Türkiye'nin otomotiv ihracatının yüzde 19,6'sını karşılayarak yılın ilk ayında önemli bir dış satım gerçekleştiren Sakarya, ürettiği 21 bin 766 aracın yaklaşık yüzde 86'sını ihraç etti.
Türkiye'nin otomotiv ihracatının yüzde 19,6'sını karşılayarak yılın ilk ayında ürettiği 21 bin 766 aracın yaklaşık yüzde 86'sını dünyaya satan Sakarya, otomotiv ihracatındaki yükselişini sürdürüyor.
İstanbul, Kocaeli, Bursa, İzmir, Ankara ve Gaziantep'in ardından ihracat sıralamasında 7. sıradaki yerini koruyan Sakarya, otomotiv endüstrisi, demir ve demir dışı metaller, iklimlendirme sanayi, kimyevi maddeler ve mamulleri, elektrik, elektronik, çelik ve çimento endüstrisiyle adet bazındaki üretim ve ihracat rakamlarına bu ay 405 milyon 50 bin dolarlık katkı sağladı.
Ocak ayında taşıt araçları ihracatındaki payı geçen yıla oranla düşmesine rağmen, kentte en çok ihracat 373 milyon 580 bin dolarla otomotiv endüstrisinde gerçekleşti.
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) verilerine göre, Türkiye'de yılın ilk ayında üretilen 110 bin 932 aracın 94 bin 871'i ihraç edilirken, bu pastada yüzde 19,6'lık oranla büyük paya sahip olan Sakarya, ürettiği 21 bin 766 aracın yaklaşık yüzde 86'sına denk gelen 18 bin 663 aracı dünyaya sattı.
Son 5 yıla oranla dış satımdaki payını yüzde 24 artıran kent, otomotiv ihracatındaki yükselişini sürdürmeye devam ediyor.
Günde 702 araç banttan indi
Toyota, Otokar ve Türk Traktör gibi üreticilerin yer aldığı Sakarya'da, bu yıl 20 bin 669 otomobil, 58 otobüs, 31 midibüs, bin 8 traktör olmak üzere toplam 21 bin 766 araç üretildi.
Buna göre, söz konusu dönemde Türkiye'deki toplam araç üretiminin yüzde 19,6'sını karşılayan kentte, günde 702 araç banttan indirildi.
Kentteki firmalar arasında üretim ve ihracatta Toyota liderliğini korurken, Türk Traktör ikinci, Otokar ise üçüncü sırada yer aldı.
Ülkenin önde gelen otomotiv firmalarından Toyota, ilk aylık dönemde Arifiye'deki fabrikasında 20 bin 669 otomobil üretirken, Otokar 58 otobüs ve 31 midibüsü banttan indirdi.
Arifiye ilçesinde kurulu fabrikasında binek tipinde Corolla ve Toyota C-HR modellerini üreten Toyota, üretimin yaklaşık yüzde 84'üne denk gelen 17 bin 479 aracı ihraç etti.
Toyota, bu yıl Sakarya'da üretime başladığı yeni Corolla Hybrid modeliyle yeni bir rekora imza atmayı hedefliyor.
Otokar ihracatta sıçrama yaptı
Yurt içi ve dışındaki güvenlik teşkilatlarına, 2018 yılında 190 zırhlı araç satışı yapan Türkiye'nin öncü savunma sanayisi şirketlerinden Otokar, bu yıl ocak ayında otobüs ve midibüs olmak üzere toplam 89 araç üretti.
Geçen yıl ocak döneminde 23 araç ihraç eden Otokar, bu yıl yüzde 486 artışla 112 aracı yurt dışına sattı.
Geçen yılın aynı dönemine göre düşüş gösterse de bu yıl ocak döneminde bin 8 traktör üreten Türk Traktör ise bin 72 aracını ihraç ederek ülke ekonomisine önemli oranda katkı sağladı.
25 Şubat 2019 Pazartesi
Ford’un tek ağır ticari üssü Türkiye
Ford’un Brezilya’daki fabrikasını kapatıp, Güney Amerika’da ağır ticari araç üretimine son verme kararı sonrası Ford Otosan, şirketin ağır ticari araçta söz sahibi tek merkezi olacak
Yaklaşık 60 yıla yakın süredir devam eden kamyon üretim deneyimini “FordTrucks” markasına aktaran ve ABD’li devi Avrupa’da ağır ticari araç işine geri döndüren Ford Otosan, bu kez daha büyük bir görev üstleniyor.
Brezilya’daki tesisini kapatarak ağır ticari araç üretiminden çıkmaya karar veren Ford, ağır ticari araçlarının geliştirilmesi ve üretimi konusunda Türkiye’yi tek merkez haline getiriyor.
Daha önce Brezilya’da üretilen Cargo serisinin tüm tasarımlarını yapan, Uluslararası Yılın Ağır Ticari Aracı seçilen yeni F-Max’i baştan aşağı geliştiren Ford Otosan, aynı zamanda bu araçlarda kullanılan motorları da kendisi geliştirerek üretiyor. Tüm bu deneyim ve becerileri sayesinde Ford’u etkilemeyi başaran, şirket içinde önemli görevler üstlenen Ford Otosan, artık bu konuda tek merkez haline gelecek. Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, “Ford’un ağır ticari araçlar, ilgili dizel motor ve motor sistemleri için küresel mühendislik merkezi olan Ford Trucks, sadece Türkiye’de değil, Avrupa ve Kuzey Amerika dahil tüm potansiyel ihracat pazarlarında rekabet edecek ürünler sunabilmek için ileri teknolojiler üretiyor. Ar-Ge ve üretimdeki üstün başarımız sayesinde, şu anda 36 ülkeye dağılan ve hızla büyüyen yapılanmamızla yolumuza devam ediyoruz. Yeni dönemde de şirketin global düzeydeki tek ağır ticari araç geliştiricisi ve üreticisi olarak uluslararası pazarlardaki etkili büyümemizi rahatlıkla sürdürecek altyapı, yetkinlik ve deneyime sahibiz” diye konuştu.
Avrupa’ya açılıyor
Öte yandan Ford Trucks, küresel anlamda büyümesini daha ileriye taşıyacak yeni bir hamlenin eşiğine de geldi. Nitekim Ford Trucks adını alan ve model yelpazesini tamamen yenileyen Ford Otosan, bu çerçevede Orta Doğu, Afrika, Rusya ve Türk Cumhuriyetleri’ne açılmıştı. Ford Trucks, şimdi de ağır ticari dünyasının en prestijli pazarlarından Batı Avrupa’ya açılmanın hazırlıklarını yapıyor. Şirket, büyüme hedefi kapsamında başta İspanya, İtalya ve Portekiz olmak üzere 7 yeni ülkede bayilik görüşmelerine başlandığını bildirdi. Bu konuda da değerlendirmelerde bulunan Ford Otosan Genel Müdürü Yenigün, şunları kaydetti:
“2010 yılından bu yana Ford Trucks işine yaptığımız yatırımın en önemli noktasındayız. Uluslararası pazarlarda büyümemizi Orta Doğu, Afrika, Rusya ve Türk Cumhuriyetleri’nin ardından Orta ve Doğu Avrupa’da gerçekleştirdiğimiz bayi açılışlarıyla sürdürdük. Ağır ticari pazarının Rusya ile Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesine kaydığı bir dönemde, bu pazarlarda oldukça güçlü duruş sergileyerek hem tecrübelerimizi zenginleştirdik hem de uluslararası bir marka olarak sektörün radarında daha da görünür hale geldik. IAA Hannover Uluslararası Ticari Araç Fuarı’nda dünya tanıtımını yaptığımız yeni çekicimiz F-MAX’in, sektörün en saygın ödüllerinden olan ‘Uluslararası Yılın Kamyonu Ödülü’nü kazanması, Ar-Ge’deki gücümüz ve yetkinliğimizin global düzeyde de takdir edilmesini sağladı. Tamamen Türk mühendislerce geliştirilen ve İnönü fabrikamızda üretilen çekicimizin kazandığı başarı sonrası Avrupa’dan 70’e yakın bayilik talebi aldık.
Bunun üzerine Batı Avrupa pazarına yönelik planlarımızı öne çektik ve İspanya, İtalya, Portekiz öncelikli olmak üzere 7 yeni ülke için görüşmelere başladık.”
