrar otomatik olarak yola entegre oluyor.

Elektrikli yol, sadece araç üzerinde olduğu zaman enerji yüklenen 50 metrelik bölümlere ayrılmış. Araç durduğunda mevcut kısımda bağlantı kesiliyor. Sistem aracın enerji tüketimini de hesaplayabilen ve elektrik maliyeti araç ve kullanıcı başına tahakkuk ettiriliyor.

Yol üzerindeki şarj noktalarının aksine, dinamik şarj teknolojisi araçların bataryalarının daha küçük olmasına da imkan vereceği için üretim maliyetlerini de düşürecek.

MALİYETİ TRAMVAYIN ELLİDE BİRİ

Yolu ilk test eden ise PostNord ismindeki bir lojistik firmasına ait olan ve daha önce dizel yakıt kullanan bir kamyon oldu. Projeyi geliştiren eRoadArlanda firmasının tepe yöneticisi Hans Säll, şu an ki mevcut araçların ve yolların bu teknolojiye kolaylıkla uyum sağlayabileceğini belirtiyor.

Şarj edebilen elektrikli yol teknolojisinin maliyeti ise kilometre başına 1 milyon euro. Bu bedel şehir tramvay hattı maliyetinin 50'de biri.

İsveç'te toplam yarım milyon kilometre yol olduğunu ve bunların 20 bin kilometresinin otoban olduğunu belirten Säll sadece bu mesafenin elektriklendirilmesinin dahi yeterli olduğu iddiasında.



ALMANYA İLE GÖRÜŞMELERE BAŞLANDI

Ülkede iki otoban arasında 45 kilometre üzerinde bir mesafe olmaması ve elektrikli arabaların halihazırda bu mesafeyi şarjsız gidebilmesi ulaşımı sorunsuz hale getirmek için yeterli. Kimileri için 5 bin kilometrelik sistemin kurulması dahi hedefler için yeterli olacak.

Yolun üzerinde enerji olmadığını belirten eRoadArlanda yetkilileri ikili rayın duvardaki prizlerden farksız olduğunu belirtiyor. Elektrik akımı 5-6 santimetrelik alt yüzeyden geliyor. Yapılan testlerde yola tuzlu su dökülmesi durumunda dahi enerjinin sadece 1 volt olduğu tespit edilirken bunun çıplak ayakla yürümeye engel teşkil etmediği açıklandı.

İsveçli bir bakanın da hazır bulunduğu törenle açılan yol için Almanya'da Berlin'de de kurulması için görüşmelere de başlandığı bildirildi.

iTaksi ilk 4 ayında 110 bin sefer yaptı

İstanbullular, İBB’nin ‘Akıllı Ulaşım Sistemleri’nin bir parçası olan iTaksi’ye çabuk ısındı. Kredi kartı ve İstanbul Kart ile ödeme yapabildiği uygulama ilk 4 ayında 115 bin telefona indirildi ve 110 bin yolculuk yapıldı.

Taksi kullanımına standart getirmek için İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından uygulamaya başlanan iTaksi uygulaması 4. ayını geride bıraktı. Trafikte boş dolaşan taksi sayısını düşürerek yoğunluğu azaltan, yolculara en yakın aracı yönlendirme, kredi kartı ve İstanbul Kart ile alternatif ödeme imkânı sunan, müşterilerin memnuniyetlerini şoförleri oylayarak anında geri bildirebildiği iTaksi kısa sürede yaygınlaştı.

100 BİNE HEDİYE

Yolcular iTaksi uygulaması üzerinden 4 ayda 110 bin yolculuk yaptı. iTaksi,100 bininci yolculuğunu özel bir uygulamaya da imza attı. Seferi yapan yolcuya uygulama üzerinden ulaşan iTaksi, özel bir hediye hazırladı ve iTaksi resmi Twitter hesabından “100 bininci seyahati yapan üyemize teşekkür ederiz. Hediyesi kendisine teslim edilmek üzere yola çıktı” mesajını paylaştı.

Taksi Yönetim Merkezi (TYM) ile tüm taksilerin tek bir merkezden yönetildiği sistem sayesinde yolcuların ve sürücülerin her türlü talep ve şikâyetlerine kesintisiz olarak geri dönüş yapılıyor. Araçta unutulan eşyalar için de hizmet veren TYM sistemi sayesinde gerekli kontroller yapıldıktan sonra araç ve yolcu yeniden buluşturuluyor. Güvenliği de ön planda tutan iTaksi’lerde tehlikeli durumlarda kullanılmak üzere ‘panik butonu’ bulunuyor. Şoför tarafından kullanıldığında aracın lokasyonunu emniyet birimlerine iletiyor. Buton sayesinde olaylara anında müdahale edilebiliyor. Araç içi kameraları ise devamlı kayıt yaparak adli ya da savcılığa intikal eden bir olayla ilgili bilgilendirme ve yasal talep halinde İBB Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü (TUHİM) aracılığıyla taksi içi görüntülerinin iletilmesini sağlıyor.