(Milliyet /Levent Köprülü)
22 Şubat 2019 Cuma
Oyak Renault'nun 6 milyonuncu motor gururu
Kendi vites kutusunu, şasisini ve motorunu üreten Türkiye'nin en büyük entegre otomobil şirketi Oyak Renault, yaklaşık yarım asır önce başladığı motor üretiminde 6 milyon adede ulaşarak yeni bir rekor elde etti.
Oyak Renault, Türkiye’de yaklaşık yarım asır önce başladığı motor üretiminde 6 milyon adede ulaşarak yeni bir rekor kırdı.
Renault Grubu’ndan yapılan açıklamaya göre, otomobil ve motor üreticisi Oyak Renault, bugün itibarıyla yeni bir rekora imza atarak 6 milyonuncu motorun üretimini gerçekleştirdi.
Oyak Renault tarafından üretilen 6 milyonuncu motor Clio IV modelinde kullanılırken, bu rekoru paylaşmak üzere tüm çalışanların katıldığı bir tören düzenlendi.
2018 yılında önemli yatırımlara imza atıldı
Açıklamaya göre, geçen yıl rekor motor üretiminin yanı sıra ürettiği 336 bin 888 araç ile Türkiye’de otomobil üretiminin yüzde 32’sini tek başına gerçekleştiren Oyak Renault, bunun yanında 239 bin 591 vites kutusu, 708 bin 670 adet şasi üretti.
Şirket, geçen yıl 100 milyon avroyu aşan yatırımla yeni alüminyum enjeksiyon tesisinin temelini atmanın yanı sıra 33 milyon avroluk yüksek hızlı yeni pres hattını da hayata geçirdi.
"Pazara yön vermenin gururunu yaşıyoruz"
Açıklamada görüşlerine yer verilen Oyak Renault Genel Müdürü Antoine Aoun, şunları kaydetti:
"Türkiye otomobil endüstrisinde, 1971 yılında yenilikçi bir strateji ile üretilen ilk otomobil motoruna imza atmıştık. O tarihten bu yana otomobilde olduğu gibi motor üretiminde de liderliğimizi koruyarak pazara yön vermenin gururunu yaşıyoruz. Motor üretimine başladığımızda yaklaşık 25 bin olan üretim kapasitemiz yıllar içinde yaptığımız yatırımlar sayesinde 920 bin adede ulaştı. Bugün yeni bir rekor kırarak 6 milyonuncu motoru üretmenin sevincini bütün çalışanlarımızla birlikte yaşıyoruz. İnanıyorum ki, Renault Grubu’nun dünyadaki en önemli üretim merkezlerinden biri olarak, bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da rekorlarımızı yenilemeye ve başarılarımızı sürdürmeye devam edeceğiz."
Yerli test merkeziyle 3 milyon Euro ülkede kaldı
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın desteğiyle geçen yıl kurulan TOSB Otomotiv Test Merkezi sayesinde test ücretleri için her yıl yurt dışına giden yaklaşık 3 milyon Euro ülkede kalıyor. Merkez, yurt dışına da test hizmeti vermeye başladı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı Doğu Marmara Kalkınma Ajansı (MARKA) tarafından verilen destekle Otomotiv Yan Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesinde (TOSB) açılan Otomotiv Test Merkezi, test ücretleri için her yıl yurt dışına giden yaklaşık 3 milyon avronun ülkede kalmasını sağlıyor.
Kocaeli'de geçen yıl faaliyete başlayan merkezde, "dayanıklılık", "ömür", "titreşim", "şok", "iklimsel çevre koşulları testleri", "motor testleri", "emisyon", "titreşim", "gürültü", "gerilme ölçümü"nü içeren 120 test yapıldı.
Otomotivin yanı sıra savunma sanayisine de hizmet veren merkezin, otomotiv sanayisinde özgün teknoloji ve katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesine imkan sağlaması hedefleniyor.
"50'den fazla firmayla çalışıyoruz"
Test merkezi müdürü Şükrü Özen, yaptığı açıklamada, Bakanlığın desteğiyle kurulan merkezi, BİAS Mühendislik firması olarak işlettiklerini belirterek, merkezdeki ekipmanlarla Türk sanayisine hizmet etmeye devam ettiklerini söyledi.
Son 1 yılda 120 test gerçekleştirdiklerini ve 50'den fazla firmayla çalıştıklarını aktaran Özen, şöyle devam etti:
"Birinci amacımız; daha önceki hizmetlerin Türkiye'de yapılması, dışarıya giden testlerin ülkede yapılması, testler için dışarıya giden dövizlerin önlenmesi, katma değer sağlanması ve bunlara ek olarak know-how kazanılması. Bence bu konu oldukça önemli. Burada çalışan mühendisler ve teknisyenler, bu test konularını öğreniyor. Yeni çalışmalarla yeni projelerde yeni deneyimler kazanıyoruz. Aslında bakarsanız ana sanayilerin, bazı büyük yan sanayilerin kendi bünyelerinde oluşturdukları tesisler var. Ama sektör ayırmaksızın hizmet verebilecek bu ölçekte bir test merkezi yok. O yüzden ilk olması çok önemli. Teknisyen ve mühendisler dahil 12 kişiyiz."
Zeytinoğlu: Honda'nın Türkiye'de rekabet etmesi zor
Honda'nın Türkiye'deki faaliyetlerine ilişkin kararını değerlendiren Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, "Otomotiv sektöründe Türkiye'deki imalatçı sayısı, pazar büyüklüğüne göre çok fazla" dedi.
KSO Başkanı Zeytinoğlu, Çayırova ilçesinde bulunan Honda Türkiye A.Ş.'nin üretim faaliyetiyle ilgili yapılan açıklamayı değerlendirdi. Honda'nın, Türkiye'de üretim faaliyetini küresel stratejiler doğrultusunda sonlandırma kararı aldığını belirten Zeytinoğlu, beklenen karın yapılamamış olabileceğini kaydetti. Başkan Zeytinoğlu, "İlimiz sınırları içerisinde faaliyet gösteren ve uluslararası bir firma olan Honda'nın, içten yanmalı motorlarda Türkiye'de üretim faaliyetini sonlandıracağını; ancak elektrikli otomobil ile devam edebileceklerini öğrendik. Otomotiv sektöründe Türkiye'deki imalatçı sayısı, pazar büyüklüğüne göre çok fazla. Yılda 38 bin araç üreten Honda'nın, Türkiye'de rekabet etmesinin çok zor olduğunu düşünüyorum. Ayrıca son 2 yıldır Honda, burada ürettiği Civic'leri dizayn hataları nedeni ile geri çağırdı. Bu nedenle beklediği karı yapamamış olabilir" diye konuştu.
KSO Başkanı Zeytinoğlu, "Volkswagen, 'Türkiye'de üretim yapabilir miyiz? diye düşünüyor. Honda'nın aldığı bu kararın, Volkswagen'in kararını olumlu mu yoksa olumsuz mu etkileyeceğini merak ediyoruz" dedi.
Honda Türkiye'de üretime 2021'de son verecek
Honda tarafından yapılan açıklamaya göre, şirketin 2021'de Türkiye'de Civic Sedan üretimine son vereceği belirtildi. Şirket ayrıca Türkiye'deki operasyonlarımıza devam etme niyetinde olduğunu belirtti.
17 Şubat 2019 Pazar
Yeni Isuzu D-Max 1.9 lt. 4X4 AT
Öncüsünün sağlamlık ve dayanıklılığını sürdüren Isuzu D-Max yenilenerek bu özelliklerin yanına şıklıkta kattı.
Son yıllarda Pick- uplar tasarımlarıyla havalı görünme açısından birbiriyle yarışıyor. Yük taşımanın yanı sıra güzel görünümleriyle de öne çıkıyorlar. Kısacası bu haftaki test misafirimiz şık bir tasarıma ve dikkat çekici renge (kiremit kırmızısı) sahip olan Yeni Isuzu D-Max 1.9 lt. 4X4 AT versiyonu oldu.
DIŞTAN BAKINCA
Yeni Isuzu D-Max dışarıdan bakınca öncüsüne benziyor. Çamurluklara doğru genişleyen, ön kısımdan aşağı doğru uzanan kavis araçta hafif V görüntüsü oluşturuyor. Büyük Isuzu yazısı ön ızgarayla birlikte güçlü ifadesi veriyor. LED gündüz farları, LED stop lambaları, ön tamponda yer alan nikelaj çerçeveli yeni sis farları, alaşım jantlar, darbe emici kaput dizaynı, yeni ön tampon, yeni panjur, bagaj kapağı ve 13 farklı dış renk alternatifi ile D-Max’in yenilikleri arasında.
Yandan bakıldığında geniş çamurlukların D-Max’in güçlü olduğunu yansıtırken off-road karakterini de vurgu yapıyor. Isuzu D-Max görünüm olarak dikkat çekmeyi başarırken şık görünme konusunda biraz daha çalışması gerekiyor. Arka kısma baktığımızda sade bir tasarım söz konusu. Dik tasarımlı stoplar ile birlikte kullanılan krom tampon ve krom bagaj açacağı renk katıyor.
İÇTEN BAKINCA
İç mekâna adım atınca yenilenmeden içininde nasiplendiğini görebiliyorsunuz. Konforlu bir iç mekân oluşturulmuş. Kumandalar ve iç mekân malzemeleri şık olsa da dayanıklılığa daha dikkat edildiği fark ediliyor. Baz modelden itibaren standart olarak sunulan LED gündüz farlar, yokuş kalkış ve iniş desteği, elektrikli ısıtmalı yan aynalar, uzaktan kumandalı kilit ve kadranlarda vites değişim göstergesi yenilikler arasında sayılabilir.
Tek bölgeli otomatik klima, elektrikli sürücü koltuğu, deri döşemeli koltuklar, 8 inçlik dokunmatik ekran ve 3 USB bağlantısı da standart olarak sunulanlar arasında. Konsolun odak noktasında yer alan multimedya ekran biraz araçtan ayrıymış gibi duruyor. Çözünürlüğü ve grafikleri başarılı. Yeniden tasarlanan gösterge panelinde bir önceki nesle göre daha net fontlar kullanılmış. 8”lik multimedya sistemi ile akıllı telefonunuza bağlanabiliyorsunuz (ios ve android). Üst versiyonlarda sunulan deri döşemeler rahatlığıyla konfor seviyesini yükseltiyor. Koltukların oturma kısmının kaldırılabilmesi gayet iyi. Araç, arka koltuktaki yolcular için diz mesafesinde sıkıntı yaşatmıyor. D-Max sahip olduğu 5200 mm’lik uzunluk ve 3095 mm’lik dingil mesafesi ile “yayla” bir iç mekânda ferahlığı sağlıyor.
MOTOR VE PERFORMANS
Yenilenen D-Max’in motor ve şanzımanında da değişiklikler mevcut. Bütün versiyonlarda yer alan 1.9 litrelik turbo dizel daha önceki modelde bulunan 2.5 litrelik üniteyi aratmıyor. 1.9 litrelik ünite 164 HP ve 360 Nm tork üretiyor. Otomatik şanzımanlı 4×4 versiyonları 0’dan 100 km/s hıza 12.9 saniyede çıkarken oldukça iyi bir performans ortaya koyuyor. D-Max V-Cross, 1.9 litrelik motoru ve 6 ileri şanzımanla 100 km’de fabrika verisi 7.8 litrelik ortalama tüketime sahip. Testimiz süresince bizim elde ettiğimiz değer ise 9.2 lt/100 km oldu. Motor nispeten sessiz ve titreşimsiz, yumuşak bir çalışma karakterinde. Motorun en önemli avantajı öncelikle tüketimin düşüklüğü ve kullanım maliyetinin az olması. Yeni 6 ileri otomatik şanzımanla sıralı vites değiştirme kolunu kullanarak manuel mod da tercih edelebilir. Araç güçlü motoru ve şasisi yardımıyla 3.5 ton çekme ve 1 ton yük taşıma kapasitesine sahip. Yeni D-Max’te koltuklar yüksek konumlu, ağır direksiyonunda derinlik ayarı eksik. Hissiz direksiyonu sürüş keyfini negatif etkilese de pek çok pick-up kullanıcısını tatmin edecektir. Araç boş olduğunda arka kısım pek çok pick-up model gibi yerinde durmuyor! Aracın içine motor sesi biraz fazla geliyor. Daha iyi yalıtılabilir sanırım. Zira bu ses uzun yolculuklarda sürüş keyfinden çalabilir. Aracın süspansiyon sistemi ise geniş yanaklı lastiklerin varlığıyla yola sağlam basmayı başarıyor.
GÜVENLİK
Yenilenen D-Max’in güvenlik elemanları arasında yer alan özellikler arasında: Dört kanallı ABS (kilitleme karşıtı frenleme sistemi), EBD (elektronik fren gücü dağılımı), BAS (Fren destek sistemi), TCS (çekiş kontrol sistemi) ve motor yönetim sistemiyle bağlantılı olarak ESC (elektronik stabilite kontrol), bir veya daha fazla tekerleğe fren uyguluyor ve sürücünün şeridinde kalmasına yardımcı olmak için motorun gücünü düşürüyor. ESC sistemi aynı zamanda yokuş kalkış desteği (HAS) ve yokuş iniş kontrol sistemini (HDC) de destekliyor.
TEST SÜRÜŞÜ: RECEP BOZDAĞ
http://www.yeniasya.com.tr/otomobil/saglam-ve-renkli_471985
Son yıllarda Pick- uplar tasarımlarıyla havalı görünme açısından birbiriyle yarışıyor. Yük taşımanın yanı sıra güzel görünümleriyle de öne çıkıyorlar. Kısacası bu haftaki test misafirimiz şık bir tasarıma ve dikkat çekici renge (kiremit kırmızısı) sahip olan Yeni Isuzu D-Max 1.9 lt. 4X4 AT versiyonu oldu.
DIŞTAN BAKINCA
Yeni Isuzu D-Max dışarıdan bakınca öncüsüne benziyor. Çamurluklara doğru genişleyen, ön kısımdan aşağı doğru uzanan kavis araçta hafif V görüntüsü oluşturuyor. Büyük Isuzu yazısı ön ızgarayla birlikte güçlü ifadesi veriyor. LED gündüz farları, LED stop lambaları, ön tamponda yer alan nikelaj çerçeveli yeni sis farları, alaşım jantlar, darbe emici kaput dizaynı, yeni ön tampon, yeni panjur, bagaj kapağı ve 13 farklı dış renk alternatifi ile D-Max’in yenilikleri arasında.
Yandan bakıldığında geniş çamurlukların D-Max’in güçlü olduğunu yansıtırken off-road karakterini de vurgu yapıyor. Isuzu D-Max görünüm olarak dikkat çekmeyi başarırken şık görünme konusunda biraz daha çalışması gerekiyor. Arka kısma baktığımızda sade bir tasarım söz konusu. Dik tasarımlı stoplar ile birlikte kullanılan krom tampon ve krom bagaj açacağı renk katıyor.
İÇTEN BAKINCA
İç mekâna adım atınca yenilenmeden içininde nasiplendiğini görebiliyorsunuz. Konforlu bir iç mekân oluşturulmuş. Kumandalar ve iç mekân malzemeleri şık olsa da dayanıklılığa daha dikkat edildiği fark ediliyor. Baz modelden itibaren standart olarak sunulan LED gündüz farlar, yokuş kalkış ve iniş desteği, elektrikli ısıtmalı yan aynalar, uzaktan kumandalı kilit ve kadranlarda vites değişim göstergesi yenilikler arasında sayılabilir.
Tek bölgeli otomatik klima, elektrikli sürücü koltuğu, deri döşemeli koltuklar, 8 inçlik dokunmatik ekran ve 3 USB bağlantısı da standart olarak sunulanlar arasında. Konsolun odak noktasında yer alan multimedya ekran biraz araçtan ayrıymış gibi duruyor. Çözünürlüğü ve grafikleri başarılı. Yeniden tasarlanan gösterge panelinde bir önceki nesle göre daha net fontlar kullanılmış. 8”lik multimedya sistemi ile akıllı telefonunuza bağlanabiliyorsunuz (ios ve android). Üst versiyonlarda sunulan deri döşemeler rahatlığıyla konfor seviyesini yükseltiyor. Koltukların oturma kısmının kaldırılabilmesi gayet iyi. Araç, arka koltuktaki yolcular için diz mesafesinde sıkıntı yaşatmıyor. D-Max sahip olduğu 5200 mm’lik uzunluk ve 3095 mm’lik dingil mesafesi ile “yayla” bir iç mekânda ferahlığı sağlıyor.