YENİ NESİL TEKNOLOJİ

Gazete Habertürk'ten Can Mete'nin haberine göre iTaksi projesi, gelişen teknolojilere uyum sağlamak adına devamlı olarak güncel tutuluyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, taksilerin tepe lambalarını teknolojik hale getirmek için yeni bir proje yürütüyor. İlk olarak 27 Mart tarihinde gündeme gelen sistem hayata geçirildiğinde taksilere takılacak tepe lambaları araç boş olduğunda yeşil, dolu olduğunda kırmızı, rezerve olduğunda ise turuncu renkte yanacak. Tepe lambalarına yerleştirilen sensörler sayesinde sıcaklık, nem oranı, gürültü düzeyi, hava kalitesi, trafik yoğunluğu gibi veriler de toplanarak merkeze aktarılacak.

155 BİN İNDİRME, 500 BİN ÇAĞRI

Yolcuların, İBB tarafından yetkilendirilmiş ve sisteme kayıtlı taksileri, mobil uygulama üzerinde sorgulayabildiği, çağrı yapılabilen ve puanlanabilen uygulama ilk 4 ayda Android ve IOS tabanlı 155 bin telefona indirildi. Toplam 500 bin çağrı alındığı iTaksi uygulamasıyla an itibarıyla 110 bin yolculuk barajı aşıldı. Şu ana kadar araçta unutulan tablet, bilgisayar, gözlük, valiz, anahtar, cüzdan gibi 20 eşya sistem sayesinde sahiplerine teslim edildi.

7 Nisan 2018 Cumartesi

HGS'de abone sayısı 11.27 milyona yükseldi

Otoyol ve köprü geçişlerinde kullanılan Hızlı Geçiş Sistemi'nde (HGS) abone sayısı 11,27 milyonu bulurken,Otomatik Geçiş Sistemi'nde (OGS) 1,96 milyona yükseldi.

Karayolları ve PTT genel müdürlüklerince hazırlanarak 17 Eylül 2012'den itibaren kullanılmaya başlanan HGS, gişelerden durmaksızın geçmeye imkan sağlıyor.

HGS etiketi kullanan araçların otoyol şeritlerine giriş ve çıkış verilerine göre ödemeleri gereken ücret hesaplanarak, müşterinin HGS'ye bağlı hesabından tahsil ediliyor.

HGS etiketi bulunan ancak sistem tarafından algılanmayan araçlarda ise görevliler, plakadan araçların HGS etiketlerinin olup olmadığını kontrol ederek, geçiş ücretlerini hesaplarından düşüyor.

OGS ise araç içine yerleştirilen elektronik bir cihaz sayesinde köprü ve otoyollardan duraksamadan geçmeyi sağlıyor.

Otoyola girişine müsaade edilen her türlü araç sınıfı OGS ve HGS etiketini kullanabiliyor. Ülke genelinde 172 OGS giriş ve 190 OGS çıkış, 184 HGS giriş ve 217 HGS çıkış gişesi işletmeye açık bulunuyor.

HGS'nin hizmete girdiği günden ocak ayı sonuna kadar 1,96 milyon OGS, 11,27 milyon da HGS abone sayısına ulaşıldı.

Gümrük kapılarından da ceza tahsili

Söz konusu geçiş ücretleri ve idari para cezalarının tahsilinin gümrük kapılarında da gerçekleştirilmesi planlanıyor. Bu kapsamda yürütülen altyapı çalışmalarının tamamlanarak, ilgili sistemlerin bu yıl hizmete açılması hedefleniyor. Ayrıca, tahsilatların maliye vezneleri, PTT şubeleri, ağırlık kontrol merkezleri ve elektronik sistemler üzerinden online yapılması öngörülüyor.

SGS ile şerit tercihi ortadan kalkıyor

Serbest Geçiş Sistemi (SGS) ile ücret toplama noktalarında şerit tercihi yapma zorunluluğu ortadan kalkıyor.

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde, Mahmutbey, Muallimköy ve Seferihisar ücret toplama istasyonlarının hizmete girmesinin ardından, geçen yıl da FSM Etiler Kavşağı, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Mecidiye ve Çamlıca ücret toplama istasyonlarında SGS kurulumu tamamlanarak hizmete açıldı.

İflas edecek demişlerdi! Satış rekoru kırdı

Tesla, üretimde gaza bırakarak mart ayının son çeyreğinde 2 bin adedi geçtiğini açıklarken yılın 3 ayında 8130 adet Model 3 teslim edildiği doğrulandı.

Tesla, yılın ilk çeyreğindeki üretim ve teslimat verilerini açıkladı. Üretimi çok tartışılan Model 3'ün ABD içerisinde en çok satan elektrikli araba olduğunu doğrulayan şirket 8130 adet Model 3 satıldığını belirtti.

Tesla ve Model 3 böylelikle, 3375 adet satan en yakın rakibi General Motors'un Chevy Bıolt EV modelini ikiye katlamış oldu.