MOTOR VE PERFORMANS
Yenilenen D-Max’in motor ve şanzımanında da değişiklikler mevcut. Bütün versiyonlarda yer alan 1.9 litrelik turbo dizel daha önceki modelde bulunan 2.5 litrelik üniteyi aratmıyor. 1.9 litrelik ünite 164 HP ve 360 Nm tork üretiyor. Otomatik şanzımanlı 4×4 versiyonları 0’dan 100 km/s hıza 12.9 saniyede çıkarken oldukça iyi bir performans ortaya koyuyor. D-Max V-Cross, 1.9 litrelik motoru ve 6 ileri şanzımanla 100 km’de fabrika verisi 7.8 litrelik ortalama tüketime sahip. Testimiz süresince bizim elde ettiğimiz değer ise 9.2 lt/100 km oldu. Motor nispeten sessiz ve titreşimsiz, yumuşak bir çalışma karakterinde. Motorun en önemli avantajı öncelikle tüketimin düşüklüğü ve kullanım maliyetinin az olması. Yeni 6 ileri otomatik şanzımanla sıralı vites değiştirme kolunu kullanarak manuel mod da tercih edelebilir. Araç güçlü motoru ve şasisi yardımıyla 3.5 ton çekme ve 1 ton yük taşıma kapasitesine sahip. Yeni D-Max’te koltuklar yüksek konumlu, ağır direksiyonunda derinlik ayarı eksik. Hissiz direksiyonu sürüş keyfini negatif etkilese de pek çok pick-up kullanıcısını tatmin edecektir. Araç boş olduğunda arka kısım pek çok pick-up model gibi yerinde durmuyor! Aracın içine motor sesi biraz fazla geliyor. Daha iyi yalıtılabilir sanırım. Zira bu ses uzun yolculuklarda sürüş keyfinden çalabilir. Aracın süspansiyon sistemi ise geniş yanaklı lastiklerin varlığıyla yola sağlam basmayı başarıyor.
GÜVENLİK
Yenilenen D-Max’in güvenlik elemanları arasında yer alan özellikler arasında: Dört kanallı ABS (kilitleme karşıtı frenleme sistemi), EBD (elektronik fren gücü dağılımı), BAS (Fren destek sistemi), TCS (çekiş kontrol sistemi) ve motor yönetim sistemiyle bağlantılı olarak ESC (elektronik stabilite kontrol), bir veya daha fazla tekerleğe fren uyguluyor ve sürücünün şeridinde kalmasına yardımcı olmak için motorun gücünü düşürüyor. ESC sistemi aynı zamanda yokuş kalkış desteği (HAS) ve yokuş iniş kontrol sistemini (HDC) de destekliyor.
TEST SÜRÜŞÜ: RECEP BOZDAĞ
http://www.yeniasya.com.tr/otomobil/saglam-ve-renkli_471985
Renault Megane Hb 1.5 dCi EDC
Her yeni neslinde kendini geliştiren Renault Megane, Hatchback haliyle şık ve sportif duruşa sahip. Mevcut özelliklerİ ile sessiz olduğu kadar da konforlu bir sürüş vaad ediyor.
Renault Megane her yeni neslinde daha nitelikli ve donanımlı bir otomobil olarak çıtasını yükseltiyor. Haliyle segmentinde rekabette ön sıraları ateş çemberi haline getiriyor. Sportif olmanın yanında dikkat çeken tasarımı (rengi de kırmızı olursa), yeni teknolojileri ve efsane motor seçenekleriyle Megane Hatchback (HB) göz alıcı duruyor. Artı rahat sürüş özellikleri ve ekonomikliği ile de tercih sebebi oluyor. Kısacası bu haftaki test misafirimiz Renault Megane Hb 1.5 dCi EDC oldu.
DIŞTAN BAKINCA
Renault Megane her yeni jenerasyonda tasarım açısından kendini geliştirmeyi biliyor. Megane HB ailenin en sportifi gövdesine sahip. C şeklindeki LED gündüz farları arka kısımdaki ince uzun LED şeritlerden oluşan stop grubu (özellikle gece alâmet-i farikası), burun tasarımıyla yeni neslinde Megane’a ışıl ışıl ve prestijli bir görünüme kazandırıyor. Özellikle ön kısımda kaslı görünümü, geniş hava girişli tamponuyla desteklenmiş.
Büyük logo da artık bir marka kimliği halini aldı. Arka kısım da ön bölüm gibi dikkat çekici. Ortadaki marka logosuna kadar uzanan uzun LED şeritlerden oluşan stop grubu 3 boyutlu tasarlanmış. Arka tampondaki geniş difüzör şıklığa katkıda bulunmuş. Uzunluğu 4359 mm, Genişliği 1814 mm ve yüksekliği 1447 mm olan Megane HB’nin bagaj hacmi ise 434 litre.
İÇTEN BAKINCA
İç mekÂna adım atınca dış tasarım şıklığının içe de yansıdığını görüyoruz. Otomobilin ön konsolunda ve ön kapı içlerinde yumuşak dokulu plastiklere yer verilmiş ve işçilik kalitesi de tatmin edici. Ön konsolde düğme kalabalıklığından kaçınılması ayrı bir güzellik. Araçtaki birçok özellik 8.2 inçlik dokunmatik R-Link 2.0 ekranı üzerinden kullanılabiliyor. Menü kullanımına ise biraz alışmak gerekiyor. 7 inçlik TFT renkli LED gösterge ekranı ise, sunulan 5 farklı sürüş moduna göre renk ve görünüm değiştiriyor. Kişisel ayar seçeneklerinin sunulduğu Multi Sense sistemi, motor tepkisinden direksiyon sertliğine, motor sesinden vites değişim süresine kadar birçok alanda aracın tepkilerini farklılaştırıyor. Megane HB iç hacmi ve bagaj genişliği ise kompakt sınıfın ihtiyaçlarını karşılıyor. Arka koltuğunda Sedan kardeşinden 35 mm daha az diz mesafesi sunsa da, hacim açısından herhangi bir sıkıntısı oluşturmuyor.
MOTOR & PERFORMANS
Renault’un güçlü olduğu yönlerden birinin başarılı motor seçenekleri olduğunu herkes bilir. Test aracımızın kaputunun altında vazife gören 1.5 litrelik dizel ünite, 4000 d/d’de 110 HP güç ve1250 d/d’de 250 Nm tork değeri üretiyor. 6 ileri çift kavramalı otomatik şanzıman EDC ile kombine edilmiş ünite, 0-100 km/s hızlanmasını 12.3 saniyede gerçekleştirirken, maksimum 187 km/s hız değerine ulaşıyor. Motor. 1386 kilogramlık aracı rahatlıkla hareket ettirirken, yüksek hızlara çıkmaya istekli bir performans ortaya koyuyor. Fabrika verilerine göre 100 km’de ortalama tüketim değeri 3.8 litre verilen test aracımızla, testimiz boyunca ortalama 5.3 lt/100 km’lik bir tüketim değeri elde ettik.
Megane sessiz olduğu kadar ve konforlu bir sürüşe sahip. Yalıtım konusunda da bayağı mesafe kat etmiş. Süspansiyon sistemi başarılı ve konforunuzdan çalmıyor.
Yol tutuş yeteneği bir hayli arttırılan Megane, sınıfının en iyileri arasında yerini alıyor.
Unutmadan eklemek lâzım ki, Megane HB’nin direksiyon tepkileri sportifliği kadar keskin değil. Sürüş modlarından Sport’u seçseniz dahi direksiyon yeterince sertleşmiyor. Bir tık geride kalıyor. Yine de sportif sürüşü sevenlerin beklentilerini karşılamayı başarıyor.
Donanım listesinde iddialı olan Megane HB, özellikle opsiyonel donanım paketleri dikkat çekici. Masaj fonksiyonlu deri koltuklar, adaptif hız sabitleme, eller serbest park sistemi ve otomatik uzun/kısa far ayarı gibi donanımlar Megane HB’yi bir üst segmente yaklaştırıyor.
TEST SÜRÜŞÜ: RECEP BOZDAĞ
http://www.yeniasya.com.tr/otomobil/konforlu-sportif_481214
Renault Megane her yeni neslinde daha nitelikli ve donanımlı bir otomobil olarak çıtasını yükseltiyor. Haliyle segmentinde rekabette ön sıraları ateş çemberi haline getiriyor. Sportif olmanın yanında dikkat çeken tasarımı (rengi de kırmızı olursa), yeni teknolojileri ve efsane motor seçenekleriyle Megane Hatchback (HB) göz alıcı duruyor. Artı rahat sürüş özellikleri ve ekonomikliği ile de tercih sebebi oluyor. Kısacası bu haftaki test misafirimiz Renault Megane Hb 1.5 dCi EDC oldu.
DIŞTAN BAKINCA
Renault Megane her yeni jenerasyonda tasarım açısından kendini geliştirmeyi biliyor. Megane HB ailenin en sportifi gövdesine sahip. C şeklindeki LED gündüz farları arka kısımdaki ince uzun LED şeritlerden oluşan stop grubu (özellikle gece alâmet-i farikası), burun tasarımıyla yeni neslinde Megane’a ışıl ışıl ve prestijli bir görünüme kazandırıyor. Özellikle ön kısımda kaslı görünümü, geniş hava girişli tamponuyla desteklenmiş.
Büyük logo da artık bir marka kimliği halini aldı. Arka kısım da ön bölüm gibi dikkat çekici. Ortadaki marka logosuna kadar uzanan uzun LED şeritlerden oluşan stop grubu 3 boyutlu tasarlanmış. Arka tampondaki geniş difüzör şıklığa katkıda bulunmuş. Uzunluğu 4359 mm, Genişliği 1814 mm ve yüksekliği 1447 mm olan Megane HB’nin bagaj hacmi ise 434 litre.
İÇTEN BAKINCA
İç mekÂna adım atınca dış tasarım şıklığının içe de yansıdığını görüyoruz. Otomobilin ön konsolunda ve ön kapı içlerinde yumuşak dokulu plastiklere yer verilmiş ve işçilik kalitesi de tatmin edici. Ön konsolde düğme kalabalıklığından kaçınılması ayrı bir güzellik. Araçtaki birçok özellik 8.2 inçlik dokunmatik R-Link 2.0 ekranı üzerinden kullanılabiliyor. Menü kullanımına ise biraz alışmak gerekiyor. 7 inçlik TFT renkli LED gösterge ekranı ise, sunulan 5 farklı sürüş moduna göre renk ve görünüm değiştiriyor. Kişisel ayar seçeneklerinin sunulduğu Multi Sense sistemi, motor tepkisinden direksiyon sertliğine, motor sesinden vites değişim süresine kadar birçok alanda aracın tepkilerini farklılaştırıyor. Megane HB iç hacmi ve bagaj genişliği ise kompakt sınıfın ihtiyaçlarını karşılıyor. Arka koltuğunda Sedan kardeşinden 35 mm daha az diz mesafesi sunsa da, hacim açısından herhangi bir sıkıntısı oluşturmuyor.
MOTOR & PERFORMANS
Renault’un güçlü olduğu yönlerden birinin başarılı motor seçenekleri olduğunu herkes bilir. Test aracımızın kaputunun altında vazife gören 1.5 litrelik dizel ünite, 4000 d/d’de 110 HP güç ve1250 d/d’de 250 Nm tork değeri üretiyor. 6 ileri çift kavramalı otomatik şanzıman EDC ile kombine edilmiş ünite, 0-100 km/s hızlanmasını 12.3 saniyede gerçekleştirirken, maksimum 187 km/s hız değerine ulaşıyor. Motor. 1386 kilogramlık aracı rahatlıkla hareket ettirirken, yüksek hızlara çıkmaya istekli bir performans ortaya koyuyor. Fabrika verilerine göre 100 km’de ortalama tüketim değeri 3.8 litre verilen test aracımızla, testimiz boyunca ortalama 5.3 lt/100 km’lik bir tüketim değeri elde ettik.
Megane sessiz olduğu kadar ve konforlu bir sürüşe sahip. Yalıtım konusunda da bayağı mesafe kat etmiş. Süspansiyon sistemi başarılı ve konforunuzdan çalmıyor.
Yol tutuş yeteneği bir hayli arttırılan Megane, sınıfının en iyileri arasında yerini alıyor.
Unutmadan eklemek lâzım ki, Megane HB’nin direksiyon tepkileri sportifliği kadar keskin değil. Sürüş modlarından Sport’u seçseniz dahi direksiyon yeterince sertleşmiyor. Bir tık geride kalıyor. Yine de sportif sürüşü sevenlerin beklentilerini karşılamayı başarıyor.
Donanım listesinde iddialı olan Megane HB, özellikle opsiyonel donanım paketleri dikkat çekici. Masaj fonksiyonlu deri koltuklar, adaptif hız sabitleme, eller serbest park sistemi ve otomatik uzun/kısa far ayarı gibi donanımlar Megane HB’yi bir üst segmente yaklaştırıyor.
TEST SÜRÜŞÜ: RECEP BOZDAĞ
http://www.yeniasya.com.tr/otomobil/konforlu-sportif_481214
Makyajlı 4. nesil Clio
Makyajlı 4. nesil Clio gerek tasarım gerekse de konfor özellikleriyle yerinde duramayan sempatikliğine güç katmış.
Dördüncü nesliyle 2012’de karşımıza çıkan yeni Renault Clio, 2018’de hafif makyaj geçirdi. B sınıfının iddialı üyesi, daha zengin motor ve daha kaliteli donanım seçenekleriyle geldi. Ülkemizde en çok tercih edilen modeller arasında yer alan Clio, küçük dokunuşlar ile daha dinamik bir görünüm ve kalite algısı daha yüksek bir hava kazandı. Bu arada, makyajlı dördüncü nesil Clio’yu tanıtırken, Renault’un 5.neslini tanıtmaya başladığını da buraya not düşelim. Renault, 15 milyon satış adedine ulaşan ikonik modeli Clio’nun beşinci nesli olan Yeni Clio’yu tanıtırken, “Daha modern ve atletik bir görünüme kavuşan Yeni Clio, 30 yıldır modeli başarıya taşıyan DNA’sını koruyor. Önceki dört neslin de mirasını barındıran Yeni Clio, efsaneye uygun yeni bir sayfa açıyor” deniliyor. Kısacası Renault’nun B segmentinin sempatik temsilcisi, efsane 1.5 dCi EDC motor ve Icon donanım paketi ile bu haftaki misafirimiz oldu.
Dıştan bakınca
Makyajlanan Clio’da, ilk olarak markanın Talisman ve Megane hatcback modellerinde kullanılan C şekilli gündüz farlarını da içeren full-LED teknolojisinin kullanılması dikkat çekiyor. Aracın ön kısmına el atılarak üzerinde Renault logosu yer alan ızgara yeniden tasarlanmış. Bunun yanında alt kısım araca daha modern bir hava katmak amacıyla genişletilmiş ve bu da daha kaslı görünmesini sağlamış. Arka kısımda daha fazla sağlamlık hissi vermesi bakımından etek kısmı çizgilerine el atılmış. Özetle Clio’nun dış tasarımında yaşadığı değişimler yenilenen ön tampon, farların içine alınan gündüz LED’leri, yeni stop grafikleri, yeni renk ve jant seçenekleri. Yeni Clio’ya “Intense Kırmızı”, “Titanyum Grisi”, “İnci Beyazı” ve “Demir Mavisi” dört yeni renk seçeneği de eklenmiş. 4062 mm uzunluk, 1732 mm genişlik ve 1448 mm yükseklik değerlerine sahip Clio’nun bagaj hacmi ise 300 litre.