Öte yandan, kimi kaynaklar 2 ve 3. sırada da Tesla'nın diğer elektrikli araçları Model S ve Model X olduğunu iddia ediyor. Resmi olarak doğrulanmasa da bu iddianın nedeni Tesla'nın coğrafi olarak detaylandırma yapmaması. Bilançolardaki yıllık gelir dikkate alınarak filtrelenen sonuçlara göre 4700 ile 5900 adet arası Model S ve 4-5 bin arası da Model X satılma ihtimali bulunuyor.

Tesla'nın bu performansı Model 3'ün gerisinde kalsa da diğer üreticilerin rahatlıkla önünde. Hibrid araçlar sıralamaya dahil edildiğinde dahi Model 3 zirvedeki yerini koruyor. Ocak - mart arasında Toyota'nın ürettiği Prius Prime 6468 adetle 2. sırada

VERGİ HESABI MI YAPIYOR?

Tesla sonuçlarındaki bir diğer önemli gelişmede de üretim hızının artmış olması. Şirket, mart ayının son haftasında 2020 adet aracın üretildiğini söylüyor. Hatırlanacağı üzere son haberlere göre Tesla'nın kurucusu Elon Musk'ın yeniden merkeze geldiği ve üretim hattının başında durmaya başladığı belirtilmişti.

ABD merkezli şirket bu performansı sürdürülebilir bir seviyeye taşırsa uzmanlara göre hiçbir elektrikli aracın Tesla satışını yakalama ihtimali şimdilik ufukta görünmüyor ancak Tesla'nın federal vergiyi 2. değil 3. çeyrekte tahakkuk ettirmek için toplam üretim bazında 200 bininci aracın teslimatını yavaşlatmak için işleri ağırdan alabileceğini söyleyenler de yok değil.




Taksilerde yeni dönem

Birleşik Taksi Şoförleri Derneğinin desteklediği, akıllı telefonlara indirilen @taksi uygulamasıyla müşterilere VIP araç, kredi kartı ile ödeme, panik butonu ve taksi rezervasyonu olanakları sunuluyor

Birleşik Taksi Şoförleri Derneği Başkanı Hüseyin Duman ve @taksi Genel Müdürü Birtan Pabuçcu, @taksi uygulamasını bir basın açıklamasıyla tanıttı.

Duman, 2 yıldır Uber'le hukuki olarak mücadele ettiklerini ifade ederek, "Biz halkımızın, müşterilerimizin ne istediğini çok iyi biliyoruz ve bunların tespitini yaptık. Taksiciler olarak kendimizi geliştirmek zorunda olduğumuzu çok iyi biliyoruz. Bu nedenle bu şirkete bir uygulamayla karşılık vermek istedik." dedi.

Araçların ve şoförlerin kalitesini yükseltmeyi istediklerini dile getiren Duman, @taksi ile "ileri sürüş teknikleri", "diksiyon", "yabancı dil" ve "ilk yardım" eğitimleri vermeyi planladıklarını belirtti.

Duman, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ticari kullanım kartı verdiğine değinirken, "Bu kart 100 lira karşılığında veriliyor. Bunun en az 5-6 aylık eğitimle verilmesini talep ediyoruz. Sadece aracın kalitesiyle bir mesleğe kalite gelmez. Şoförün haklarını vererek, şoförü ezmeyerek, şoförün kalitesini yükseltirseniz o zaman bu mesleğe kalite gelir. Şoförün üzerinde ekonomik baskı var. Bunların azaltılması için gerekli çalışmaların yapılması lazım. Şoförlük yapacak kişinin tamamen sabıka kaydı, psikoteknik belgesi, sağlık raporu olmak zorunda. Biz, herkesin ticari taksi sürücüsü olmasını istemiyoruz. Lisanslı kişiler bu mesleği yaparsa o zaman kalitenin artacağını düşünüyoruz." diye konuştu.

Müşteri şikayetlerini, "taksi şoförünün kısa mesafe yolcusu almak istememesi", "araçların kalitesi", "şoför davranışları" şeklinde sıralayan Duman, uygulamanın tarifelerine ilişkin şunları kaydetti:

"Turkuaz taksi ve siyah taksi olarak UKOME'de karar çıktı. Şu anda taksilerimiz buna geçiyor. VIP yani siyah taksi yüzde 100 farklı tarifeyle, turkuaz taksi ise yüzde 15 farklı tarifeyle çalışıyor. Turkuaz taksinin özelliği D segmenti ve üstü araçlar olması. Bu da uygulamanın içerisinde yer alıyor. Müşteriler taksileri aplikasyon üzerinden çağırabilirler."