İçten bakınca
Clio’da üst segment modellerinde kullanılan malzemelere yer verilerek kullanıcı memnuniyetini bir adım öteye götürmeyi hedeflemiş. İç mekânda kullanılan döşemeler yepyeni ve kullanılan plastik aksamın dokunuş ve görsel hissiyatına önem verilmiş. Piano Black kaplı tek parça ön konsol derli toplu duruyor. İç mekândaki krom detaylar şıklığını arttırırken, havalandırma ızgaralarının etrafındaki kırmızı ayrıntılar dikkatten kaçmıyor ve iç mekana renk katıyor. Kapılardaki kol dayama ve onun iç kısımlarında kullanılan yumuşak malzeme kalite hissinin artmasına katkıda bulunuyor.
Üst seviye Bose ses sistemi ise standart olarak sunulmuş ve bu sistemle donatılan ilk B segmenti Renault modeli. Direksiyonun üstünde hız sabitlemenin hızı arttırma - azaltma ve hafıza-iptal düğmeleri yer alıyor. Vitesin önündeki eşya gözünde SD kart, AUX ve USB girişleri mevcut. Araçlarda en sevdiğim öğe olan kolçak, sürücü koltuğuna sabit. Yukarı-aşağı ayarlanabiliyor. Kolçağın içinde küçük de bir eşya gözü yer alıyor. Arka kısımda diz-baş mesafesi sınıfının sınırlarında. Özetle, Renault kullanıcılar tarafından yoğun ilgi gören Clio’da üst segment modellerinde kullanılan malzemelere yer vererek kullanıcı memnuniyetini bir adım öteye götürmüş.
Motor ve performans
Test aracımızın kapunun altına vazife gören 1.5 litrelik dizel motor 4000 d/d’de 90 HP güç ve 1750 d/d’de 220 Nm tork üretiyor. Alt devirden itibaren sağladığı tork ile şehir içinde ihtiyaç duyulan gücü sorunsuzca sunuyor. EDC şanzımanla kombine edilen ünite, fabrika verilerine göre, 0-100 m hızlanmasını 13.1 saniyede gerçekleştirirken, 176 km/s maksimum hıza ulaşıyor. EDC vites kutusunun hızlı tepkileri ve sarsıntısız vites geçişleri sayesinde de sürüş konforu üst seviye çıkıyor. Yine fabrika verilerine göre ortalama 3.5 lt/100 km tüketim değerine sahip olan araçta testimiz süresince elde ettiğimiz ortalama değer 5.6/100 km oldu. E! Biraz dinamik kullanınca... Clio, görüş açılarının başarılı yapısı, hassas çalışan park sensörleri sayesinde dar alanda rahat hareket etmenize imkân sağlıyor.
Ayrıca, aracın dönüş çapının da küçük olması şehir içinde pratikliğini arttırıyor. Clio’da hafif sert ayarlı süspansiyonların tercih edilmesi darbe emiş konusunda iyi netice alınmasını sağlamış.
Sonuç
Yeni Clio gerek tasarım gerekse de konfor olarak özellikle makyajlı 4. neslin yerinde duramayan sempatikliğini arttırmış. Ekonomik bir motora sahip olan yeni Clio, özellikle şehir içindeki kıvraklığı ile istekleri rahatlıkla yerine getiriyor. Gerek tasarımı gerekse de konfor özellikleri ile ön sıralardaki yeri ise sağlam. Yani ilki 1990 yılında lanse edilen Clio, 15 milyon satış adedine ulaşan ikonik modeli Clio, Renault Grubu’nun dünyanın dört bir yanında en çok satan otomobili oldu. Başta da dediğimiz gibi, siz dördüncü nesil makyajlı tanıtımını okurken, Renault beşinci nesil tanıtımına başladı.
TEST SÜRÜŞÜ: RECEP BOZDAĞ
http://www.yeniasya.com.tr/otomobil/yerinde-duramayan-sempatik_485863
Dördüncü nesliyle 2012’de karşımıza çıkan yeni Renault Clio, 2018’de hafif makyaj geçirdi. B sınıfının iddialı üyesi, daha zengin motor ve daha kaliteli donanım seçenekleriyle geldi. Ülkemizde en çok tercih edilen modeller arasında yer alan Clio, küçük dokunuşlar ile daha dinamik bir görünüm ve kalite algısı daha yüksek bir hava kazandı. Bu arada, makyajlı dördüncü nesil Clio’yu tanıtırken, Renault’un 5.neslini tanıtmaya başladığını da buraya not düşelim. Renault, 15 milyon satış adedine ulaşan ikonik modeli Clio’nun beşinci nesli olan Yeni Clio’yu tanıtırken, “Daha modern ve atletik bir görünüme kavuşan Yeni Clio, 30 yıldır modeli başarıya taşıyan DNA’sını koruyor. Önceki dört neslin de mirasını barındıran Yeni Clio, efsaneye uygun yeni bir sayfa açıyor” deniliyor. Kısacası Renault’nun B segmentinin sempatik temsilcisi, efsane 1.5 dCi EDC motor ve Icon donanım paketi ile bu haftaki misafirimiz oldu.
Dıştan bakınca
Makyajlanan Clio’da, ilk olarak markanın Talisman ve Megane hatcback modellerinde kullanılan C şekilli gündüz farlarını da içeren full-LED teknolojisinin kullanılması dikkat çekiyor. Aracın ön kısmına el atılarak üzerinde Renault logosu yer alan ızgara yeniden tasarlanmış. Bunun yanında alt kısım araca daha modern bir hava katmak amacıyla genişletilmiş ve bu da daha kaslı görünmesini sağlamış. Arka kısımda daha fazla sağlamlık hissi vermesi bakımından etek kısmı çizgilerine el atılmış. Özetle Clio’nun dış tasarımında yaşadığı değişimler yenilenen ön tampon, farların içine alınan gündüz LED’leri, yeni stop grafikleri, yeni renk ve jant seçenekleri. Yeni Clio’ya “Intense Kırmızı”, “Titanyum Grisi”, “İnci Beyazı” ve “Demir Mavisi” dört yeni renk seçeneği de eklenmiş. 4062 mm uzunluk, 1732 mm genişlik ve 1448 mm yükseklik değerlerine sahip Clio’nun bagaj hacmi ise 300 litre.
İçten bakınca
Clio’da üst segment modellerinde kullanılan malzemelere yer verilerek kullanıcı memnuniyetini bir adım öteye götürmeyi hedeflemiş. İç mekânda kullanılan döşemeler yepyeni ve kullanılan plastik aksamın dokunuş ve görsel hissiyatına önem verilmiş. Piano Black kaplı tek parça ön konsol derli toplu duruyor. İç mekândaki krom detaylar şıklığını arttırırken, havalandırma ızgaralarının etrafındaki kırmızı ayrıntılar dikkatten kaçmıyor ve iç mekana renk katıyor. Kapılardaki kol dayama ve onun iç kısımlarında kullanılan yumuşak malzeme kalite hissinin artmasına katkıda bulunuyor.
Üst seviye Bose ses sistemi ise standart olarak sunulmuş ve bu sistemle donatılan ilk B segmenti Renault modeli. Direksiyonun üstünde hız sabitlemenin hızı arttırma - azaltma ve hafıza-iptal düğmeleri yer alıyor. Vitesin önündeki eşya gözünde SD kart, AUX ve USB girişleri mevcut. Araçlarda en sevdiğim öğe olan kolçak, sürücü koltuğuna sabit. Yukarı-aşağı ayarlanabiliyor. Kolçağın içinde küçük de bir eşya gözü yer alıyor. Arka kısımda diz-baş mesafesi sınıfının sınırlarında. Özetle, Renault kullanıcılar tarafından yoğun ilgi gören Clio’da üst segment modellerinde kullanılan malzemelere yer vererek kullanıcı memnuniyetini bir adım öteye götürmüş.
Motor ve performans
Test aracımızın kapunun altına vazife gören 1.5 litrelik dizel motor 4000 d/d’de 90 HP güç ve 1750 d/d’de 220 Nm tork üretiyor. Alt devirden itibaren sağladığı tork ile şehir içinde ihtiyaç duyulan gücü sorunsuzca sunuyor. EDC şanzımanla kombine edilen ünite, fabrika verilerine göre, 0-100 m hızlanmasını 13.1 saniyede gerçekleştirirken, 176 km/s maksimum hıza ulaşıyor. EDC vites kutusunun hızlı tepkileri ve sarsıntısız vites geçişleri sayesinde de sürüş konforu üst seviye çıkıyor. Yine fabrika verilerine göre ortalama 3.5 lt/100 km tüketim değerine sahip olan araçta testimiz süresince elde ettiğimiz ortalama değer 5.6/100 km oldu. E! Biraz dinamik kullanınca... Clio, görüş açılarının başarılı yapısı, hassas çalışan park sensörleri sayesinde dar alanda rahat hareket etmenize imkân sağlıyor.