"VIP araçları bugün itibarıyla uygulamamıza dahil ettik"

@taksi Genel Müdürü Birtan Pabuçcu da @taksi uygulamasının derneğin üyeleriyle kurduğu bir oluşum olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:

"Bin 500'ü geçkin üyemiz var ve her geçen gün artıyor. Yaptığımız kampanyalarla ciddi yolcu sayısına ulaştık. Teknolojiyi kullanarak geliştirilen uygulamayla derneğe katkı verip, derneğin şoförlere eğitim vermesini sağlamayı planlıyoruz. Şu an uygulamamızda 3 çeşit taksimiz var. Bunların da hepsi kanuna uygun ve yasal taksimetre ile çalışıyor. Uber, taksimetresiz çalıştığı için Avrupa'da birçok ülkede yasak. Ülkemizde de bu kanun geçerli. Biz bu kanuna uygun çalışıyoruz ve çalışacağız. Karşı tarafın da bu yasalara uymasını bekliyoruz. Bütün dünyada taksiler lisanslıdır ve kamu kurumlarının belirlediği kriterlere göre çalışır. Biz yasalız, diğerleri merdiven altı."

Hızla yayılmayı ve müşterilere daha kaliteli hizmet sunmayı hedeflediklerini ifade eden Pabuçcu, "Uygulamamızda 3 çeşit aracımız var. İstanbullu yolcularımız uygulamayı ücretsiz olarak telefonlarına indiriyor. Şu anda 2 ilde pilot çalışmamız devam ediyor. Yoğun talep de var. Uygulamayı indirdikten sonra kredi kartı veya BKM Ekspres hesaplarıyla yolcularımız sisteme üye olup, tek tuşla taksi çağırabilirler. VIP araçları bugün itibarıyla uygulamamıza dahil ettik. 16 tane havalimanı çevresinde var. Bunların sayısının artmasıyla uygulamada daha fazla yer vereceğiz lüks taksiye. Her gelen şikayeti tek tek değerlendiriyoruz, personelimiz tarafından dönüş sağlanıyor. İlerleyen günlerde sayıların artmasıyla müşterilerimize daha geniş kapsamlı olarak sunmaya devam edeceğiz." diye konuştu. 

Xiaomi akıllı dikiz aynası üretti!

Farklı alanlarda teknolojik cihazlar üreten Xiaomi, yeni bir teknoloji ile gündemde. Firma şimde de akıllı dikiz aynası üretti. akıllandırdı.


Akıllı telefon üretimde yeni bir çığır açan Çinli marka Xiaomi ile akıllanan ürünler kervanına dikiz aynaları da katıldı. Firma, Xiaomi Mi Smart RearView adını verdiği yeni akıllı dikiz aynasını tanıttı.

Sadece siyah renk

6.86 inç büyüklüğünde 1280x480p dokunmatik bir ekrana sahip olan Xiaomi Mi Smart RearView, sadece siyah renk seçeneğine sahip. 1280x480 piksel dokunmatik bir ekrana sahip olan cihaz 3 Nisan'da satışa sunulacak.

Düşük ışıkta bile çalışacak

Uzay araçlarında kullanılan alüminyum malzeme ile üretilen akıllı dikiz aynası, düşük ışıkta bile çalışmasına imkan sağlayan Sony IMX291 sensörlü bir kameraya ev sahipliği yapıyor. Söz konusu kamera 150 derecelik geniş açıya ve f1.8 diyafram açıklığı ile de dikkat çekiyor.

Video kaydı da yapılabiliyor

Akıllı dikiz aynasında bulunan kamera hem yolu hem de araç içini kayıt edeiliyor. Kayıt edilen videoları kullanıcılar mobil uygulama üzerinden de takip edebiliyor. 999 Yuan fiyat etiketine sahip olan (yaklaşık 650 TL) akıllı dikiz aynası 3 Nisan'da satışa sunulacak. Ürünün Türkiye'de de ithalatçı garantisi ile satılması bekleniyor.



Google Haritalar çevrimdışı nasıl kullanılır!

Google Haritalar'ı internete ihtiyaç duymadan kullanmanın pratik çözümü.


Google Haritalar, en güvenilir navigasyon kaynaklarından biri olduğu için işe gidip geldiğimiz zamanlar bazen hayat kurtarıcı olabiliyor. Harita'nın sorunsuz çalışması için her zaman iyi ve istikrarlı bir internet bağlantısına ihtiyacımız var maalesef.

Maalesef diyorum çünkü bazen ülkemizde altyapıdan kaynaklı olarak bizi ortada bırakmayı başaran düzensiz bant genişliği sorunları ile karşı karşıyayız. Ayrıca yurtdışı gibi internet erşiminin her zaman mümkün olmadığı lokasyonlarda da Google Haritalar'ı kullanmak mümkün olmayabilir.

Ancak, Google Haritalar'ın bunun için de bir çözümü var. Dolayısıyla, bir seyahat için hazırlanıyorsanız veya başka bir ülkeye seyahat ediyorsanız, Google tarafından sunulan çevrimdışı haritalar özelliğini kullanabilirsiniz. Özellik, herhangi bir alanın haritasını indirerek, internet bağlantısı olmadan kullanabilmenizi sağlar. Dolayısıyla, bu özellik sayesinde Google Haritalar'dan hem Android hem de iOS kullanıcıları gündelik hayatlarında oldukça kullanışlı bir şekilde yararlanabilmektedir.

Bu özellikten siz de yararlanmak istiyorsanız, aşağıdaki yönlendirmeleri izleyerek nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz.

Adım 1: Google Haritalar uygulamasına açınız.

Adım 2: İlk olarak internete bağlı olduğunuzdan emin olunuz. Google hesabınız ile uygulamaya giriş yapınız.

Adım 3: Bulunduğunuz bölgeyi veya gideceğiniz bir bölgeyi bularak işaretleyiniz.

Adım 4: Aşağıda çıkan bölgenin sokak veya cadde adını tıklayarak ''daha fazlası'' seçeneğini tıklayınız.

Adım 5: Çevrimdışı haritaya indir seçeneğini seçiniz.

Artık indirdiğiniz bölgeleri haritalar uygulamasında internete ihtiyaç olmadan kullanabileceksiniz.


Otomotiv, kendi rekorunu solladı

Türkiye ihracatının lider sektörü otomotiv, her ay elde ettiği başarılarla rekor kırmayı geleneğe dönüştürdü. Mart ayında yüzde 16 artışla 3,1 milyar dolar ihracat yapan otomotiv, böylece şubatta tüm zamanların rekorunu 30 günde tazeledi.

OİB Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Sabuncu: “Otomotivin tek başına gerçekleştirdiği ihracat, mart itibariyle Türkiye’nin toplam rakamının beşte birini aştı. Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 17,5 artışla 8 milyar 228 milyon dolar ihracat yaparak Türkiye ihracatında ilk sıradaki yerimizi koruduk. Mart ayı ihracatında Otomotiv Yan Sanayinde yüzde 20 ve Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlarda yüzde 24 olmak üzere yüksek oranlı artışlar temel belirleyici oldu.”

Türkiye ihracatının 12 yıldır üst üste lider sektörü otomotiv endüstrisi, her ay yeni bir rekora imza atmayı geleneğe dönüştürdü. Otomotiv sektörü, Şubat 2018 dönemindeki 2,8 milyar dolar ile kırdığı aylık bazdaki tüm zamanların ihracat rekorunu Mart 2018’de tazeledi.

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine otomotiv sektörü, geçen mart ayında bir önceki senenin aynı dönemine göre yüzde 16 artışla 3 milyar 146 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Şubat 2016’dan itibaren son 26 aydır ihracatta artışı devam ettiren sektör, mart ayında ise tarihinde ilk kez 3 milyar doların üzerinde satış yaptı. Ülke ihracatındaki payı yüzde 21’e ulaşan otomotivin, böylece tek başına gerçekleştirdiği ihracat Türkiye’nin toplam rakamının beşte birini de aştı.

OİB Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Sabuncu, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 17,5 artışla 8 milyar 228 milyon dolar ihracat yapan otomotiv endüstrisinin Türkiye ihracatında ilk sıradaki yerini koruduğuna dikkat çekti. Orhan Sabuncu, mart ayındaki artışta da ürün gruplarından Otomotiv Yan Sanayinde yüzde 20 ve Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlarda yüzde 24 olmak üzere yüksek oranlı artışların temel belirleyici olduğunu söyledi. Orhan Sabuncu, “En büyük pazarımız Almanya’ya Yan Sanayide yüzde 16 artış kaydederken, yine büyük pazarlarımızdan Fransa’ya Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlarda yüzde 66 artış başarısı gösterdik” diye konuştu.

Otomotiv yan sanayinde artış yüzde 20

Ürün grupları bazında bakıldığında, mart ayında Otomotiv Yan Sanayi ihracatı yüzde 20 artışla 1 milyar 46 milyon dolar oldu. Binek Otomobil ihracatı yüzde 9 artarak 1 milyar 275 milyon dolar, Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlar ihracatı yüzde 24 artışla 553 milyon dolar ve Otobüs-Minibüs-Midibüs ihracatı da yüzde 16 artarak 176 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Otomotiv yan sanayinde en fazla ihracat yapılan ülke olan Almanya’ya ihracat yüzde 16 artarken, yine önemli pazarlardan Fransa’ya yüzde 37, ABD’ye yüzde 42, Polonya’ya yüzde 35, Rusya’ya yüzde 60 ihracat artışı yaşandı.

Binek otomobillerde en fazla ihracat yapılan ülke olan İtalya’ya ihracat yüzde 26 artarken, önemli pazarlardan Belçika’ya yüzde 23, İsrail’e yüzde 22, Hollanda’ya yüzde 150 arttı, Almanya’ya ise yüzde 23 düşüş oldu.

Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlarda en fazla ihracat yapılan ülke olan Birleşik Krallık’a geçen yıl ile hemen hemen aynı değerde ihracat yapılırken, Fransa’ya yüzde 66, Slovenya’ya yüzde 31, Almanya’ya yüzde 28 artış kaydedildi.