Ayrıca, aracın dönüş çapının da küçük olması şehir içinde pratikliğini arttırıyor. Clio’da hafif sert ayarlı süspansiyonların tercih edilmesi darbe emiş konusunda iyi netice alınmasını sağlamış.
Sonuç
Yeni Clio gerek tasarım gerekse de konfor olarak özellikle makyajlı 4. neslin yerinde duramayan sempatikliğini arttırmış. Ekonomik bir motora sahip olan yeni Clio, özellikle şehir içindeki kıvraklığı ile istekleri rahatlıkla yerine getiriyor. Gerek tasarımı gerekse de konfor özellikleri ile ön sıralardaki yeri ise sağlam. Yani ilki 1990 yılında lanse edilen Clio, 15 milyon satış adedine ulaşan ikonik modeli Clio, Renault Grubu’nun dünyanın dört bir yanında en çok satan otomobili oldu. Başta da dediğimiz gibi, siz dördüncü nesil makyajlı tanıtımını okurken, Renault beşinci nesil tanıtımına başladı.
TEST SÜRÜŞÜ: RECEP BOZDAĞ
http://www.yeniasya.com.tr/otomobil/yerinde-duramayan-sempatik_485863
16 Şubat 2019 Cumartesi
Heryer elektrikli otomobil olacak
Elektrikli otomobil satışları her geçen yıl rekor kırsa da, asıl patlama model sayısının artmasıyla gerçekleşecek. Bugün itibariyle dünyada yaklaşık 100 farklı model elektrikli oto var. Beş yıl içinde model sayısı 500’e ulaşacak
Avrupa'da elektrikli otomobil satışları 2018'de rekor kırdı. 2017'de 132 bin 800 adet olan satışları yüzde 47 gibi yüksek artışla 195 bin 200 adete ulaştı.
Elektrikli otomobil satışları rekor kırsa da, model sayısının az olması talebi olumsuz etkiliyor. Asıl patlamanın model sayısının artması ve şarj istasyonlarının yaygınlaşmasıyla birlikte yaşanması bekleniyor. Bugün dünyada yaklaşık 100 adet elektrikli model satılıyor. Bu sayının 2020 yılına kadar 200 adetin üzerine çıkması bekleniyor.
LMC Automotive'in yaptığı araştırmaya göre her yıl satışa sunulacak model sayısı en az yüzde 30 artacak. 2025 yılında elektrikli otomobil sayısı 500 adeti bulacak. Böylece model sayısı beş yıl içinde katlanacak. Sadece bu yıl satışa sunulacak yeni elektrikli modeller şöyle: Audi e-tron, Mercedes EQC, Volvo XC40, Mini E, e-Kia Niro, elektrikli Hyundai Kona, Porsche Taycan, Peugeot e208, DS3 Crossback E, Jaguar XJ, Aston Martin RapidE, Honda Urban EV, Nissan LEAF E-plus, Volkswagen I.D. Neo ve Tesla Model 3. Otomotiv firmaları elektrikli otomobil yatırımları için milyar dolarlar harcıyor. Gelecek 10 yıl içinde firmaların elektrikli otomobiller için yapacağı harcamanın 300 milyar doları bulması bekleniyor.
En büyük harcamayı 91 milyar dolarla Volkswagen Grubu yapacak. Onu 42 milyar dolarla Daimler takip ediyor. Güney Koreli Hyundai- Kia elektrikli otomobillere 20 milyar dolar, Toyota 13.5 milyar dolar, Ford 11 milyar dolar, Fiat-Chrysler, Tesla, Renault-Nissan 10 milyar dolar, General Motors 8 milyar dolar ve BMW 6.5 milyar dolar yatırım yapacak.
TÜRKİYE'DE 8 YILDA 632 ADET SATILDI
Türkiye'de 2012'den bu yana uygulanan teşviklere rağmen elektrikli otomobil satışları oldukça düşük. 2018'de 155 adet elektrikli otomobil satışı gerçekleşti.
Son sekiz yıldaki toplam satış ise sadece 632 adet oldu. Satışların düşük olmasının nedeni elektrikli oto fiyatlarının yüksek, şarj istasyonu sayısının ise yetersiz olması gösteriliyor. Ayrıca pazarda satılan elektrikli model sayısının az olması da satışları olumsuz etkiliyor.
Bugün itibariyle elektrikli Renault ZOE, BMW i3, Smart EQ ve Jaguar i-PACE modelleri satılıyor. Avrupa'da en fazla şarj istasyonu 83 bin adetle Hollanda'da bulunuyor. Bu ülkeyi 37 bin 405 adet ile Almanya, 34 bin 558 adet ile Fransa takip ediyor.
Türkiye'deki şarj istasyonu sayısı ise 1500 adet. Elektrikli otoda daha çok yolumuz var.
(Sabah/Ufuk Sandık)
9 Şubat 2019 Cumartesi
Otomotivin lideri yeni yılda da koltuğu kaptırmadı
Geçen yıl otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarının lideri, yeni yılın başında da değişmeyerek Renault oldu.
Otomotiv Distribütörleri Derneğinden (ODD) edindiği verilere göre, Türkiye'de otomobil ve hafif ticari araç satışları, bu yılın ocak ayında geçen yılın ocak ayına kıyasla yüzde 59,02 azalarak 14 bin 373 seviyesinde gerçekleşti.
Satışlarda tüm kategorilerde ocak ayındaki azalış dikkati çekerken, Türkiye’de de üretim yapan Renault geçen yılı lider kapatmasının ardından yeni yıla da ilk sırada girmeyi başardı.
2018 yılı ocak-aralık döneminde toplam pazarda satılan 630 bin 937 araçtan 85 bin 839 adetlik pay alan Renault, yeni yılın ilk ayında ise toplam 14 bin 373 adetlik satıştan 2 bin 45 adet pay alarak ilk sıradaki yerini devam ettirdi.
Fiat 2 bin 7 adetle ikinci, Ford bin 675 adetle üçüncü, Volkswagen bin 505 adetle dördüncü ve Hyundai bin 101 adetle beşinci sırada yer aldı.
Otomobil sektörü
Markaların 2018 yılı hafif ticari hariç, yalnızca otomobil satışlarına bakıldığında geçen yıl 76 bin 931 adet satış yapan Renault açık ara farkla ilk sırada yer aldı.
Ardından 49 bin 749’la Volkswagen, 41 bin 668’le Fiat, 32 bin 9 adetle Hyundai ve 30 bin 819 adetle de Toyota sıralandı.
Bu yılın ocak ayına bakıldığında ise Renault yine otomobil kategorisinde de bin 885 adetlik satışla liderliğini korudu. Bunu bin 390 adetle Fiat ve bin 210 adetle de Volkswagen takip etti.
Dizel otomobil satışları azaldı
2019 ocak ayında otomobil pazarında ortalama emisyon değerlerine göre en yüksek paya yüzde 36,10'la 100-120 gr/km arasındaki otomobiller 3 bin 963 adet ile sahip oldu. Ocak ayında dizel otomobil satışları geçen yıla göre yüzde 58,93 azalırken, otomobil satış adetleri, Ocak 2018 ile kıyaslandığında, dizel payı 6 bin 211 adetle yüzde 56,57'ye geriledi.
En yüksek satış C segmentinde görüldü
Ocakta otomobil pazarı segmentinin yüzde 81,2’sini vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerinde yer alan araçlar oluşturdu. Segmentlere göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adetine 6 bin 220 ile yüzde 56,7 pay alan C segmenti ulaştı.
Kasa tiplerine göre değerlendirildiğinde ise en çok tercih edilen gövde tipi yüz de 48,7 pay ve 5 bin 349 adetle yine Sedan otomobiller oldu.