Otobüs-Minibüs-Midibüs ürün grubunda ise en fazla ihracat yapılan ülke olan Almanya’ya yüzde 49 artış görülürken, Fransa’ya yüzde 18, İtalya’ya yüzde 63 artış yaşandı.

Almanya’ya ihracat yüzde 10 arttı

Ülke bazında bakıldığında da en büyük pazar olan Almanya’ya ihracat mart ayında yüzde 10 artışla 452 milyon dolar oldu. Almanya’ya olan artışta Otomotiv Yan Sanayi ihracatının yüzde 16, Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlar ihracatının ise yüzde 28 artması etkili oldu.

Martta en büyük ikinci pazar olan İtalya’ya ihracat yüzde 21 artışla 405 milyon dolar, üçüncü büyük pazar Fransa’ya ise 26 artışla 330 milyon dolar olarak kaydedildi. İtalya’ya yönelik artışta Binek Otomobiller ihracatının yüzde 26, Yan Sanayi ihracatının yüzde 12, Fransa’ya yönelik artışta da Yan Sanayi ihracatının yüzde 37, Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlar ihracatının yüzde 66 artması etkili oldu.

AB ülkelerine ihracat yüzde 16 arttı

Ülke grubu bazında da yüzde 79 pay ile ilk sırada yer alan Avrupa Birliği Ülkelerine ihracat martta yüzde 16 artışla 2 milyar 495 milyon dolar oldu. Yılın üçüncü ayında alternatif pazarlar arasında yer alan Afrika Ülkelerine yüzde 57, Bağımsız Devletler Topluluğu Ülkelerine yüzde 53 ihracat artışı yaşandı.


2018 yılının ilk 3 ayına ilişkin yurtiçi otomobil satış rakamları

VOLKSWAGEN
Toplam satış: 12821

HYUNDAI
Toplam satış: 9396

FIAT
Toplam satış: 9050

TOYOTA
Toplam satış: 7408

SKODA
Toplam satış: 6636

HONDA
Toplam satış: 6297

FORD
Toplam satış: 5969

OPEL
Toplam satış: 5884

DACIA
Toplam satış: 5835

PEUGEOT
Toplam satış: 5472

NISSAN
Toplam satış: 5145

MERCEDES-BENZ
Toplam satış: 4372

AUDI
Toplam satış: 3598

BMW
Toplam satış: 3215

SEAT
Toplam satış: 2758

CITROEN
Toplam satış: 2621

KIA
Toplam satış: 1817

VOLVO
Toplam satış: 1055

JEEP
Toplam satış: 515

SUZUKI
Toplam satış: 512

LAND ROVER
Toplam satış: 391

SUBARU
Toplam satış: 365

MAZDA
Toplam satış: 273

MINI
Toplam satış: 253


Rusya'da sigorta şirketleri zorunlu trafik branşından çıkıyor

Rus sigorta şirketleri zorunlu trafik sigortası branşından çıkışı sürdürüyorlar ve Rusya Ulusal Derecelendirme Kurumu (NRA) tarafından tahmin edilen 9 şirket daha bu yıl bu branştan çıkmayı planlıyor.

Rusya'da geçtiğimiz yıl 11 sigorta şirketi zorunlu trafik sigortası branşından ayrıldı. Ulusal Rating Kuruluşu NRA'nın raporunda, zorunlu trafik sigortası tarife yelpazesinin bu yıl genişlememesi halinde, segmentte çalışan toplam sigorta şirketi ayısının 50'nin altına düşebileceği belirtildi. Bugün itibariyle, Rusya Sigorta Şirketleri Birliği'nin verilerine göre, şu anda 59 şirket zorunlu trafik sigortası satıyor. 2017 yılında 11 şirket piyasadan ayrıldı, bunlardan 6 tanesi zorunlu trafik sigortası lisanslarını gönüllü olarak teslim etti.

NRA uzmanları, 2017 sonuçlarına göre 16 sigorta şirketinin zorunlu trafik sigortası hasar geri ödeme oranının% 77'yi aştığını belirtiler. 9 sigorta şirketi için bu geri ödeme oranı, portföylerindeki büyük zorunlu trafik sigortası payı nedeniyle finansal istikrarında risk oluşturmakta. (% 30'dan fazla). Bunlar arasında ROSGOSSTRAKH, ARMEETS, HOSKA, Sibirsky Dom Strakhovaniya, ANGARA, POVOLZHSKIY Sigorta İttifakı, TALISMAN, NADEZHDA ve SERVICRESERVE bulunuyor. NRA uzmanları bu şirketlerin yükümlülüklerini yerine getiremediğine inanıyor.

2018 yılının ilk çeyreğinde söz konusu branşta üretim 2017 yılının aynı dönemine göre% 3 azaldı. Rusya Sigorta Şirketleri Birliği raporuna göre, hasar ödeme tutarı ise % 28 azaldı. Söz konusu branşta pazar payında RESO-Garantia % 16,9 pay ile ilk sırada, AlfaStrakhovanie % 12.7 ile ikinci, ROSGOSSTRAKH % 8,4 ile üçüncü sırada yer alıyor.