Yılın ilk ayında hafif ticari araç pazarı gövde tipine göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adedine yüzde 68,86 pay ve 2 bin 337 ile van ulaşırken, ardından yüzde 14,97 pay ve 508 adet satışla kamyonet, yüzde 9,46 pay 321 adet satışla pick-up ve yüzde 6,72 pay ve 228 adetle de minibüs sıralandı.
Otomotiv Distribütörleri Derneğinden (ODD) edindiği verilere göre, Türkiye'de otomobil ve hafif ticari araç satışları, bu yılın ocak ayında geçen yılın ocak ayına kıyasla yüzde 59,02 azalarak 14 bin 373 seviyesinde gerçekleşti.
Satışlarda tüm kategorilerde ocak ayındaki azalış dikkati çekerken, Türkiye’de de üretim yapan Renault geçen yılı lider kapatmasının ardından yeni yıla da ilk sırada girmeyi başardı.
2018 yılı ocak-aralık döneminde toplam pazarda satılan 630 bin 937 araçtan 85 bin 839 adetlik pay alan Renault, yeni yılın ilk ayında ise toplam 14 bin 373 adetlik satıştan 2 bin 45 adet pay alarak ilk sıradaki yerini devam ettirdi.
Fiat 2 bin 7 adetle ikinci, Ford bin 675 adetle üçüncü, Volkswagen bin 505 adetle dördüncü ve Hyundai bin 101 adetle beşinci sırada yer aldı.
Otomobil sektörü
Markaların 2018 yılı hafif ticari hariç, yalnızca otomobil satışlarına bakıldığında geçen yıl 76 bin 931 adet satış yapan Renault açık ara farkla ilk sırada yer aldı.
Ardından 49 bin 749’la Volkswagen, 41 bin 668’le Fiat, 32 bin 9 adetle Hyundai ve 30 bin 819 adetle de Toyota sıralandı.
Bu yılın ocak ayına bakıldığında ise Renault yine otomobil kategorisinde de bin 885 adetlik satışla liderliğini korudu. Bunu bin 390 adetle Fiat ve bin 210 adetle de Volkswagen takip etti.
Dizel otomobil satışları azaldı
2019 ocak ayında otomobil pazarında ortalama emisyon değerlerine göre en yüksek paya yüzde 36,10'la 100-120 gr/km arasındaki otomobiller 3 bin 963 adet ile sahip oldu. Ocak ayında dizel otomobil satışları geçen yıla göre yüzde 58,93 azalırken, otomobil satış adetleri, Ocak 2018 ile kıyaslandığında, dizel payı 6 bin 211 adetle yüzde 56,57'ye geriledi.
En yüksek satış C segmentinde görüldü
Ocakta otomobil pazarı segmentinin yüzde 81,2’sini vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerinde yer alan araçlar oluşturdu. Segmentlere göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adetine 6 bin 220 ile yüzde 56,7 pay alan C segmenti ulaştı.
Kasa tiplerine göre değerlendirildiğinde ise en çok tercih edilen gövde tipi yüz de 48,7 pay ve 5 bin 349 adetle yine Sedan otomobiller oldu.
Yılın ilk ayında hafif ticari araç pazarı gövde tipine göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adedine yüzde 68,86 pay ve 2 bin 337 ile van ulaşırken, ardından yüzde 14,97 pay ve 508 adet satışla kamyonet, yüzde 9,46 pay 321 adet satışla pick-up ve yüzde 6,72 pay ve 228 adetle de minibüs sıralandı.
İkinci el araç alırken yaptırılan ekspertiz testlerine karşı tüketicileri uyarı
Bursa Oto Galericiler Odası Başkanı Hakan Yanık, ikinci el araç alırken yaptırılan ekspertiz testlerine karşı tüketicileri uyardı
Bursa Oto Galericiler Odası Başkanı Hakan Yanık, ikinci el araç alırken aracın mekanik, elektronik ve kaportasındaki arıza ve değişiklikleri tespit edebilmek için başvurulan ve Nisan 2019'dan itibaren zorunlu hale gelecek olan ekspertiz testleri hakkında bilgiler verdi. Piyasada dyno test olarak bilinen, aracın sabit dururken saatte 200 kilometrenin üzerinde hızlara çıkarıldığı, motor performansının ölçülüp raporlandığı işlemin araçlara zarar verdiğini savunan Yanık, "Araba silindirin üzerine getirilerek motor testi yapılıyor. Araç saatte 200 kilometre hıza çıkarılarak bilgisayardan bir veri elde ediliyor. Bu aldığınız verilerle motorun gücünün veya ömrünün ne olduğunu tespit ettiği sanılıyor. Oysa ki yapılan performans testi araçların güç üretip üretmediğine yönelik bir testtir. Hiçbir hükmü ve geçerliliği yoktur. Motorun ömrüyle ilgili hiçbir bilgi vermediği gibi sürat yapıldığı için motora, özellikle de otomatik vitesli araçlarda şanzımanlara ciddi anlamda zarar vermektedir" dedi.
'OLDUĞU YERDE GAZA BASTIĞINIZDA MOTORDA HARARET, DİŞLİLERDE KIRILMA'
Meydana gelebilecek hasarlar hakkında da bilgiler veren Yanık, "Araç yol kat etmeden merdane üzerinde dönmekte. Daha sonra bu arabayı durdurmanız gerekiyor. Araç merdane üzerinde döndüğü için vitesi boşa alarak durdurmanız gerekiyor. Anında durdurmaya kalktığınız taktirde araç merdanelerden fırlayacaktır. Dolayısıyla merdane ve tekerlekler durana kadar araç boşta çalışmak zorunda kalıyor. Normalde araç seyir halindeyken gelen rüzgar hem radyatörü hem de motoru soğutuyor. Olduğu yerde gaza yüklendiğiniz zaman aracın hararet yapıp conta yakma ihtimali var. Öte yandan otomatik vitesli araçlarda araç, boş vitese atılıp kullanılmaz. Otomatik viteste güç testi yapılan araç boşa alınarak zamanla kendiliğinden durması bekleniyor. Bu sırada şanzıman yağlamayı kesiyor ve dişliler kendi kendine dönüyor. Dişliler kendi kendine döndüğü için sürtünmeden kaynaklı ya çatlama ya da kırılma meydana geliyor" diye konuştu.
'3 BİN LİRADAN 35 BİN LİRAYA KADAR MASRAF'
Yapılan performans testinin ardından meydana gelebilecek olası arızalar ve tamir fiyatları hakkında da açıklamalarda bulunan Yanık, "Standart, orta seviyede bir araç hararetten dolayı conta yakarsa 5 bin lira, bu araca motor yapılırsa 10-15 bin lira masraf çıkar. Lüks bir araç ise conta yakarsa 15 bin, motor yakarsa 35-40 bin lira civarında bir masraf çıkar. Şanzıman arızalarında ise ucu açık bir pazarlık vardır. Şanzıman tamirleri ya da değişimlerinde ise fiyatların aracın kalitesine göre 3 bin liradan başlayıp 20-25 bin liraya kadar çıktığı görülmüştür" dedi.
'DYNO TESTİ ŞOV, SONUÇ RAKAMLARI HİLELİ'
Bu risklere karşın performans testinin bir geçerliliği olmadığını, yanıltıcı olabileceğini belirten Yanık, "Ekspertizlerde yapılması gereken testler mekanik, kaporta, fren ve amortisör testleridir. Bunun dışında motorun ömrünü ölçen hiç bir cihaz yoktur. Motorun ömrü ancak deneyim ve tecrübelerle ölçülebilir. Bir aracın pistonlarının, segmanlarının, yataklarının ne kadar yıprandığını ölçen bir cihaz yoktur. Dyno bu işin reklam ve şov tarafıdır. Ciddi anlamda araçlara zarar verir. Elektronik aksama ve motora, şanzımana kimse garanti veremez. Özellikle ekspertiz zorunluluğu kanunu yürürlüğe girdiğinde ekspertizler de biz de mağdur olacağız. Çünkü motor kapalı bir kutu. Bunun içinİ kimse göremez. Motorun ne kadar ömrünün kaldığını ustalıkla hissiyat olarak söyleyebiliriz fakat performansına yüzde 70-80 gibi rakam vermek hiledir" diye konuştu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)