O polis memuru göreve iade edildi

İstanbul’da durdurduğu çakar lambalı araçta İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci çıkınca hakkında idari soruşturma başlatılan ve açığa alınan polis memuru görevine iade edildi.
İstanbul Valiliğince gönderilen tebliğ yazısı üzerine polis memuru N.Ç. eskiden görev yaptığı Bayrampaşa’ya döndü.

Hürriyet’in gündeme getirdiği haberde polis memuru N.Ç., 28 Şubat tarihinde İstanbul’da durdurduğu çakar lambalı araçla ilgili işlem yapmak isterken, araçta bulunan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü ve yanındakilerle tartıştığı için açığa alınmıştı.

İstanbul Valiliği'nden çakar uyarısı!

Valilik, geçiş üstünlüğüne sahip olmayan araçlardaki ışıklı ve sesli uyarı cihazlarının söktürülmesi uyarısında bulundu.

İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına, 39 ilçe kaymakamlığına, İl Emniyet Müdürlüğüne, İl Jandarma Komutanlığına, tüm kamu kurum ve kuruluşlarına gönderdiği yazıyla geçiş üstünlüğüne sahip olmayan araçlardaki ışıklı ve sesli uyarı cihazların söktürülmesini istedi.

Vali Vasip Şahin imzasıyla gönderilen yazıda, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 71. maddesi ve Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin 141. maddesi ile geçiş üstünlüğüne sahip araçlar ve bu hakkın hangi hallerde ve ne şekilde kullanılacağının hükme bağlandığı hatırlatıldı.

Yoğun araç trafiğine sahip İstanbul'da geçiş üstünlüğü hakkına sahip olmadığı halde bazı kamu kurum ve kuruluşlarına ait araçlara mevzuata aykırı olarak ışıklı ve sesli uyarı cihazlarının takıldığı ve başta emniyet şeridi ihlalinde bulunularak, trafik seyrinin tehlikeye düşürüldüğü, bu hakkı kullanmak durumunda olan ambulans, itfaiye, polis araçları gibi araçların zamanında gidecekleri yere ulaşamamaları sonucunda da yine can ve mal kayıplarına neden olduklarının, vatandaşlardan valiliğe intikal eden şikayetlerden ve yapılan denetimlerden tespit edildiği aktarıldı.

Yazıda, şöyle denildi:

"Trafik güvenliğine yönelik can ve mal emniyetinin sağlanması amacıyla  kurumunuza ait geçiş üstünlüğüne sahip olmayan araçlarda varsa bulunan ışıklı ve sesli uyarı cihazların bir an önce söktürülmesini, geçiş üstünlüğüne sahip  araçlardaki ışıklı ve sesli uyarı işaretlerinin mevzuata uygun hale getirilmesi ve görev hali dışında bu işaretlerin kullanılmamasına özen gösterilmesi, emniyet birimlerince denetim yapılarak titizlikle takip edilmesini, gerekli tedbirleri almayan, ihmal ve suistimali tespit edilen görevliler hakkında idari ve adli işlemlerin kararlılıkla yapılacağının bilinmesini ve herhangi bir aksaklığa mahal verilmemesini önemle rica ederim."


Flaş iddia! UBER 3.Havalimanı için anlaştı

UBER'in yeni havalimanında taksi hizmetleri için anlaştığına ilişkin flaş bir iddia ortaya atıldı.

Uber'in İstanbul'da çok büyük bir hamleye hazırlandığını belirten Habertürk yazarı Fatih Altaylı, "Uber, oldukça yüksek bir ücret karşılığında 3'üncü havalimanının 'taksi hizmetleri'ni alıyor. Bana verilen bilgiye göre, 3'üncü havalimanının geliş terminalinde taksi olmayacak. Taşıma hizmetini tamamen Uber yapacak" diye yazdı.

İstanbul'da cep telefonu uygulaması üzerinden taksi hizmeti veren Uber'in, inşaatı süren üçüncü havalimanı terminallerinden yolcu taşımaya yetkili tek organizasyon olmak üzere yüklenici şirketlerle anlaşmaya vardığı öne sürüldü. Bugünkü yazısında Uber'in Türkiye'ye geliş öyküsüyle ilgili edindiği bilgileri kaleme alan Altaylı'nın, "3'üncü havalimanında taksi olmayacak mı?" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:

"Uber meselesi bütün Avrupa'nın olduğu gibi Türkiye'nin de gündeminde yer almaya devam ediyor ve edecek gibi görünüyor. Hep söylediğimi bir kez daha tekrar etmek istiyorum. Kamu otoritesi, bu meseleye çözüm bulmak zorunda.

Uber'in Türkiye'ye geliş hikayesinde bilinmeyenler

En doğru çözüm, İstanbul'da ve ihtiyaç olan diğer kentlerde önce kuralları ve şartları belirleyip ardından da ihaleler açarak bireysel taşımacılık lisanslarını şirketlere vermek lazım. Araç başına alınacak bir para ve internet üzerinden verilen servisin bir merkezi ağa bağlanmasıyla da gelir kontrolü yapıp vergi tahakkuku da mümkün hale gelir.

Devlet bu işten her yıl milyarlar kazanır. Kaos da ortadan kalkar. Uber'in Türkiye'ye geliş hikâyesinde bazı bilinmeyenleri de sizlere aktarmak istiyorum. Uber, Türkiye operasyonlarına başlamadan önce, Türkiye'de personel taşımacılığı ve otomobil filo kiralama konularında son derece büyük ve bildik bir şirketle temasa geçer. Teklif şudur: "Türkiye'de Uber'i birlikte kuralım. Uber'e çalışacak filoları siz kurun. Binek otomobillerden ve Mercedes Vito'lardan oluşacak bir filo oluşturun. Bu işi tekel olarak sizinle ortak yapalım."

Teklifi alan işadamı yasal durumu hukukçularına inceletir ve "Mevzuat bu işe uygun değil. Ben yasal olmayan bir işe giremem" yanıtını verir. Hepinizin tanıdığı, bildiği bir işadamı. Bunun üzerine Uber sistemi şimdiki gibi kurar ve araçlarla veya araç sahipleriyle anlaşır. Şu anda Uber sistemi içinde 200 aracı olan kişiler bile var. Ve bana ulaşan son bir bilgiyi sizinle paylaşmak isterim.Uber, İstanbul'da çok büyük bir hamleye hazırlanıyor. 3'üncü havalimanının işletmecisi şirketle ya anlaşmışlar ya da anlaşmanın eli kulağında.

'Turistin kazıklanma endişesi yok'

Uber, oldukça yüksek bir ücret karşılığında 3'üncü havalimanının "taksi hizmetleri"ni alıyor. Bana verilen bilgiye göre, 3'üncü havalimanının geliş terminalinde taksi olmayacak.

Taşıma hizmetini tamamen Uber yapacak. Yani havalimanına taksiyle gidebileceksiniz.
Ancak gelen yolcular için taksi yok, taksi durağı yok. Sadece Uber olacak. Uçaktan cep telefonunuzdaki aplikasyonla Uber'i çağıracaksınız ve sizi bekleyen bir UBER terminalden çıktığınız zaman karşınızda olacak.

Müşteri açısından olumlu bir gelişme, iyi bir hizmet. Yakın mesafe tartışması yok, turistin kazıklanma endişesi yok.

Ama yasal altyapı da yok tabii. Fakat iş bu kadar ciddiye bindiyse, pek yakında Uber ve benzeri hizmetler için bir yasal altyapı da olacaktır.

Gidişat onu gösteriyor."


Dizel satışlarında rekor düşüş

Dizel araba satışları, Motorlu Ulaşım Birliği 8KBA) verilerine göre dünyanın en büyük üreticilerinin bulunduğu Almanya'da yüzde 25.4 azalarak en kötü dönemlerinden birini yaşıyor.

Dizel araç satışları dizel teknolojisinin geleceğine yönelik soru işaretleri ve kamuyoundaki algı nedeniyle düşmeye devam ediyor. Otomobil dünyasının kalbinin attığı Almanya'da açıklanan verilere göre düşüş trendi hızlanarak devam ediyor.

Motorlu Ulaşım Birliği (KBA) tarafından hazırlanan Mart ayı verilerine göre, Almanya'da dizel satışları geçen ayın aynı dönemine göre yüzde 25.4 düştü. Dizel satışlarının toplam içerisindeki payı ise yüzde 31.4 oldu. Geçen yıl bu oran yüzde 40'ın üzerindeydi.

Ernst & Young araç piyasa uzmanı Peter Fuss "Federal Mahkeme'nin kararı pek çok otomobil alıcısını endişelendirdi ve bu nedenle dizel satışlarındaki düşüş trendi devam ediyor." dedi.

BENZİNLİ ARTIYOR

Hatırlanacağı üzere Leipzig'de bir mahkeme şehir yönetimlerine dizel araçları yasaklayabilmesi yönünde yetki vermiş, Düsseldorf ve Stuttgart ilk adımı atan şehirler olmuştu.

Kararın ardından Almanya'da dizel araç piyasasındaki fiyatlar yarıya inmiş, bayiler Euro 5 dizel araçların satılmadığını rapor etmişti

Öte yandan, mart ayında benzinli araçların satışı 9.3 arttı ve yeni ruhsatlardaki oranı da yüzde 64'e çıktı. Elektrikli arabalardaki satışta oran olarak keskin bir artış var ancak hacim yine de düşük düzeyde. Geçen yıla göre yüzde 73 artan elektrikli araba satışları, mart ayında 3792 adet oldu. Hibrid modellerde ise artış yüzde 45.4 olurken toplamda 10 bin 874 yeni araç trafiğe çıktı.